Kamuoyu gibi bizler de Halkın Sesi’nde yayımlanan haberden öğrendik, Fener’de bir alanı, Bilal Erdoğan’ın İcra Kurulu Üyesi olduğu TÜGVA (Türkiye Gençlik Vakfı) adlı bir kurum talep etmiş… Daha önceden tıpkı onlar gibi “Kamu yararına çalışan dernek” statüsü olan kimi kurumların da talip olduğu alanla ilgili talep TTK yönetiminin gündemindeyken durumdan vazife çıkarıp arkadaşlarımla birlikte sürece müdahil olduk… Sözcülüğünü üstlendiğim Yaşanabilir Zonguldak Platformu adına bir açıklama yaparak, tahsise itiraz ettik… Kimileri meseleyi hemen başka yerlere çekti tabii…
 
İtirazımızın AKP muhalifi oluşumuzla doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyip art niyetli davranmakla suçladılar anında… Yaptığımız o açıklamanın ardından “Hem çocukluğu Fener’de geçmiş bir Zonguldaklı”, hem de “Zonguldak’ta yaşayan herkesin vekili” sıfatıyla harekete geçen CHP’li Deniz Yavuzyılmaz’ın tutum almasından da yola çıkarak siyasi bir çıkış yaptığımız söylentisini yayıp ön almaya çalıştılar… Daha ileri gidip atıl halde duran bir alanın kente kazandırılması için yapılan çalışmaları engellemekle suçlamaya bile kalktılar hatta…
 
KULDAN UTANMANIZ YOK, ALLAH’TAN KORKUN BARİ
AKP muhalifi olduğumuz doğruydu elbette… Ama doğal, tarihi, kültürel varlıkları korumak için siyasal ayrım yaptığımız zinhar yalandı… Yaptığı, yahut yapamadığı çalışmalarla kentte yaşam kalitesini çok aşağılara düşüren CHP’li Zonguldak Belediyesi hakkında yazdıklarımız ortadaydı örneğin… Açtığımız davanın, yaptığımız suç duyurularının sayısını bile unutmuştuk neredeyse… Çaydeğirmeni’nde yapımı biten, Yenice Şeker Kanyonu’na planlanan HES’lere karşı yaptığımız eylemleri bilen biliyordu… Termik santrallere karşı verdiğimiz mücadeleyi Mısır’daki sağır sultan duymuştu ama AKP’liler sağıra yatmıştı nedense…
 
Diğerlerini bir kenara koyalım çok değil 15-20 gün önce Deniz Kulübü’nde yapılan usulsüz düzenlemelere itiraz etmiş, başta Valilik, Zonguldak Belediyesi, Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet etmiştik... Semte adını da veren tarihi fenerin hemen dibinde restoran yapmak için doğal dokuyu bozan uygulamalara da itiraz etmiş ama sonuç alamamıştık… Tüm bunlar ortadayken, salt AKP’nin arka bahçesi olan bir kurum oradan yer istedi diye itiraz ettiğimizi söyleyenlere “Kuldan utanmanız yok, Allah’tan korkun bari” denebilirdi ancak…
 
BU GİDİŞLE SIRADAN İNSANLARA YALNIZCA YOLLAR KALACAK
Biz orada “Bir etkinlik yapalım, toplumda duyarlılık yaratalım” derken atı alan Üsküdar’ı geçmiş TTK yönetimi tarafından “Emriniz olur” denilerek tahsis yapılmıştı bile… Zonguldak böyle de bahtsız bir kentti işte... Halkın ücretsiz kullanımına açık kamusal alanlar, halkın oylarıyla gelenler tarafından bir bir alınıyordu elinden… 1990’lı yıllarda sit alanı ilan edildiği için belli ölçüde doğal ve tarihi dokusu korunan Fener, dar bir alan dışında tümüyle halkın kullanıma kapatılıyordu böylece… İddiamız o ki, bu gidişle yalnızca yollar kalacak sıradan insanlara…
 
Gelişmeleri yakından sürdürmeye devam edeceğiz elbette… Hukuki itiraz hakkımızı sonuna kadar kullanacağız… Oranın sit alanı özelliklerini aşacak bir yapılaşmaya asla izin vermeyeceğiz… Fener’i korumak için her türlü girişimde bulunacağız, kimsenin şüphesi olmasın bundan… Deniz Kulübü’nde işlenen suçları görmezden gelip de, burada kıyamet koparmaya çalışanların ikiyüzlülüğünü de anlatacağınız her fırsatta… O akşam basın açıklamamızda ifade ettiğimiz gibi “Fener’in geçmişin mirası değil, gelecek kuşakların emaneti olduğunu çok iyi biliyoruz. Emanete ihanet etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz…”