Değerli okuyucular, aslında bu gün politikadan uzak bir yazı yazmayı düşünüyordum. Ama aniden patlak veren Hollanda krizi nedeniyle, bu konuda benimde bir şeyler söylemem farz oldu.
   İsterseniz konuya bir Tonyalı fıkrası ile başlayalım.
   Bizim Tonyalı adam vurmaktan tutuklanmış ve hakim karşısına çıkarılmış. Hakim Tonyalıya, ''Adamı niye vurdun?'' diye sorunca; Tonyalı, ''Ben vurmadım'' demiş. Hakim, ''Nasıl vurmadın; şahitler var'' deyince de; Tonyalı, ''Hakim Bey, ben onu vurmadım. O kendisini vurdurttu bana!'' demiş!
   İşte bu fıkradaki gibi, AKP'liler de kendilerini Hollandalılara vurdurttular. Aslında vurulan Türkiye Cumhuriyetinin dünyadaki prestiji oldu; bu da ayrı konu.
   Elbetteki Hollanda'nın yaptığı büyük ayıp. Dünya diplomasi tarihinde böyle bir rezalet görülmedi. Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanını uluslararası hukuka göre kendi toprağı sayılan konsolosluğa sokmuyorsun; ve hatta konsolosun kendisine ulaşmasını da engelliyorsun. Üstüne üstlük bakanı zor kullanarak sınır dışı ediyorsun! Bundan daha kötü diplomatik skandal olabilir mi?
   Ama bu skandalın yaşanacağını bile bile Hollandalıları kışkırtan kim? AKP Hükumeti! Adamlar günlerden beri ''buraya bu günlerde politika yapmaya gelmeyin'' diye sürekli uyarılarda bulundular. Hatta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun uçağının gelmesine bile izin vermediler. Hal böyleyken, bizim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya, Şark kurnazlığı yaparak, aralarında sınır kontrolü olmayan Almanya'dan Hollanda'ya konvoyuyla beraber giriş yaptı.Ama Rotterdam konsolosluğumuza 30 metre kala durduruldu. Dış politika konusunda bilgisi olmayan ve çaresiz kalan Bakan, ''bir kadın bakana bu yapılır mı?'' diye şikayete başladı. Sanki erkek bakana yapılsa normal mi olacaktı!
   Sonuçta bildiğiniz gelişmeler oldu.
   Elbetteki Hollandayı kınıyoruz. Ama bizim kınamamız yetmez. Siz diğer devletlerden Hollandayı kınayanı duydunuz mu? Ben şu ana kadar, yani bu yazıyı yazdığım pazar gecesine kadar duymadım. Bırakınız diğer devletleri; hani bizim kıymetli Müslüman kardeşlerimiz, örneğin Suudi Arabistan ve Katar nerede? Türki Cumhuriyetlerden bir ses var mı? Yok!
  O zaman, Türkiye’deki  herkesin Hollanda'ya çullandığı şu sıralarda soğukkanlılıkla bir özeleştiri yapmamız lazım.
 Hollanda Hükumeti bu tavırlarına gerekçe olarak ne diyor? Başbakan Rutte verdiği mesajlarda özetle ve mealen şöyle diyor: Kardeşim, bizim önümüzdeki çarşamba günü seçimimiz var. Irkçı ve Müslüman düşmanı PVV Partisi ile aramda sadece bir puan kaldı. Eğer siz bu arada gelir burada seçim propagandası yaparsanız bu parti bunu kullanacaktır. Tabiatıyla bu da sizin ve tüm Müslümanların zararına olacaktır. O yüzden lütfen çarşamba gününden önce gelmeyin! Ha, resmi görevle geliyorsanız, buyurun gelin!
   Ama bizim hükumet ne yaptı? Sırf referandumda ''evet'' çıkması için propaganda yapmak üzere ; resmi görevi olmayan bir bakanını inadına oraya gönderdi. Bakan orada devletin resmi konsolosluğunu AKP il başkanlığı gibi kullanmak istedi.
   Peki, tüm bunları AKP bile bile neden yaptı? Tabii ki kriz çıkarıp mağduriyet yaratmak için! Çünkü mağduriyet edebiyatından beslenen AKP için Türkiye'deki mağduriyet gerekçeleri kalmamıştı. Bu yüzden Avrupa'ya yöneldiler.
   Halbuki buna ihtiyaçları da yoktu. İçeride zaten evet - hayır propagandalarında evet lehine son derece orantısız bir güce sahipler. Benzetmek yerindeyse; ayıyla tavşanın bilek güreşine benzer bir durum var. Karşılarındaki uyuşuk ve pısırık muhalefet bile neredeyse doğrudan veya dolaylı olarak kendilerine çalışıyor. O zaman bu hırs niye? Acaba ''hayır'' çıkacağından mı korkuyorlar!
   Ha, bu arada, ''Avrupa bizi kıskanıyor'' palavraları da artık bizi rahatsız ediyor. Birkaç yol, köprü veya havalimanı yaptık diye mi? Beğenmediğiniz Hollanda bile ''dünyada ekonomisinde en iyi ülkeler'' sıralamasında 7.nci sırada. Milli geliri bizden fazla ve kişi başı geliri de de bizi dörde katlıyor. Yarım milyon vatandaşımıza iş veriyor ve Türkiye'deki yatırımları 20 milyar doların üstünde. Türkiye'de  PHILIPS ve SHELL gibi binlerce şirketi var. Şu soruyu da soralım: Türkiye'de acaba kaç Hollandalı var ve Türkiye'nin Hollanda'da ne gibi yatırımları var?
   Sonuç: AKP Hükumeti dış politikada sınıfta kalmıştır. Hollanda'ya önümüzdeki çarşamba gününden sonra gitse belki de hiçbir sorun yaşanmayacaktı. Çünkü Hollanda seçimlerini yapacak ve rahatlayacaktı. Sırf kriz çıkarıp iç politikada mağduriyet edebiyatı yapmak için bunu yaptı. ''Evet'' oylarını artırmak için ajitasyon yapıp kitleleri galeyana getirmekten çekinmedi.
   Ama böyle yaparak attığı taş ürküttüğü kurbağaya değdi mi?. Bir dostu daha kaybederken, dost bildiği hiçbir ülkeden de destek alamadı. Ayrıca, Avrupa'daki Türk ve Müslüman karşıtı ırkçıların ekmeğine yağ sürerek, başta Almanya ve Hollanda olmak üzere, birçok Avrupa ülkesindeki Türkleri ve hatta Müslümanları riske attı..
   Başkalarının kusurunu eleştirmek ve onları kınamak bizim kusurlarımızı örtmez.
   O yüzden özeleştiri yapıp kusurlarımızı giderelim, derim...