Son yıllarda böyle insanın yüreğini ayağa kaldıran olaylarla yüklü bir hafta sonu yaşamadım denilebilir.
Sri Lanka’da  ikiyüzü aşkın insanın ölümüne ve çok sayıda insanın yaralanmasına sebep olan terör saldırısı, son yılların en büyük ve kanlı terör saldırılarından biri olarak geçti tarihe. Hıristiyanların paskalya tatilinde otel ve kiliselere, insanlar kendi inançlarına göre ibadet ederken yapıldı  üstelik. Bütün dünyada yankılar bulan bu kanlı saldırıların  insanlık düşmanı kiralık katillerce yapıldığı bellidir.
Geçtiğimiz süreçte de Müslümanların camisine saldırılmış, yine çok sayıda insanın ölümüne sebep olunmuştu. Emperyalist odakların beslediği bu dinci, gerici, faşist saldırılarda öldürülenler ise inancı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi farklı olan silahsız sivil insanlardı.
*****
Bu saldırı neyin nesi demeden yurtiçinde Hakkari bölgesinden gelen acı haber taş gibi oturmuştu yüreğimizin üstüne. Çok sayıda PKK’lı terörist tarafından gece yapılan kalleş saldırıda 4 askerimiz şehit olmuştu, 6 askerimiz de yaralı idi.
Bütün ulusça bu acıyı içimize gömmeğe çalışırken, daha hayatlarının baharını yaşayan değerli şehitlerimizi memleketlerinde toprağa armağan bırakıyorduk. Şehitlerimizin acılı ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Ankara’nın Çubuk ilçesindeki şehit erimiz Yener Kırıkçı’nın cenazesine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve milletvekili arkadaşları ile katılmıştı. Ancak, orada  200 kişiyi aşkın olduğu sanılan bir grup, Kemal Kılıçdaroğlu’na önce sözlü sataşmalarda bulunmuş, sonra da saldırganlıklarını yüzüne yumruk atmaya kadar götürmüştü.
Kılıçdaroğlu’ndan başka kim vardı o cenazede: Bakanlar, milletvekilleri, üst düzey rütbeli subaylar, Emniyet müdürleri, hepsi de oradaydılar. Yani devletimizi yönetenlerin bir grubu cenazede bulunuyordu. Bütün görüntüler dakika dakika tv ekranlarından izlenmişti.
Kılıçdaroğlu sindirilemiyen, söz dinlemiyen grubun saldırısı altındayken, oradaki görevlilerce apar topar bir eve götürülmüş, ancak  bu şekilde koruma altına alınabilmişti. Devletin gözü önünde, “linç olmak”tan cenazeye katılanlarca kurtarılan Kılıçdaroğlu’nun koruma altına alındığı ev için, “Evi yakın” sözleri tv ekranlarından bütün dünyaya yansımıştı.
Ne yazık ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süre sonra ancak zırhlı bir araçla oradan Ankara’ya yolcu edebilmişti.
Ülkemiz adına utanılacak bir tablo idi.
*****
            Seçim süresince halkı etkileyebilmek için sürekli olarak neler söylendi muhalefet partileri için; “Bunlar Kandil’den talimat alırlar.”
Kandil neresi? PKK terör örgütünün yuvası, komuta kademesinin bulunduğu yer. Bunlar Kandil’den talimat alırlar, ne demek?. PKK terör örgütü ile işbirliği içersindeler, demek. Bunu, gerçekleri ters yüz ederek propaganda aracı olarak sabah akşam halka tekrar edersen,  halkımızdan bazıları da inanabilirler mi? İnanabilirler...
Sen Kuva-yı Milliye’den, Kurtuluş Savaşı’ndan gelen, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran partiyi, terör örgütü ile ilişkilendirirsen, olacağı budur.
*****
Bakanımız, "Valilere talimat verdim CHP'lileri şehit cenazelerine almayın" demişti. Ülkenin güvenliği ve huzurundan sorumlu bir Bakan, hiç bir terör örgütüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan anamuhalefet ve ülkenin kurucu partisi yöneticilerinin şehit cenazelerine alınmaması için valilere yazı gönderebiliyor. Bunu parti toplantılarında da dile getirilebiliyor..
            Geldiğimiz nokta burasıdır?
            Çubuk’ta cenaze töreni sırasında olanlar bir protesto eylemi sınırlarını çok aşan, bir linç girişimi, olarak adlandırılabilecek olaylardır. Bunu sade vatandaşlar yapmaz, yapamaz. Ancak özel görevli provokatörler yapabilir. Bu muhalefet liderine tepki, protesto değil, onun canına   kastetmedir. Yumrukla saldırma, evi yakın diye bağırmanın adı nedir?
*****
Diğer düşündürücü olay ise, bir bakanımızın, Kılıçdaroğlu’nu linç etme girişimi sırasında saldırgan gruplara, "arkadaşlarım, mesajlarınızı ilettiniz, tepkinizi gösterdiniz, artık dağılın," gibi  uyarma seslenişidir. Ben, “laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’inin gür sesini duymak isterdim. Ona çok ihtiyacımız vardı..
Bir musibet bin nasihatten iyidir, derler.Türkiye çok acılı günlerden geçti, bu günlere gelinceye kadar. Görülüyor ki gereken dersler alınmamış tarihten. Alınmasını istemek, ülkemizin esenliğini, güçlenmesini, gelişmesini; hak, hukuk, adalet, eşitlik içinde büyümesini istememizdendir. Türkiye tek yuvamız, tek tutunduğumuz dalımızdır.
*****
1920 yılında Yeni Ankara Hükümeti’nin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunu sağlayan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun temelini atan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, başta çocuklarımız olmak üzere bütün  ulusumuza kutlu olsun.