KESK Zonguldak Şubeler Platformu Başkanı Onur Arslan, insanca yaşam için görevde olduklarını söyledi.

Madenci anıtında toplanan KESK Şubeler Platformu üyeleri, Gazipaşa caddesinden yürüyüş yaparak Valilik önündeki Şehitler Anıtı bahçesinde basın açıklaması düzenledi.

KESK Şubeler Platformu Başkanı Arslan, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Hepinizi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK Zonguldak Şubeler Platformu adına saygıyla selamlıyorum. Basın açıklamamıza  hoş geldiniz.

Tüm kamuoyu yakından takip ediyor.  5 milyonu aşkın kamu emekçisini ve emeklisini kapsayan beşinci dönem toplu sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır. Süreç bundan sonra Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nca sürdürülecektir.

Konfederasyonların 24 Temmuzda Devlet Personel Başkanlığına vermiş oldukları teklifler sonrasında Çalışma Bakanının açıklamış olduğu maaş zamları teklifi bizlerin rakamsal olarak talep ettiklerinin yanına bile yaklaşmazken, söz konusu teklifte kamu emekçilerinin hem genelde hem de hizmet kolları bağlamında yaşadığı yüzlerce soruna ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir.

Bunun ardından, mevcut anti demokratik toplu sözleşme sistemine bile aykırı olarak diğer konfederasyonlardan habersiz bir şekilde 19 Ağustos 2019 pazartesi gününün ilk saatlerinde Çalışma Bakanı ile yandaş konfederasyon Genel Başkanı arasında bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışma Bakanı görüşme sonrasında,  saat 02.16’de attığı tweet ile hükümetin teklifinin 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3+%3 olarak ‘revize’ edildiğini adeta bir müjde gibi sunmuştur.

Yıllardır hakim hale gelen sağır sultanlık anlayışı bu kez de değişmemiştir. İşsizlik rakamları , açıklandığı her defasında yeni bir rekor kırarken bir avuç mutlu azınlığa Hazinenin kefen parası olarak tabir edilen İhtiyaç Akçesine kadar yağmur olup akanlar, bize damlayı bile çok görmüştür.

5 MİLYON KAMU EMEKÇİSİNİN SORUNLARINI ANLATTIK

Biz KESK olarak kendi adımıza 5 milyon kamu emekçisinin ve emeklimizin yaşadığı sorunları,  aileleri ile birlikte yaklaşık 20 milyonluk bir kitlenin yani Türkiye nüfusunun dörde birinin beklentilerini bu süreçte anlattığımıza inanıyoruz.

Kamu alanında yıllardır ‘dönüşüm’, ‘reform’ diye cilalanarak hayata geçirilen tüm düzenlemelerin faturasını sadece kamu emekçileri olarak bizim değil, eşit, tarafsız, parasız bir kamu hizmeti alma hakkı ortadan kaldırılan tüm vatandaşların ödediğini tekrar tekrar anlatmaya çalıştık.

Kadrolu personel alımının durma noktasına geldiğini buna karşın sözleşmeli istihdamda bir patlama yaşandığını devletin resmi kurumlarının verileri ile açıkladık. Kimseden bir itiraz gelmedi.

Görüşmeler sırasında zaman zaman, sanki 17 yıl önce taş devrinde yaşıyormuşuz ya da göçebe bir toplummuşuz da bizim haberimiz yokmuş gibi takınılan nobran tavra, abartılı rakamlara itiraz etmek zorunda kaldık.

Maaşlarımızın, yıllardır bu çarpık rakamlara göre belirlenmesi,  hiçbir zaman tutmayan enflasyon hedeflerine göre artırılması sonucunda her geçen gün daha eridiğini ifade ettik.

İşin garip tarafı bu teklifimizin yandaş konfederasyonda da karşılık bulduğuna,  1 Ağustos’ta yapılan toplantıda malum konfederasyon Genel Başkanın “bu masa yoksulluk sınırı altında maaş kalmasın diye mücadele eden bir masa”  sözleri ile teyit edilerek kayıtlara geçtiğine şahit olduk. Bu danışıklı dövüş masasında doğal olarak  kamu işvereni yine anlamadı. Daha doğrusu anlamazdan, duymazdan gelmeye devam etti.

Mevcut durumda kamuda, torpilin, kayırmanın, siyasal kadrolaşmanın kapısının sonuna kadar açıldığını kariyer ve liyakat ilkeleri tamamen ortadan kaldırıldığını da vurguladık.

