Eee Yılmaz Kaldırım, ne demeli bilmem ki…

İmam Hatip kökenli internet fenomeni Kaldırım’ın “cami” tartışmalarına “minare” boyutu getiren edebi değeri yüksek(!) yorumunu önce kendisinin sonra sizlerin takdirlerine bırakıyorum…

Her fırsatta ahlak kurallarını dilinden düşürmeyen Yılmaz Kaldırım’a bu tür konularda daha ölçülü konuşmasını şiddetle tavsiye diyorum… “Bundan sonra herkesin Cumhurbaşkanıyım” sözlerini balkonda unutan Tayyip Erdoğan hayranlığıyla tanıdığımız Kaldırım, tıpkı onun gibi kendisinden olmayanı anında düşman ilan ediyor…

Aslında bu kültürün kaynağı Anadolu kırsalında yıllarca hakim olan ritüeller, tabular, hacılar, hocalar!!!

Hatırlayın lütfen…

“Sus kafir”

“Deli deli konuşma dinden çıkarsın maazallah”

“O ne biçim söz, Allah çarpar”

İşte bu yüzden her kim din konusunda aykırı bir şey söyler ise “din düşmanı” ilan edilmiştir bu ülkede…

Kimin ne hakkı var, ne haddineyse!

Hemen hemen hepimiz bu sözlerle büyüdük… Ama Allah akıl verdiyse düşündüğünü konuşamamak da ne?

Halkın Sesi olarak konuyu birkaç kez gündeme getirmiştik…

Önce Kozlu sahilindeki şehir çöplüğüne…

Ardından Uzun Mehmet Anıtı’nın bulunduğu tepeye, hatta Lavuar alanına bile yapılması gündeme geldi…

İşin aslı AKP hükümetinin 81 vilayetin en güzel, şehre en hakim bölgesine devasa bir cami yapma projesi… Sırf bu nedenle üniversitenin kullanımında olan Uzun Mehmet Anıtı’nın bulunduğu arazinin yakın zamanda BEÜ’den geri alındığını, bu nedenle Vali ile Rektör beyin arasının açıldığını biliyoruz…

Ancak bu şehirde yaşayıp da bu konuda tavrını koymayanın kalbi taş olsun…

Tabi ki Kaldırım’ın üslubuyla değil…

Mevzu “din” olunca değil eleştirmek, yorum yapmaya bile korkuyor insanlar… Sırf bu satırlar nedeniyle bazı çevrelerin, beni de “din düşmanı” ilan edip caminin minaresini ideolojilerine alet edebileceğini tahmin edebiliyorum…

Başta Yılmaz Kaldırım olmak üzere o arkadaşlarımıza vicdani ve nezaket ölçülerinde cevap vereceklerini umarak soruyorum…

Zonguldak’ın öncelikli ilk 10 sorununu saysanız “sembol bir cami” talebini kaçıncı sıraya koyarsanız?

Ya da şöyle sorayım…

İnsanların özel sektör ve kaçak ocaklarda işlerini kaybettiği, gelecek kaygısı yaşadığı ve aynı kaygıyı yaşayan binlerce TTK işçisinin çaresizce beklemek zorunda kaldığı bir süreçte böyle bir tartışmayı ısıtıp ısıtıp önümüze koymak da ne?

Ne yolumuz yol, ne havamız temiz, ne denizlerimiz… Devletin istihdama yönelik tek bir yatırımının olmadığı bir şehirde milyonlarca lira ödenek çıkartılıp sırf Ankara’ya şirin gözükmek için yapılan bir cami, o caminin hizmet ettiği İslamiyet’e de ihanettir…

Tam da kutsal bir aydayız… Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen ilk vakit namazında en yakın camiye gidin… Eğer cami kapasitesinin değil yarısı, dörtte bir doluysa hepinizden özür dileyeceğim…  Sizce Zonguldak genelinde 130’un üzerinde camide din görevlisi olmayışının sebebi ne?

Durun ben söyleyeyim…  Çünkü son 13 yılda yüzlerce imam başka kurumlara şef ya da müdür olarak atandı da onun için… Ondan sonra camilere temizlik görevlisi kadrosuyla imamlık yapacak adam ararsınız!

Hani insanlar ibadet edecek cami bulamaz da, yeni bir cami yapılması yönündeki arayışlarını anlayabilirim…

Dün Müftü efendinin nezaretinde Vali Bey’e yapılan ziyaret tamamen önceden kurgulanmış bir ziyaretti… “Bakın halk da istiyor” demek için medyaya verilen fotoğraf hiç de ihtiyaç olmayan bir ibadethanenin yapımını hızlandırmak için çalışılmış bir senaryo…

Vali Bey, tam da bu tartışmalar bitti derken geçtiğimiz aylarda yıktırdığı Karakum çekeklerinin olduğu yere cami projesini yaptırırsa hiç şaşırmam…

Nokta koysam birileri söyleyeceklerim “bitti” zanneder diye…

Şimdilik bu tartışmaya üç nokta koyuyorum…

İnsanların işsiz, aç olduğu bir şehirde sırf birileri dedi diye milyonlarca israf niye?