Zaman Gazetesi önünde yaşananları izleyince…

Türkiye’nin nereden nereye geldiğini daha net görebiliyor insan…

Hey gidi evveli “Zaman” hey!

Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi’den…

"FETÖ" Terör Örgütüne!

Katıldığı Türkçe Olimpiyatları’nda, Gülen Cemaati’nin lideri Fethullah Gülen’e ithafen…

“Bu hasret bitsin” diyerek Okyanus ötesindeki Gülen’i Türkiye’ye davet eden dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan’dan…

“İnlerine gireceğiz” diyen muhterem Cumhurbaşkanımıza…

Bir zamanlar Gülen Cemaati’ne yakın oyları tavlamak için Fethullah Gülen’e kur yapan Erdoğan, bugün kendi yarattığı krallığın surlarını tehdit eden Gülen Cemaati’ne topuyla tüfeğiyle savaş açabiliyor…

Türkiye, koltuk için her şeyden, herkesten vazgeçebilecek bir siyasetçiyle karşı karşıya…

Çünkü, Erdoğan onu eleştiren, ona biat etmeyen herkesi ekarte ederek yoluna devam ediyor…

Erdoğan, 14 yıl önce 2001’de Refah Partisi’nden ayrılarak AKP’yi kurmaya karar verdiğinde Anadolu gezilerini Kastamonu’dan başlatma kararı almıştı…

O tarihte Erdoğan’ı, Batı Karadeniz bölgesi bana bağlı olduğu için Doğan Haber Ajansı büro şefi kimliğimle yakından takip etme imkanı bulmuştum…

İsim isim saymayacağım ama Kastamonu’da Erdoğan’la birlikte kiraz ağacından kiraz yiyen yol arkadaşlarından neredeyse tamamı bugün yanında değil…

Erdoğan’ın “hırçın” ve “saldırgan” tavrının son kurbanı Zaman Gazetesi…

AKP iktidarında neredeyse her bürokratın makam masasının baş tacı, AKP’li belediyelerin tamamının onlarca abone olduğu Zaman Gazetesi…

Bir çok insanın sayfasını bile açmadığı halde evlere kadar dağıtılan posta kutularına sığmayan Zaman Gazetesi…

Sorulduğunda, içine düştükleri siyasi çelişkiyi, “Fethullah Hoca’yı tanıyamamışız. Aldatıldık” diyerek açıklamaya çalışan ama vicdanlarda yanıtsız kalan soru işaretleri olan AKP seçmeninin düşman belirlediği Zaman Gazetesi…

Şimdi aynı Zaman Gazetesi’ne el koyan iktidar, gazetenin yönetimine kayyum atıyor…

Yani düne kadar Erdoğan ve onun emanetçisi Davutoğlu’nu en sert şekilde eleştiren Zaman, bugünden itibaren hükümetin peydahladığı ihaleci işadamlarının satın aldığı yandaş gazetelerden biri olacak…

Ne tuhaf değil mi?

Şartlar değişince hatlarda değişiyor!

Ben AKP’ye oy veren yurttaşlarımız da dahil olmak üzere Zaman Gazetesi’ne kayyum atanma kararını Türk demokrasisinin içine sindirilebileceğine inanmıyorum…

Zonguldak Şehir Stadı’nda yapılan Türkçe Olimpiyatları’na girebilmek, ön koltuklarda saf tutup olimpiyatlara sponsor olabilmek için kıçını yırtan iş adamalarının bugün cemaatten bahsederken “Paralel yapı” ifadesini kullanmaması ne kadar komikse…

Kendilerini demokrat, aydın, ilerici, sosyalist, entelektüel, sanatçı olarak tanımlayan güruhun Zaman Gazetesi’ne kayyum atanmasına “Oh olsun” demesi de o kadar komik ve ülkemiz adına kaygı veren bir gelişmedir…

Zaman ve Gülen Cemaati’nin masum olmadığını hep söyledik…

Kumpas davalarıyla ailelerinden koparılarak zindanlara atılan gazetecilerin, askerlerin, yazarların ahı bu dünyada olmazsa öbür dünyada mutlaka sorulmalı…

Ama, meydanlarda “Susma sustukça sıra sana gelecek” diye haykıranların, çizgisi ne olursa olsun bir gazeteye devletin el koymasına sessiz kalmasını anlamamı kimse beklemesin…

Aydın olmanın gereği, her şartta aynı tavrı koyabilmektir!