Kamu görevine alınmada, görevde yükselmede KPSS ve yazılı sınavların işlevsiz hale getirildiğini ifade ettik. Adayların bilgisini, yeteneğini, mesleki yeterliliğini ölçmeye hizmet etmesi gereken sözlü sınav veya mülakatların bu amaçtan uzaklaştığını, siyasal iktidar ile farklı çizgide olan veya torpili olmayan adayların KPSS puanı, yazılı puanı ne kadar yüksek olursa olsun elenmesinin aracına dönüştürüldüğünü anlatmaya çalıştık. 

HERKESİN ÇEKİNDİĞİ İHRAÇ KONUSUNU MASADA SADECE BİZ DİLE GETİRDİK

Hiçbir konfederasyonun, sendikanın temsilcisinin değinmediği, değinmekten çekindiği OHAL KHK’leri ile yaşanan ihraçları da KESK olarak sadece biz masada gündeme getirdik.

‘Bir kişiye yapılan haksızlık hepimize yapılmış sayılır’  ilkesinden hareket ederek hukukun, adaletin herkese lazım olduğunun altını çizdik.  Sorgusuz-sualsiz,  hukuksuz ve keyfi olarak işinden ekmeğinden edilenler kamu emekçileri için adalet istedik.

Kısacası çizilen pembe tablolara rağmen kamu emekçilerinin, emeklilerin yaşadığı sorunların arttığını, özellikle OHAL döneminde ve son bir yıldır yaşanan ekonomik krizin bu sorunları daha derinleştirdiğini vurguladık.

Konfederasyonumuzun söz konusu teklifin yok hükmünde olduğunu açıklayarak tüm kamu emekçilerine ortak mücadele çağrısında bulunması ve tepkilerin artarak sürmesi,  yandaş konfederasyon yönetiminin sefalet zammı tekliflerini kabul etmesini zorlaştırmıştır.

Buna rağmen bugüne kadar yapılan dört ‘toplu sözleşme’ sürecinde danışıklı oyunlar sergileme konusunda çıraklıktan ustalığa terfi ettiklerini ispatlayanlar yeni bir taktiğe başvurmuştur. Önce tıpkı hükümet gibi maaş zammı tekliflerini revize etmişler, kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı kayıpları gözetmeyen maaş artışı tekliflerini nerdeyse yarı yarıya düşürerek iki yıl için toplamda 20 puan talep etmişlerdir. Her zaman yalnızca kendilerine Müslüman olanlar diğer sendikaların üyelerinden dayanışma aidatı istemeye, toplu sözleşme ikramiyesinin sadece kendi üyeleri için iki kat olarak ödenmesini talep etmeye devam etmiştir.

Bu süreçte  20 Ağustos’ta  ‘dostlar alış verişte görsün’ misali, sadece Ankara ile sınırlı,  iki saat iş bırakma ve bakanlık önüne boş cüzdan bırakma eylemi ile  vereceği karar kamu işvereni teklifinden çok farklı olmayacağı bilinen  Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna topu atarak “iyi çocuk” rollerini yerine getirmişlerdir. 

 21 Ağustos itibari ile Kamu Görevlileri Hakem Kurulu süreci başlamıştır.  On bir üyesinden yedisi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanan, konfederasyonların önerdiği üç akademisyen içinden birisi bile Cumhurbaşkanınca belirlenen söz konusu kuruldan adil kararlar almasını beklemek neredeyse imkânsızdır.

 

MEVCUT TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİ İFLAS ETMİŞTİR

Öte yandan son 22 günde yaşadığımız süreç Türkiye’deki mevcut toplu sözleşme sürecinin iflas ettiğini bir kez daha teyit etmiştir.

Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

En başından beri bu ilke doğrultusunda, kamu emekçilerinin ortak çıkarları için mücadele eden, bunun için bedeller ödeyen konfederasyonumuz KESK her zaman olduğu gibi bugün de üzerine düşen sorumluluğun gereğini getirmeye hazırdır.

Üzerimize düşen bu sorumluğun gereğini yerine getirmenin bir adımı olarak bağlı sendikalarımızın üyelerinin katılımı ile bugün  üretimden gelen gücümüzü kullanarak tüm yurtta 1 gün iş bırakıyoruz. 27 Ağustos’ta “İNSANCA BİR YAŞAM VE GÜVENCELİ İŞ İÇİN G(Ö)REVDEYİZ !”