Dün akşam çoluk çocuk, Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuru’yla çıktığı Samsun’da bağımsızlık meşalesini ateşlediği günün 94’üncü yılını kutlamak için düzenlenen yürüyüşe katıldık.

Son Cumhuriyet Bayramı’nda düzenlenen Fener Alayı kadar kalabalık olmasa da…

Organizasyon başından sonuna kadar tek kelimeyle skandal da olsa…

Devleti temsil edenler, milleti temsil etmek isteyen CHP’lilerle tartışıp korteji terk de etse…

Binlerce insanın İzmir Marşı’nı ve Onuncu Yıl Marşı’nı tek bir ağızdan, tek bir yürekle söylemesi güzeldi…

Yürüyüşün en ilginç yanı ise düne kadar bırakın yan yana gelmeyi birbirine kurşun sıkan insanların MHP ve CHP’lilerin Türk Bayrağı altında yürüyüp ortak sloganlar atmasıydı…

Ancak geceye, CHP’li gençlerle Gençlik Spor İl Müdürlüğü yetkililerinin tartışması damgayı vurdu…

Milli Bayramlara getirilen yasak ve kısıtlamalara tepki amacı da taşıyan dünkü yürüyüşün en önünde Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın adının yazıldığı pankart taşınması nedeniyle bazı vatandaşlar yürüyüş alanını terk etti. Ancak esas kriz CHP’li gençlerin büyük Türk Bayrağı’nı kortejin en önüne almak istemesiyle başladı. Kısa süreli gerginliğin ardından taraflar yatıştırılsa da, bu kez Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne ait araçtan “Genç Osman” marşının çalınması zaten gergin olan havayı daha da gerdi.

Çıkan tartışmaların ardından Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yaklaşık 100 kişilik kafileyle yürüyüşü terk etti. Bu sırada Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’in de gözlerden kaybolması kafaları karıştırdı.

Ne tuhaf değil mi?

Bir ülkenin milli bayramında bile insanlar her ne gerekçeyle olursa olsun kavga ediyorsa, bu o mücadeleyi vermiş, vatan toprağı için kan döken insanların hatıralarına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır.

Ve ne kadar acıdır ki,

Yay gibi gerilen toplum, işgalci Amerika’nın planlı kışkırtmalarıyla kamplara bölünmüş durumda.

Halbuki 19 Mayıs; İslamcısı, Ülkücüsü, Cumhuriyetçisi, Soyalisti, Laz’ı, Kürdü, Türk’ü, Çerkez’i, Alevi’si, Sünni’si, Süryani’siyle İtilaf Devletleri’nin sömürgesi olanların kurtuluş mücadelesinin başladığı gündür…

Halbuki 19 Mayıs, bezgin, yılgın, fakir halkın yazdığı varoluş destanının ilk hecesidir…

19 Mayıs, işgalci ülkelerin tecavüzüne uğrayan halkının, canını, namusunu, toprak bütünlüğünü korumak için kurulan Kuva-i Milliye’nin, vatan topraklarını satan, emperyalist ülkelerin uşağı olan Osmanlı’ya başkaldırısıdır.

“Tarih tekerrürden ibarettir” sözünü bir kez daha yaşayarak görüyoruz…