Zonguldak Eğitim-Sen Yürütme Kurulu tarafından 2018-2019 eğitim öğretim dönemine ilişkin açıklama yapıldı.

Yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Bugün resmi ve özel öğretim kurumlarında görev yapan 1 milyonu aşkın öğretmen  ve 18 milyona yakın öğrenci yaz tatiline giriyor.

Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar ve eğitim alanında hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, 2018-2019 eğitim öğretim yılında başta öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri derinden etkilemiştir.

2018-2019 eğitim öğretim yılına damgasını vuran gelişme, AKP’ nin siyasal-ideolojik hedeflerine paralel olarak hazırlanan ‘2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’ olmuştur. Vizyon Belgesi kapsamında eğitim sisteminin bütün kademelerinin daha piyasacı ve ‘inanç merkezli’ olarak yeniden yapılandırılması, öğretmenlik meslek kanunu üzerinden öğretmenlik mesleğinin rekabet ve performans ekseninde iyice itibarsızlaştırılması, okul yöneticiliğinin ‘işletmeci’ bir anlayışla profesyonelleştirilmesi vb gibi gündemler, son olarak ortaöğretim sisteminde yapılan değişiklikler 2018-2019 eğitim öğretim yılında öne çıkan tartışma başlıklarını olmuştur.

Bugün eğitim sistemimiz toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan muhafazakâr egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim gelmektedir. Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı ısrarla sürdürmektedir.

Eğitim sisteminin yıllardır çözüm bekleyen sorunları arasında yer alan ikili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimi özelleştirme adımları, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, fiziki altyapısı yetersiz okullar, okullarda öğrenciler arasında ve öğretmenlere yönelik şiddet, öğrencilerin MEB eliyle dini cemaat ve vakıfların siyasal istismarına açık hale getirilmesi, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, norm kadro ve tayinlerde yaşanan sorunlar,  ataması yapılmayan öğretmenler vb. gibi sorunlar bu yıl da çözümsüz bırakılmıştır.

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamaktadır. MEB tarafından 4+4+4 sonrasında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia edilmesine rağmen, 2018 yılında ortalama eğitim süresi 8,2 yıl olarak gerçekleşmiş, 2019 yılı hedefi ise 9,1 yıl olarak belirlenmiştir. 15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmazken, Nisan 2019 itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısı 83 bin 366, ücretli öğretmen sayısı ise 92 bindir. MEB, öğretmen atamalarına mülakat kriteri getirerek öğretmen atamalarında siyasi torpil ve kayırmacılığı ön plana çıkarmış, KPSS’ de birinci olan ya da dereceye giren çok sayıda öğretmen adayı mülakat komisyonları tarafından haksız şekillerde elenmiştir.

MEB’ in resmi verilerine göre ülke çapında görev yapan 920 bin 524 öğretmenin yüzde 66’ sı (607 bin 604) son 17 yıl içinde atanmıştır. MEB bünyesinde görev yapan Buna karşın, 17 yıl içinde KPSS’ ye giren her 100 öğretmenden sadece 16’ sı öğretmen olarak atanırken, geriye kalan 84 işsiz öğretmen ya tekrar sınava girmek ya da başka alanlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır.

2018-2019 eğitim öğretim yılı itibarıyla Türkiye’ de 54 bin 732 resmi, 13 bin 679 özel okul bulunmaktadır. 2003 yılında özel okulların resmi okullara oranı yüzde 2 iken, bugün bu oran yüzde 25’ e çıkarak tüm zamanların rekoru kırılmıştır. 2002-2003 eğitim ve öğretim yılında tüm özel okullarda kayıtlı öğrencilerin toplam öğrenci sayısına oranı (açık öğretim hariç) oransal olarak yüzde 1 iken, geçtiğimiz 17 yıl içinde 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında 8 kat artarak yüzde 8,2 olmuştur.

Bir Bakışta Eğitim 2018 Raporu’ na göre, Türkiye’ de öğrenci başına ilkokuldan yükseköğretime kadar 4 bin 652 ABD doları harcama yapılırken, OECD ülkeleri ortalaması 10 bin 520 ABD dolarıdır.

MEB Faaliyet Raporu verilerine göre ikili eğitim yapılan okul oranı yüzde 25,71’ dir. Başka bir ifade ile Türkiye’ de her dört okuldan birinde ikili eğitim yapılmaktadır. Spor salonu bulunan okul oranı sadece yüzde 13’ tür. Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61; çok amaçlı salonu olmayan okulların oranı yüzde 62’ dir. Eğitim öğretimden erken ayrılma oranı (18-24 yaş) yüzde 32,50 gibi oldukça yüksek bir oranda gerçekleşmiştir.

MEB, yakın geçmişte devlet okullarını nitelikli okullar-niteliksiz okullar olarak sınıflandırmış ve bu durum kamuoyunca günlerce tartışılmıştır. MEB Bakan yardımcısı Mustafa Safran’ ın geçtiğimiz günlerde benzer bir sınıflandırmayı öğretmenlere yönelik olarak yapması, Türkiye’ de eğitime ve öğretmene verilen değeri görmek açısından önemlidir. Önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren MEB tarafından ‘başarılı’ bulunan öğretmenlerin 24 Kasım’ da Ankara’ ya çağrılacak olması, bakanlığın başarı kriterlerini neye göre belirleyeceği sorusunu akla getirmektedir.

Yıllardır eğitim sistemini ve öğretmenleri rekabetçi bir mantıkla yönetmeye çalışan, 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’ nde de yer aldığı gibi öğretmenleri birbirine rakip haline getirerek bireysel performans sistemini hayata geçirmeye çalışan bir zihniyetin eğitim sisteminin sorunlarına kalıcı çözümler üretebilmesi mümkün değildir.

Tüm olumsuzluklara rağmen gerçekten yorulan öğretmen ve öğrencilerimiz ile yaz boyunca  okul masraflarından kurtulacak olan velilerimize iyi tatiller dileriz.”