Dünkü mitingi üç kelimeyle özetlemek gerekirse…
Kalabalık…
Heyecansız…
Boş vaatler…
Sabahın ilk ışıklarında Zonguldak’a 7 farklı ilden gelen yaklaşık 3 bin polis…
Bariyerlerle şehre örülen demir perde…
Trafiğe kapatılan caddeler, bariyerleri aşamadığı için yolda kalan okul servisleri yüzünden derse gidemeyen öğrenciler, işe geç kalan kamu çalışanları ve daha ne razaletler…
Siftah yapmadan polis zoruyla kepenk kapatmak zorunda kalan Gazipaşa esnafı ve taksi durakları…
Miting saatine kadar günlük yaşamı durma noktasına getiren uygulamalar vatandaşı isyan ettirdi…
Peki, AKP İl Başkanı ya da bir parti yetkilisi çıkıp Zonguldak halkından özür diledi mi?
Ne yalan söyleyeyim, her seçim döneminde yaşanan bu manzara herkesin tepkisine, benim ise hoşuma gitmeye başladı…
Çünkü Türk halkının, 17 yıllık AKP iktidarında yaşanan olaylar karşısındaki duyarsızlığı bizi bu noktaya getirdi…
Sözün özü…
Layık olduğumuz gibi yönetiliyoruz!
***
Mitinge gelince…
Katılımı yüksek, heyecansız ve elle tutulur tek bir vaat yoktu mitingde…
Erdoğan, her zamanki üslubuyla AKP’ye oy verenlerin dışındaki herkesi, “Çeteci-PKK’lı-Terörist” ilan etti… AKP seçmenini diri tutmak için sürekli bir “düşman” yaratıp ondan beslenen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makamına da yakışmayacak bir ötekileştirici dil kullanmaktan geri kalmadı yine!
İyi de daha düne kadar HDP saflarında siyaset yapıp bugün AKP’de aktif siyaset yapanlar için ne diyeceğiz? Hatta HDP’nin kurucuları arasında yer alıp, “Erdoğan Kürt sorununu çözemez” diyen Mehmet Metiner, TBMM’de AKP Milletvekilliği yapmadı mı bu ülkede? 
AKP’nin kurucularından Dengir Mir Fırat, daha sonra HDP milletvekilliği yapmadı pekala…
Dün AKP’de Bakanlık yaparken vatandaşa takla attıran İdris Naim Şahin, bugün Saadet Partisi’nden Ordu Büyükşehir Belediye Başkan adayı olunca mı “Taklacı” oldu! 
Söz uçar yazı kalır…
Dün Zonguldak mitinginde İYİ Parti ve CHP seçmenini HDP ve PKK ile özdeşleştirmeye çalışarak, kararsız seçmen üzerinde algı operasyonu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılım Süreci”ni eleştiren muhalefete bakın neler söylemiş o tarihte…
  “MHP ve CHP’nin yöneticileri Meclis Kütüphanesine gitsinler. İlk meclis zabıtlarını, gizli zabıtları görecekler. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa o zabıtlarda örecekler. Kürdistan kelimesini görecekler. Osmanlıya gittiklerinde Doğu-Güneydoğu Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır. Devletlerin ilişkileri intikam, öfke, nefret hissiyle yürümez. Peki Mustafa Kemal de mi bölücüydü? Kürdistan kelimesini kullanan o zamanın meclis mebusları da mı bölücüydü? Kürt damadımız var diyen Alparslan Türkeş de mi bölücüydü… Ahmet Kaya’ya saldıranlar kimlerse, Gezi Parkı’nda bize saldıranlar da onlardı”
Nokta.
*  
Bir önceki Cumhurbaşkanlığı yarışında vaat ettiği “TTK’ya bin 500” işçi sözünü henüz tam anlamıyla yerine getirememişken, Erdoğan dün çıkıp aynı vaatle Zonguldaklılardan oy istedi…
Miting haberinin flaşı ise Mart ayında Zonguldak Havaalanı’nın yeniden seferlere açılacağıydı…
İyi de nasıl açılacak?
Yurt içi seferler mi başlayacak?
Yoksa, zaten var olan ama kısa süre önce iflas eden Germania Hava Yolları şirketi yüzünden duran Almanya seferleri mi yeniden başlayacak? Cevabı havada kalan o kadar çok şey vardı ki Erdoğan’ın konuşmasında…
Yiğidi öldür hakkını teslim et derler…
Erdoğan’ın, tapu tahsis belgesi olup da, tapusu olmayan binlerce Zonguldaklı için, “Havzai Fahmiye sorununu çözdük” demesi, iktidar milletvekilleri konudan bihaberken sorunu meclise kadar taşıyarak çözüm noktasında çaba harcayan 22’nci dönem CHP Zonguldak Milletvekili Harun Akın’a yapılacak büyük bir haksızlık olur!
Orman vasfını yitirmiş arazileri kapsayan 2-B ile ilgili ise milletin anası ağlamış…
İnsanlar ata toprağını para bulup da satın alamadı ki sorun çözülmüş olsun!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bereket bu kez “Bülent Ecevit Üniversitesini biz kurduk/ Kömürü biz bulduk” demedi… İçi boş vaatlerin gölgesinde bir miting daha geride kalırken, Zonguldak bir kez daha avucunu yalamak, elindekilerle yetinmek zorunda kaldı…
Emekli olanların yerine alınacak bin 500 işçi de kısa günün karı!
Tezahürata gerek yok…
Kimseden “aferin” de beklemiyoruz ama…
Muhalefet partisi il başkanları ya da belediye başkan adaylarından biri de çıkıp şu İl Emniyet Müdürlüğü’ne ait vincin resmi plakalarının sökülüp AKP bayrağı asmak için gençlik kollarına tahsis edilmesiyle ilgili çıkıp konuşamadı…
Haberin detaylarını bugün Halkın Sesi’nde okuyacaksınız…
Seçimlerde tarafsız olması gereken bir devlet kurumunun, yasaları hiçe sayarak kamuya ait bir aracı siyasi bir partiye hangi cesaretle tahsis edebildiğini anlayamıyorum…
Galiba olay sadece bana “garip” geliyor!
Millet olarak AKP’nin haksızlarını özümsedik mi ne!