Bir yılı daha geride bırakırken sorunlarımızı da beraberinde taşıyoruz.

2010 yılından beri çürümesine göz yumulan bir okulumuzdan söz edeceğim. Bu okul öyle bir okul ki, şehrimizin en iyi okullarından daha donanımlı desem, abartmış sayılmam.

1997-1998 yılları arasında Dünya bankası hibesiyle (yaklaşık 1 milyon liraya) yaptırılan Kozlu'ya bağlı Dereköy İlköğretim Okulu, 2010 yılından bu yana içindeki son teknoloji yüzlerce eğitim materyali, sırası, tahtası ve enva-i çeşit araç gereciyle çürümeye terk edilmiş durumda…

Öyle kullanışlı, öyle ihtişamlı ve öyle donanımlı bir eğitim kurumu olarak inşa edilmiş ki, benzeri bugün il merkezimizde dahi yoktur. Düşünün köy ortamında engelli öğrenciler bile düşünülmüş. İçinde asansörünü, sığınağını ve çeşitli dallardaki sanat atölyelerini mi ararsınız, ferah sınıflarını, son teknolojiyle donatılmış laboratuar ve teknik bölümlerini mi; yoksa 4-5 yaşındaki çocuk için dahi tasarlanmış lavabolarını mı? Hangisini sayayım size, bilemiyorum ki…

2000-2010 yılları arasında eğitim verilen okulda engelli öğrenciler için özel asansör ve tuvalet, her yaş grubuna uygun lavabolar, çok amaçlı salon, bilgisayar salonu, dev kütüphane, sığınak, resim atölyesi ve öğrenci dolapları gibi yüksek standartlarda araç gereç ve eğitim materyalleri de okulla birlikte heba edildi.

Aslında biraz ulaşım konusunda çaba harcansa kaliteli bir taşımacılık sistemiyle bölgedeki çocuklar için bulunmaz bir fırsat olabilirdi.

Şu an istenirse yine değerlendirilebilir.  

Bakın, Kozlu ilçesine 26, Zonguldak merkeze 30 kilometre, Sivriler ve Beycuma beldesine daha yakın bir mesafede bulunan okulun içler acısı halini gören köy sakinleri, “Başvurmadığımız merci kalmadı, ama yetkililer duyarsız. Böyle bir okul şehir merkezinde bile yok. Devletin parası göz göre göre çöpe gitti. Okulu bu halde gördükçe içimiz sızlıyor.” diyor.

İnanın, insanlar okulu bir görse, yer yerinden oynar! Buna emin olun!

İşte çürü(tül)mesine benim vicdanım el vermiyor!

İneklerin bakışı eski il müdürünü rahatsız etmişti

Çok iyi hatırlıyorum; 2012 yılında, tam 7 yıl önce haber yapmak için gittiğimde içim parçalanmıştı. Okulu gezdikçe şaşkınlığım artmış, “Böyle bir okul nasıl çürütülür?” diye kahrolmuştum.

Hatta haberin fotoğrafındaki ineklerin bakışına takılan bir il müdürü, “İnekleri siz mi objektife bakıttınız?” sözünü sarf edebilmişti.

Bu arada 600 öğrenci kapasiteli böylesi bir okulun, memlekette sanki başka yer kalmamış gibi bir köye yapılmasının büyük bir hata olduğunu belirtelim. 

Bunu ayrıca sorgulayalım. 

Fakat yer tercihinde yanlışlık olsa da sonuçta oraya 1 trilyon para dökülmüş ve bir süre eğitim öğretim faliyetinde bulunulmuşsa, bu aşamadan sonra okulun yaşatılması gerekirdi. 


Hala umut var!

Haydi okul olarak başarılamadı diyelim.

Bari çok amaçlı bir eğitim kültür, sanat ya da spor salonu olarak düşünülseydi…

Mesela şehrin boğuculuğundan kaçan yetişkinler için bu bina resim atölyesi, müzik sınıfları, spor salonu, kapalı yüzme salonu ve tarımdan sanata her türlü alanda eğitim verilebilen halk eğitim merkezlerine benzer bir kurum-kuruluş olarak değerlendirilemez miydi?

Hala değerlendirilemez mi?

Sessiz, sakin ve bol oksijenli bir köy ortamında stresten uzak bir şekilde harika bir yapı olarak pekala düşünülebilir…

Ama önce ilim, irfan ve vicdan lazım bunlara kafa yormak için öyle değil mi?

Yine de hiçbir şey için geç sayılmaz diye düşünüyorum.

Sayın vali ve bölge milletvekilleri bu işe gönül verirse, belki de son anda binayı çürümekten kurtarabiliriz!

Nereden çıktı, bu unutulmuş konu?

Dün Dereköy’den geçen bir tanıdık paylaştı fotoğrafını. Okulun içler acısı halini görünce eski günlere gittim, yine kahroldum. Acaba ne yapabilirim diye düşündüm ve gördüğünüz gibi vicdanımı yaralayan bu konuyu sizlerle paylaşmaya karar verdim.  

Buradan okul için belki bir umut kalmıştır düşüncesiyle vicdanlara sesleniyorum.

Umulur ki bu satırlar feraset sahiplerinde bir karşılık bulur. 

Ve bu güzel eğitim yuvası kurtulur... 

Yeni yılda herkese sağlık ve afiyet dolu ömürler diliyorum.