Zonguldak Eğitim-Sen Şube Başkanı Orhan Yılmaz, “Her 24 Kasım’ da tekrarlanan göstermelik kutlamalar, hamasi nutuklar değil, sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini, öğretmeniyle, öğrencisi ve velisiyle herkesin memnun olacağı bir eğitim sisteminin oluşturulmasını istiyoruz.” dedi.

Yılmaz’ın açıklaması şöyle:

“Mevsimin kışa, krizin etkilerinin kemiğe dayandığı bir zamanda yeni bir 24 Kasım’ ı yeniden kutluyoruz. Bugün en yetkili ağızlardan başlayarak tüm samimiyetsizlik ve sahteliklerle öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek olduğu, öğretmenlerin de elleri öpülesi insanlar  olduğu  söylenecek. Öğretmenlerin yan gelip yatan, 3 ay tatil yapan, kahvehane köşelerinde oyun oynamakla vakit geçirenler olduğunu söyleyenin bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olduğunu unutturmak istercesine yine bu 24 Kasım’ da öğretmenlere övgüler dizilecek. Birbiri ardına yayınlanan kararnamelerle yargısız infaz misali haksız ve hukuksuzca meslekleri ellerinden alınan on binlerce öğretmen OHAL komisyonunun haklarında vereceği kararı beklerken öğrencisiz öğretmen olmaya devam edecekler. Bugün, verdikleri emeğin karşılığı en az 3600 ek gösterge olması gereken öğretmenlerimiz maalesef   emeklerinin karşılığını bir lütuf gibi bekliyor ve ne yazık ki bu öğretmenlerin bir çoğu  ne zamandan  geçerli olacağı  bilinmez bu ek göstergeyi “buna da şükür“  diyerek karşılayacaklar. Kısacası bu 24 Kasım’ ın geçen yıl ki hatta gelecek yılın  24 Kasım’ ından hiçbir farkı olmayacak. Bugün öğretmenlerimiz, çocukların  okuyup,  dinledikleri  masaldaki gibi  kendilerini bir günde olsa külkedisi gibi hissedebilecekler, hepsi o kadar…

AKP’ nin, iktidara geldiği 2002 yılında yayınladığı bildirgelerde “öğretmenlik mesleğinin toplumda hak ettiği itibarı yakalayabilmesi için öğretmenlerin nitelikleri artırılacak, buna paralel olarak özlük hakları ve çalışma şartları iyileştirilecektir” ifadesi yer almasına rağmen 16 yıllık AKP iktidarında öğretmenlik mesleğinin bırakın toplumda hak ettiği itibarı yakalamasını, öğretmenler tarihin hiçbir döneminde bu kadar itibar kaybına uğramamışlardır. Bu iktidar döneminde göreve gelen her bakan fırsat buldukça öğretmenlerin az çalıştığını, uzun süreli tatil yaptığını iddia etmiş, öğretmenlik mesleğini değersizleştiren ifadeler kullanmıştır.

Ülkemiz ekonomisinde son dönemde yaşananlar, Türk lirasının aşırı değer kaybı, enflasyonun hızla artması, tüm toplum kesimlerini olduğu gibi bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını da ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. 1 ABD dolarının ortalama 1.30 TL olduğu 2008 yılında 1.196 TL aylık alan bir öğretmen bu maaşı ile 920 dolar alabiliyorken bugün ortalama 3620 lira alan öğretmen 683 dolar alabilmektedir. Dolar bazında kayıp 237 dolardır. Bunun TL karşılığı 1.256 liradır. Aynı kıyaslamayı 2008 yılında 53 lira olan çeyrek altından yaklaşık 22 tane alabilen öğretmen,  bugün 3.620 TL maaşı ile 340 lira olan çeyrek altından 11 tane bile alamamaktadır. Kısacası çeyrek altın bazında hesaplama yaptığımızda maaşlarımızın yarısı buharlaşmış durumdadır.

Öğretmenler, yaptıkları işin gereği olarak, yaşamın içinde var olan ile birlikte olması  gerekeni de öğrencilerine gösteren ; egemenlerin kendilerinden istediklerini değil ,  insanlığın evrensel değerlerini çalıştıkları ortamda her gün yeniden üreten ve aktaran kişilerdir. Bu özelliklerinden dolayı öğretmenler her dönem  iktidarların hedefi haline gelerek sürgün edilmiş, ihraç edilmiş ve katledilmişlerdir. Ancak öğretmenler hayallerinin ve gerçeğin peşinde olma serüvenlerinden asla vazgeçmemişlerdir.

Bizler, öğretmenlerin “hükümet memuru” yapılmasını, yöneticilerin siyasi çıkar hesaplarıyla atanmasını değil; öğretmenlerin daha nitelikli bir eğitim hizmeti sunabilmesi için gerekli koşulların yaratılmasını istiyoruz. Bunun yolunun öncelikle herkese güvenceli çalışma yaşamı sunulmasından, baskıların, tehditlerin ve şantajların son bulmasından geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Öğretmenin siyasi iktidarlara değil; halka karşı sorumluluk hissetmesi gerektiğini, nitelikli eğitimin ancak nitelikli öğretmenle mümkün olduğuna inanıyoruz.

Her 24 Kasım’ da tekrarlanan göstermelik kutlamalar, hamasi nutuklar değil, sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini, öğretmeniyle, öğrencisi ve velisiyle herkesin memnun olacağı bir eğitim sisteminin oluşturulmasını istiyoruz.

EĞİTİM SEN OLARAK TALEPLERİMİZ;

•             Öğretmenler günü olarak 12 Eylül ürünü olan 24 Kasım değil, Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihi esas alınmalı, öğretmenlere hak ettiği değer verilmelidir.

•             OHAL’ i fırsata çevirerek çıkarılan KHK’ler ile hukuksuzca ihraç edilen arkadaşlarımız bir an önce görevlerine dönmelidir.

•             Güvenlik soruşturması bahanesiyle görevlerine son verilen eğitim emekçileri görevlerine iade edilmelidir.

•             Siyasilerin seçim malzemesi haline getirdikleri 3600 ek gösterge derhal uygulanmalıdır.

•             Uluslararası sözleşmelere ve anayasaya aykırı biçimde, sendikal eylem ve etkinliklere katılanlar hakkında yürütülen hukuksuz soruşturmalar sonunda verilen hukuksuz cezalar iptal edilmelidir.

•             Başta öğretmen alımında olmak üzere tüm mülakat uygulamalarına  son verilerek, personel rejiminde liyakat ilkesi esas alınmalıdır.

•             Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmelidir.

•             Sayıları yarım milyona yaklaşan ataması yapılmayan öğretmenlerin atama sorunu çözülmelidir.

•             Başta insanca yaşayacak ücret talebimiz olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 16 yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır.

•             Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir. Ek ders ücretleri günün şartlarına uygun bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve en az iki kat arttırılmalıdır.

•             Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında olmak üzere yılda iki kez olmalı ve bütün eğitim ve bilim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır.

•             Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, gerçek bir toplusözleşme düzenin yaratılması sağlanmalıdır.

Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen yine de kutlanan bir öğretmenler günü varsa eğer tüm öğretmenlerimizin gününü kutlarken, bugünün gerçeklerini anlatan  ve geleceğe dair hayallerini taşıyan öğretmenlerimize iyi ki varsınız öğretmenim der, saygılar sunarım.”