Bu haftaya damgasını uzayıp giden kuyruklar vurdu… Büyük kentlerde insanlar belediyelerin kurduğu seyyar tanzim satış mağazalarının önünde sebze meyve kuyruklarında beklerken, Zonguldak’ta da binlerce işsiz genç, gece yarısından itibaren İş-Kur’un önüne dizildi… Gazetelere manşet olan bu görüntülere çocukluğumdan beri aşinayım… Yetmişli yılların ortalarında uzayıp giden yağ, tüp, un, sigara kuyruklarına pek çok kez girdim… Şimdi artık tarihe karışan Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) ekonomalarından ucuz gıda ürünü almak için epey de koşturdum… Kıdemli kuyrukçu sayılırım yani…
 
Ama bu kuyruklara anlam veremedim… Yaşananlar tam bir kara mizah çünkü… Üretici örgütlerinin, bilim insanlarının tüm uyarılarına kulaklarını tıkayıp, hayata geçirdiği yıkım politikalarıyla ülke tarımı resmen çökerten AKP, basiretsiz politikaları sonucunda ortaya çıkan olumsuz sonuçları, “gıda teröristleri” adıyla icat ettiği hayali düşmanahavale ederek, sorumluluğunu saklıyor… Bu tavrıyla ülkenin gıda güvenliğinin sağlanmasında, aslında, “bostan korkuluğu” kadar etkisi olmadığını ortaya koyarken, tarımı tümüyle hibrit tohum ve gübre satan şirketlerle bir avuç spekülatörün insafına terk ettiğini de ilan ediyor…
 
İCRALIK OLMUŞ ÇİFTÇİ SAYISI TAM 2 MİLYON 721 BİN
Tarıma şekil vererek üreticiyi destekleyen Et Balık Kurumu’ndan Şeker Fabrikalarına, Süt Endüstrisi Kurumu’ndan TEKEL’e, Zirai Donatım Kurumu’ndan TİGEM işletmelerine, adını saysam sayfa dolacak çok önemli kurumu var aslında ülkenin… Bunların neredeyse tamamı AKP tarafından ya özelleştirildi, ya kapatıldı ya da işlevsiz hale getirildi… Tarımla ilgili mevzuatta önemli birçok değişiklik yapıldı... Tümünde gözetilen temel kaygı, alanın piyasalaştırılmasıydı… Sonuç ortada… Tohumda tümüyle dışa bağlı, üretemeyen bir ülke… Kazanamayan üretici… Ucuz sebze, meyve için kuyruğa giren tüketici…
 
Böyle bir son nasıl olmasın ki… AKP öncesinde Türkiye’nin nüfusu 64 milyon, ekili arazisi 17,9 milyon hektardı örneğin... 2018’deyse nüfus 81 milyona çıkarken ekili tarım arazisi 15,4 milyon hektara geriledi… Bu dönemde çiftçi borçlarıysa dudak uçuklatan rakamlara ulaştı… 2005 yılında tarım sektörüne 6,8 milyar TL kredi veren bankalar, 2017’ye gelindiğinde bu rakamı 70 milyar TL’ye ulaştırdı... Çiftçinin kullanıp ödeyemediği ve takibe düşen kredi miktarıysa 149 milyon TL’den 2,4 milyar TL’ye çıktı... Her şeyi özetleyen sonuç şu: İcralık olmuş çiftçi sayısı tam 2 milyon 721 bin…
 
AKP DEVLETİ DE AŞINDIRDI
Üstümüze bir kâbus gibi çöken AKP, kentimizi de yangın yerine çevirdi... Ülkenin her yeri gibi, işsizlik diz boyu ne yazık ki… Mecali tüketilmiş de olsa, TTK, hâlâ en büyük iş umudu kentte… Ona başvuru yapmak için İş-Kur önünde sabahlayan binlerce gencin görüntüsü, herkesi üzdü… Kelle koltukta da olsa, iki asgari ücret ve yan ödemeleriyle ülke ortalamasının epey üstünde maaş alma imkânı doğan insanlar doğal olarak izdiham yarattı… İnternetten de başvurması mümkün gençlerin sokakta sabahlayarak kayıt yaptırmaya çalışması, aslında, AKP’nin devleti de aşındırdığını gösteriyordu…
 
Emniyet Müdürü Metin Turanlı, ‘Alo 170’in yaptığı kayda güvenmeyip sağlama almak için kuyrukta bekleyen gence, “Yüce Türk milletinin müdürü sana anlattığı halde, devletin en güzel işleyen kurumlarından 170’e inanmadın, güvenmedin buraya geldin. Keklendin değil mi?” demiş… Cumhurbaşkanı Erdoğan, TTK’ye, yılbaşına kadar bin, ardından da beş yüz işçi alınacağını söyledi madenci meydanında… Çoktan işe başlaması gereken bin işçinin başvuruları ancak alınmaya başladı... Şu anda kayıtlarının yapılması gereken 500 işçiden ise haber yok hâlâ…  Devlet insanları o kadar çok kekledi ki Sayın Müdürüm… Ne yapsın garibanlar…