Padişahın has bahçesine girmek yasak.. Ama saray muhafızları iki kişiyi has bahçede yakalıyorlar.. Padişahın huzuruna getiriyorlar.. ''Sultanım, bu iki kişiyi has bahçenizde yakaladık'' diyorlar..
   Padişah soruyor; ''Bu kullarım has bahçede ne yapıyorlardı?'' El cevap: ''Sultanım, şu kulunuz bahçeden gül koparıyordu. Diğeri de gül kokluyordu.''
   Bunun üzerine padişah şöyle buyuruyor: ''Alın bunları götürün. Gül koparanı asın. Gül koklayana da tecavüz edin!''
   Muhafızlar aldıkları bu kişilerle sarayın merdivenlerden inerken gül koklayan ha bire muhafızları ikaz ediyor: ''Sakın karıştırmayın ha! Tecavüz edilecek benim; asılacak olan o!''
   Görüyorsunuz insan oğlu  can korkusu söz konusu olunca nelere katlanıyor! İşte ''ehven-i şer'' dediğimiz olay bu. Yani ''iki kötüden daha az kötü olanı'' demek. İnsanlar iki kötü şeyden birini seçmek zorunda kalınca, ister istemez daha az kötü olanına razı olmak durumunda kalıyorlar.
   Elbetteki tüm bunları boşu boşuna anlatmıyorum. Buradan politikaya geçiş yapacağım.
   CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, esnaf temsilcileriyle yaptığı toplantıda, ''Hem geçinemiyoruz, kepenkleri kapatıyoruz diyorsunuz hem de hükumete oy veriyorsunuz'' diyerek çelişkiye dikkat çekmiş. Burada Kılıçdaroğlu şunu anlayamıyor: Vatandaş geçinemiyor, kepenk kapatıyor ama buna rağmen oyunu yine de hükumete neden veriyor? Halbuki nedeni basit: Vatandaş daha kötüsü başımıza gelebilir endişesini taşıdığı için oyunu hükumete veriyor! O zaman Kılıçdaroğlu'nun esnaf temsilcilerine sorması gereken doğru soru şu olmalıydı: ''Bizi Hükumetten daha kötü görmenizin nedenleri nelerdir?''
   Bu nedenler sıralandığında; neleri yapmadığı, neleri eksik yaptığı, ve hatta neleri yapmaması gerektiği ortaya çıkacaktır. Yani hastalığa doğru teşhis konacaktır. Doğru teşhis konulan hastalığın tedavisinin de daha kolay olacağı aşikardır.
   Hastalık tedavi edildiği zaman, yani halkın beklentileri karşılandığı zaman, hiç şüpheniz olmasın ki insanlar ehven-i şer durumuyla karşılaşmayacaklardır. Çünkü kötünün iyisi diye bir şey kalmayacaktır. Sadece iyi ve kötü kalacağından insanlar iyiyi tercih edecektir. 
   Ayrıca, muhalefetin aslında iktidardan daha kötü olmadıklarını, tam tersine daha iyi olduklarını vatandaşa bir şekilde anlatmaları ve buna inanmalarını sağlaması gerekir. Bunun için de vatandaşla çok iyi sempatik ve empatik ilişkiler kurmalıdır. Aslında bütün sorun da bu ilişkilerin iyi kurulamamasıdır. Biraz çaba ile bu sorun aşılabilir halbuki. 
   Fakat burada vatandaşın işi de kolay değildir. Zira, Çetin Altan'ın da dediği gibi, maalesef Türkiye'de siyasi partiler ''devlet rantından pay kapma örgütü '' haline gelmişlerdir. Mevcut düzen ve sistem adil ve demokratik bir partinin yaşamasına elverişli değildir. Halen başa güreşen mevcut partilerin birbirinden çok da farkı yoktur. Zaten bu yüzden vatandaşlar ehven-i şer durumuyla karşılaşmaktadırlar.
   Ama şöyle bir şey de var: Bektaşi'ye iki şişe şarap getirip sormuşlar: ''Erenler, sen şaraptan anlarsın. Bu şarapların hangisi iyi?'' Bektaşi şişenin birinden bir yudum alıp tükürmüş ve, ''Öbür şarap daha iyi.'' demiş. ''Yahu öbür şarabı tatmadan nasıl anladın?'' diye sorulunca; bakın Bektaşi ne demiş: ''Çünkü bundan kötüsü olamaz!'' 
   Birinci şişeden kastımız malumdur!
   İşte bunu da vatandaşa anlatabilmek lazımdır! 
   Burada, tarihte ilk terörist örgütü kuran Hasan Sabbah'ın şu sözü de asla unutulmamalıdır: ''Kitleler her zaman belirsizlikten korkarlar ve bu yüzden açık bir yalanı ulaşılması zor gerçeklere yeğ tutarlar.'' 
   Buradan alınacak ders: Vatandaşı korkutan belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve açık yalanlara inanmalarından korumak gerekmektedir. Bunun için, başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin dağınıklıktan kurtulup kendilerine çeki düzen vermeleri şarttır. 
    Vatandaşa güven verip ikna etmeleri ve iktidar alternatifi olduklarına inandırmaları ancak bu şekilde olabilir. Bu sayede  belirsizlikler de ortadan kalkacaktır ve vatandaş önünü net görebilecektir.
    İktidardakiler tökezleyip düşsünler de biz de onları geçelim beklentisi boşunadır. Zira iktidar olmak için iktidardakilerden daha iyi koşmak gerekir. Bu realite de kafaya iyice sokulsa iyi olur.
   Aksi takdirde ne mi olur? Şöyle olur: 
   Halk arasında ''Tecavüz kaçınılmazsa bari zevk almaya bak!'' diye bir aforizma vardır. Vatandaş mevcut iktidara alternatif göremezse; işte bu aforizmada söyleneni benimsemek zorunda kalır!
   Eyy muhalefet partileri; vatandaşı bu duruma düşürmeyin!