Aslında tam başlık şöyle olacaktı: Fakirin Zengini, Kadının Erkeği ve Seçmenin Kendini Temsil Etmeyeni Seçtiği Çarpık Düzen. Ama kısa olsun diye yukarıdaki başlığı attım.
   Biliyorsunuz 24 Temmuzda Cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçeceğiz.
   Benim burada esas durmak istediğim milletvekilliği seçimleridir. Çünkü millet, adı üzerinde, vekillerini seçecek.
   Şimdi sorum şu: Acaba gerçekten öyle mi? Yani vatandaş kendi sınıfından birini mi seçecek, yoksa kendini temsil etmeyeni mi? Bunu anlayabilmek için önümüzdeki günlerde açıklanacak olan partilerin milletvekili listelerine bir göz atın! Ama seçilebilecek yerlerde olanlara bakın; listeyi doldurmak için yazılan dolgu malzemelerine değil!
   Ne göreceğinizi, daha doğrusu kimleri göreceğinizi ben söyleyeyim.
   Bir kere bu arkadaşların varlıklı olduğunu göreceksiniz. İkincisi, listelerin erkek ağırlıklı olduğunu; kadınların çok az sayıda olduğunu göreceksiniz. Üçüncüsü de, seçilebilecek yerdeki adayların halkın ekseriyetini temsil eden sınıflardan olmadığını göreceksiniz.
   Şimdi bu durumu sırasıyla irdeleyelim.
   Mevcut düzende fakirin milletvekili olma şansı yoktur. Çünkü milletvekili seçilebilmek için harcanması gereken para bu gün en az 250 bin lira civarındadır. Önce aday adayı olabilmek için genel merkeze harç yatıracaksın.. Sonra genel merkeze bağış yapacaksın.. Yapacağın bu bağışın miktarı senin şansını artıracaktır. Bu da nereden baksan 100 bin liradan aşağı olacak değil herhalde! Milyon verenler varken bu para az bile!..Listede seçilebilecek bir yer kaptın diyelim; il ve ilçe örgütlerine de yardım edeceksin. Öyle ya; para olmadan nasıl çalışacaklar! Buna da 30 - 3-40 bin lira harcasan şimdiden gitti 150 bin liran.. Bitmedi; seçim bürosu tutacaksın; araç kiralayacaksın ve bunları donatacaksın; afiş ve poster bastıracaksın v.s. Bunlara da gitti mi 50 bin lira..
   Bunlarla iş bitti diyorsanız yanılıyorsunuz. Etrafınızdaki insanlara yemeklerini ısmarlayacaksınız; hatta akşamları ziyafet vereceksiniz ki daha iyi çalışsınlar! Arabaları ile dolaşanlara gerekirse benzin paralarını da vereceksiniz. Yardım isteyen muhtaçlara yardım edeceksiniz.. Ha, bir de unutmayalım; gazetecileri ve televizyoncuları da memnun edeceksiniz!
   Gördüğünüz gibi bu iş için çok para lazım. Fakirde bu kadar para ne arar? Olsa zaten fakir olmazdı!
   Bir de fakirin çevresi de yoktur. Çünkü insan doğasında fakirden kaçıp zengine yanaşma özelliği vardır!
   Bu bana bir anımı hatırlattı.
   O zamanki ismiyle EKİ Kilimli Bölümünde ocak mühendisliği yaptığım yıllarda İlyas Torlakoğlu diye bir maden şefimiz vardı. Fötr şapka ile gezen nüktedan bir adamdı. Bir gün sohbet esnasında bana, ''Beyim, fakirle arkadaşlık bile yapmayacaksın!'' dedi. Nedenini sorduğumda; ''Mesela, yolda giderken kalp krizi geçirsen fakir bir taksi tutup seni hastaneye yetiştiremez; orada ölürsün!'' diye cevaplamıştı.
   Özetlersek; milletvekili olabilme masraflarını bırakın fakirleri; orta halliler bile karşılayamaz. Halbuki bunlar ülke nüfusunun % 80'ini oluşturuyor. Yani demem o ki; fakir ve orta sınıf kendi temsilcilerini değil; vekili olarak varlıklıları seçiyor!
