“Bir siyasi partinin temsilcisi gibi davranan BEÜ Öğrenci Konseyi ve açıklamaları biz öğrenciler açısından hükümsüzdür”

BEÜ Öğrenci Dayanışması yazılı bir basın açıklaması yaparak BEÜ Öğrenci Konseyinin politize olmuş bir grup öğrenci olduğunu belirtti. BEÜ Öğrenci Dayanışma merkezinden Zülfikar Ali Samsum imzalı açıklamada şu görüşlere yer verildi:

Geçtiğimiz günlerde Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin kalıcı çözüm ve yeniden müzakere çağrısıyla bir araya gelmesi ve barış bildirgesi yayınlaması üzerine bu bildirinin altına imza atan yüzlerce akademisyenin hakkında cumhurbaşkanının talimatıyla soruşturma başlatıldı. Bu da yetmediği gibi birçok akademisyen hocamız gözaltına alındı. Daha doğrusu sene boyunca aynı çatıyı paylaştığımız eğitim emekçisi hocalarımız sırf kendi fikirlerini dile getirdiği ve ülkemizde yaşanan ölümlere dur dediği için, devlet aklını eleştirdiği ve mevcut iktidarı halkı karşısında sorumlu olmaya davet ettiği için ‘terörist’, ‘alçak’, ‘zalim’ vb. hakaretlere maruz kaldılar.

Bütün bu olaylar yaşanırken yıllardır öğrenciden bağımsız, öğrencinin sorunlarından uzak birkaç kariyerist ve gösterişli toplantı dışında bir faaliyeti olmayan BEÜ Öğrenci Konseyi bir açıklama yayınladı. Açıklamada Bülent Ecevit Üniversitesinde görev yapan hocamız Yrd. Doç. Dr. Öznur Öncül’ün görevden alınması istendi. Yapılan açıklamada alt yapısı olmayan ve yayınlanan barış çağrısıyla ilgisiz ifadeler olmakla beraber bir öğrenci konseyi değil de bir siyasi partinin gençlik kolları gibi beyannamede bulunmuşlardır. Açıklamayı okuyan konsey başkanı Enis Vidinli göreve geldiğinde AKP Gençlik Kollarına ve Üniak’a teşekkür ederek zaten bir siyasi partinin sözcüsü gibi davranmıştır. Bu yüzden Enis Vidinli’nin şahsında BEÜ Öğrenci Konseyi’nin yaptığı açıklama biz öğrenciler açısından hükümsüzdür.

Akademisyenlerin daha nitelikli ve özgür ortamda görev yapmasını savunmak yerine onların görevine son verilmesini talep etmek bu coğrafyanın kültürüne aykırıdır. Zira bizler ‘bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ sözü ile büyütülmüş bir nesiliz. Yapılan açıklamada ‘çirkin ihanet’ diye bahsedilmiş bu ülkenin aydınlık geleceğini savunan barıştan ve birlikte yaşamdan yana olan öğretmenlerimiz açıkça hedef gösterilmiş, hakaretlere maruz kalmışlardır. Bu bize memleket şairimiz Nazım Hikmet’in Vatan Haini şiirinin dizelerini anımsatıyor:

‘Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
                            ben vatan hainiyim.’

Beü öğrenci konseyine soruyoruz:

Üniversiteler kar hırsıyla ticarethanelere dönüştürülürken buna karşı hangi açıklamayı yaptınız? Öğrenciler müşteri iken akademisyenler bilimsel çalışmalarını siyasi bir hegemonya gölgesinde yaparken siz neredeydiniz? Bu ülkenin tarihine kara bir leke olarak geçen 80 faşist darbesinin kurumu olan YÖK için herhangi bir açıklamanız var mı? En temel yaşam hakkı olan ve sosyal devlet anlayışında ücretsiz olması gereken beslenme, barınma ve eğitim hakkı için mücadeleniz ne oldu? Mevcut iktidar yandaşı lüks içinde yaşarken, ihaleden ihaleye koştururken Somada maden işçisi katledildiğinde neredeydiniz? Malatya’da İsrail füze kalkanına karşı öğrenciler ‘savaş üssü olmak istemiyoruz’ dediğinde beü öğrenci konseyi bir açıklamada bulundu mu? Vatanseverliği, emperyalizmle kolkola girmiş bir siyasi partinin sözcüleri gibi açıklamalarda bulunan ve bunu beü öğrenci konseyi olarak yapanlardan öğrenecek değiliz. Rantın değil emeğin tarafında olun yoksa gün gelecek emek vereceğimiz bir toprak parçasına özlem duyacağız.  Emeğe ve bilime saygısı olmayanların öğrencilerin ve ülkenin yanında olması beklenemez.

Açıklamada bol keseden yapılan milliyetçiliğin bizim açımızdan inandırıcılığı yoktur. Neden mi?

1-      Ülkenin her tarafında huzurlu ve barış içinde yaşamı savunmak yerine bunu savunanları linç etmek midir milliyetçilik?

2-      Ülkemizde yaşayan milyonlarca yurttaşımızın çıkarlarını savunmak yerine mevcut iktidarın hatta tek adam yönetiminin çıkarlarını savunmak mı milliyetçilik?

3-      Fikir özgürlüğüne, bilime karşı durarak medeniyetlerin beşiği coğrafyamızı ayaklar altına alacak bağnazlık mıdır milliyetçilik?

4-      Hepimizin barışa ve kardeşliğe daha çok ihtiyacımız olan bir zamanda savaşı, yok etmeyi ve bir kimliğin taleplerini görmezden gelen ırkçı yaklaşımları savunmak mıdır milliyetçilik?

Bu toprakların kökeninde Mevlana hoşgörüsü yatar, Yunus aşkı yatar, Pir Sultan Abdallar, Şeyh Edabalılar yatar. Bugün o köklerin üzerine atılmış ölü toprağı kaldırmak ve bu coğrafyayı onların temellerine ulaştırmak için mücadele eden başta saygı değer hocalarımızın ve bu ülkenin onurlu insanlarının yanında olacağımızı buradan belirtmek isteriz. Beü öğrenci konseyini de asıl görevini yapmaya iktidar yaranmacılığından kurtulmaya ve Öznur Hocamızdan başta olmak üzere tüm hocalarımızdan özür dilemeye davet ediyoruz. Sözlerimizi Şeyh Edebali’nin öğütlerini hatırlatarak bitiriyoruz:

Ey oğul! unutma ki,
yüksekte yer tutanlar,
aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklıysan mücadeleden korkma !...

İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın!’