70'li yıllarda yaşadığım ilçede nitelikli kitap satan bir yer bile yoktu. Minik bir bakkalda Kemalettin Tuğcu’nun hüzünlendiren hikaye kitapları, çeşitli efsane/uydurma eserler vb. gibi vasat yayınlar bulunuyordu. Gazete ve dergiler ise sadece abone olanlara tedarik ediliyordu.

80’li yıllarda liseye gidiyordum. 20-25 bin kişinin yaşadığı küçük Anadolu şehrinde düzgün bir kitabevi yine yoktu. Birkaç ticari çarçurun satıldığı mekanlarda okumaya değer bir şeyler bulmak imkan dahilinde değildi.

Gazete ya da dergilerde gördüğüm bazı eserleri almak için ilgili yayınevine mektup yazıyor, 15-30 gün sonra PTT ödemeli olarak esere kavuşabiliyordum.

“Kitaplar” bazılarına göre gereksiz, zaman kaybı olan bir şeydir. Ama bu yanlış bir tutumdur. “Kitap okurken uykum geliyor, başkalarının fikirlerini kafaya doldurmak bize ne fayda sağlayacak” diyebilen, üstelik üniversite mezunu olan birçok insan ile karşılaştım.

O yıllarda okuma açlığını giderecek yegane yer İl Halk Kütüphanesiydi. Soğuk yüzlü, bezgin, içi geçmiş, oturmaktan hayat enerjisini kaybetmiş, durmadan gevezelik eden 2-3 personel arasında, duvar diplerine uydurma biçimde konulmuş raflardan kitap seçip 7-14 gün için ödünç alıyordum. Bazı kitapları bulmak için küçük çekmecelerin içindeki kartotekslere tek tek bakarak epey zaman harcadığımı da hatırlıyorum.

Şu anda ülkemizin dört bir yanındaki kütüphaneler o kadar ileri ve o kadar muhteşem hale geldi ki anlatamam. Bir tuşa basarak binlerce kitabın adı ekranda beliriyor. Hemen ilgili raftan yayına erişebiliyoruz. Ama bu güzelim mekanlar hala ıssız ve sahipsiz…

Sözü fazla uzattım... Lisede okurken sıklıkla gittiğim mütevazı halk kütüphanesi sayesinde birçok yazar ile arkadaş oldum. Bu arkadaşlarımdan biri de Emine Işınsu idi. Kendisiyle şöyle tanıştım. Türk dili ve edebiyatı dersinin öğretmeni Sayın A. Bey bize bir ödev vermişti. Herkes bir roman okuyacak ve özetini çıkarıp teslim edecekti.

Ben de Sayın Emine Işınsu Hanım’ın Küçük Dünya adlı kitabını estetikten yoksun halk kütüphanesinin raflarından tesadüfen seçip aldım. Birkaç günde okudum. Adeta renkli bir film izlemiş gibiydim. Yumuşak, sevimli, anlaşılır, yalın bir anlatım ile karşılaştım. Yazara da “aşık” oldum. Satırları akıp gidiyordu. İlerleyen 35-40 yılda Emine Hanım’ı sürekli olarak takip ettim. Yazılarını okudum. Yeni çıkardığı kitapları tedarik etmeye çalıştım.

Bu güzel insanın 5 Mayıs 2021 günü 83 yaşında vefat ettiğini öğrenince içimde bir şeyler eridi. Allah rahmet eylesin.