Diyerbekir başım üstüne…

Öyle böbürlenmek değil bizimkisi…

Ama insanın ruhunu okşuyor  butür ödüller…

Önce Hülya Kıral, sonra Nermin Akkaya’nın ulusal çapta bir haber yarışmada başarı kazanması tüm Halkın Sesi ailesini onure etti.

Haber servisi olarak bundan sonra butür yarışmalara daha sık katılma kararı aldık…

Hedef ülkenin en prestijli yarışmalarında Zonguldak yerel medyasını başarıyla temsil etmek…

1 Ekim’de başlayacak yeni yayın döneminde daha nitelikli haberler için şimdiden söz veriyoruz…

Önemli olan okurun takdirini kazanmak,

Ödül bu işin bahanesi…

                                                    *** 

Bizim Nermin’in haklı gururunu paylaşmak için gittiğimiz ödül töreni, Güneydoğu’yu gezmek için bulunmaz bir fırsat oldu…

Diyarbakır, Mardin ve Urfa’da gittiğimiz her yerde Güneydoğu insanının misafirperver  dostça tavrıyla karşılandık…

Fırsat buldukça taksiciden kebap ustasına kadar bölge halkıyla “çözüm süreci”ni konuştum…

Her kes ağız birliği yapmışçasına artık kan dökülmesin istiyor…

Her ne kadar çözüm sürecini samimiyetsiz ve geçici süreli bir “ateşkes” olarak görsem de, güneydoğu halkı için bir nefes alma fırsatı olmuş anlaşılan…

Örgüt ve kürt siyasetçilerinin baskısı ile hükümet diktası arasında sıkışan seçmen artık “analar ağlamasın” diyor…

Suç oranının birhayli yüksek olduğu kent merkezinde yankesicilik halkın korkulu rüyası…

Özellikle Diyarbakır’da adım başı bir Suriyeli ile karşılaşıyoruz…

Yoksul Suriyeliler ya kaçak olarak yan işlerde çalışıyor, ya da dilenerek geçinmeye çalışıyor…

Kürt siyasi erkinin aksine kayıtsız şartsız “barış” isteyen bir Güneydoğu buldum karşımda…

Burunlarının dibindeki Irak ve Suriye’nin mezhep ve etnik kimliklerle paramparça edildiğini gören Güneydoğu insanının öyle denildiği gibi özerklik ve Kürdistan gibi bir derdi yok…

Ayrışmayı isteyenler ise bu kavgadan, maddi ya da siyasi rant sağlayanlar…

Halk, Batı’nın Güneydoğu’ya önyargılı yaklaşımından oldukça rahatsız…

Bölge insanı artık çatışmalarla değil, kültürel zenginlikleri, insana parmaklarını yedirten yöresel  lezzetleri, tarihi mekanlarıyla dünyaya nam salan bir turizm cenneti olarak anılmak istiyor…

Güneydoğu bunu fazlasıyla da hakediyor…

 Ve ekliyorlar:

“Buraya Batı’dan tayin gelen memur ağlaya ağlaya gelir… Ağlaya ağlaya gider”

Dört günlük geziden, zihnimde kalan o dostça cümle ile selamlıyorum Güneydoğu’nun gönlü zengin insanlarını…

Başım gözüm üstüne Diyerbekir…

                                                     ***  

Dün akşam saatlerinde Valilik önündeki işçi eylemi Zonguldak’ta yaşanacak olası bir sosyo-ekonomik patlamanın habercisiydi…

Bana sorarsanız rödevanslı saha sahipleri blöf çekiyor…

Ama ortada ciddi bir sorun var…

Çok değil 10-15 güne kadar o işçiler yeniden ocağa girer…

Çünkü 22 ayrı maden şirketinin ha diyince milyonlarca lira yatırım yaptıkları maden ocaklarını kapatma lüksleri yok…  Ancak öyle görünüyor ki, maden şirketlerinin bu blöfüne hükümet “rest” diyecek!

Bundan sonra zaten krizde olan kömür piyasası yeni bir krizi daha kaldıramaz…

Yılsonunda 22 maden şirketinden en az 15’i kendiliğinden kapanır…

Bu işin tek çaresi var…

Yer altı madenciliği teşviklerle desteklenmeli…

Yoksa bu kriz Zonguldak’ı tamamen bitirir!