   Kadın adaylar konusuna gelince: Bu konuda fikir sahibi olmak için, bu günkü parlamentodaki kadın milletvekillerinin sayısı size çarpıcı sonucu zaten vermektedir.
   Parlamentoda şu anda toplam 98 kadın milletvekili bulunmaktadır. Bu 550 kişilik parlamentoda %18 demektir. Halbuki ülke nüfusunun % 50'si kadındır. Burada da görüyorsunuz; kadınlar kendi cinslerine değil; erkeklere oy veriyor!
   Tabii ki bu da kadınlar aleyhine dikkat çekici bir çarpıklık!
   Gelelim şimdi sınıfsal olaya! Acaba seçmen kendi sınıfından birini mi vekili olarak seçiyor; yoksa farklı sınıftan birini mi?
   Örnek olsun diye avukatları ele alalım: Bu günkü Mecliste kaç avukat var? 103 avukat milletvekili var! Meclisteki oranı nedir? (103/550)X100=19. Yani Meclisin % 19'u avukat! Peki ülkedeki avukat sayısı nedir? Ülkede 107 bin avukat var. Hadi 4 kişilik ailesi ile birlikte hesap edelim: (107000x4/80000000)X100=0.535. Yani avukat nüfusu, aileleri ile beraber ülke nüfusunun % 0.535'ini oluşturuyor. O halde mecliste olması gereken avukat milletvekili sayısı ne olmalıdır? Hemen hesap yapalım: 0.00535X550=2.9. Hadi buna 3 diyelim. Evet; Mecliste bulunması gereken avukat sayısı 3 iken 103! Yani 34 kattan fazla!
   Fazla kafanızı karıştırmak istemiyorum. Benzer hesaplamalarla meclisteki, örneğin 57 doktorun, 42 mühendisin ve 46 akademisyenin olması gereken sayılarının, sırasıyla; 4, 14 ve 4 olduğunu; ve aradaki korkunç farkı görebilirsiniz. Müteahhit, iş adamı veya gazeteci gibi diğer mesleklerin hesabını da siz yapın.
   Şimdi, birde ülke nüfusunun %80'ini teşkil eden işçi, köylü, memur ve küçük esnafın meclisteki temsil durumuna bakalım!
   Ülkemizde 13.5 milyon işçi var. Ama Mecliste işçi milletvekili bulamadım. Belki işçi kökenli birkaç kişi vardır ama bunlarda palazlanmış veya sendika ağası olmuş, yani kökeninden kopup, başka meslek unvanları kullanarak Meclise gelmiş olabilirler.
    20 milyonun üzerinde köylümüz var ama Mecliste köylü de göremedim. Herhalde zenginleşip ağa olarak gelenler kendilerini yine başka meslek gruplarından göstermiş olmalılar.
    Genellikle öğretmen kökenli 10 kadar memurla birkaç bürokrat milletvekilimiz var. Ama 4 kişilik aileleri ile beraber hesap edersek 10 milyona yakın memuru bunların temsil oranı ne olabilir?
   Küçük esnafı aradım ama bu unvanda da milletvekili bulamadım. Muhtemelen bunlarda başka meslek unvanları kullanmışlar. Yakın unvanları taradığımda en fazla 15-20 civarında bulabildim.
   Şimdi son bir hesap yapalım. Meclisteki var saydığım tüm işçi, köylü,memur ve küçük esnafın sayılarını toplasak en fazla 50 ediyor. Peki bunun Meclisteki oranı ne olur? 50/550= 0.09 olur tabii ki. Yani %9. Hani bu sınıflar nüfusumuzun %80'ini oluşturuyordu! 80'e karşılık 9! yani olması gerekenin dokuzda biri!
   Değerli okuyucular, olabildiğince sadeleştirmeme rağmen bu hesaplarla biraz kafanızı karıştırmış olabilirim. Ama takdir edersiniz ki başka türlü de bu çarpıklığı ispat edebilmem biraz zordu.
   Yeterince anlatabildiğimi sanıyorum. Görüldüğü gibi insanlarımız kendi sınıfından gerçek vekillerini seçemiyor. Teşbihte hata olmaz:Tabiri caiz ise, bu tavukların tilkiye, kuzuların kurda oy vermesine benziyor!
   Son olarak; sorum şu: Bu düzenden halka hizmet ve ülkeye demokrasi beklenebilir mi?