Anımsayan çıkar mutlaka Murat Karayalçın’ın genel başkanlığını yaptığı Karadeniz’in Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK), 31 Ekim 2013’te, Zonguldak’ta, Filyos Vadisi Projesi’nin konuşulduğu, “5. Uluslararası Karadeniz Kalkınma Kurultayı” düzenlemişti. Yoğunluğum nedeniyle gidememiş ama yakından takip etmiştim. Filyos her yönüyle tartışılmaya muhtaç olduğu için önemli bir çalışmaydı. Keşke daha çok bildiri sunulabilseydi de çok daha varsıl bir bilgi hazinesi konsaydı önümüze…
 
Kitabı da yayımlanan sempozyumda, Gazi Üniversitesinden Demet Erol, ezber bozan bir bildiri sunmuş, “Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden BAKKA’nın planlı yaklaşımına kadar bölgesel politikalar” adlı bildiride, Filyos Projesi’nin Abdülhamit’le ilgisi olmadığını, kaynaklarını da ortaya koyarak söylemişti. Bildiri yerel gazetelerde en fazla birkaç gün konuşulabildi, unutuldu gitti sonra da. Sistemli şekilde “yanlış bilgi” pompalanarak, kamuoyu dumura uğratıldı ardından da…
 
HER YERİN ADI GEÇİYOR DA, FİLYOS’UN “F”SİNDEN SÖZ EDİLMİYOR
Yayılan efsaneye göre, yapımı süren Filyos Limanı, güya, Sultan Abdülhamit’in rüyasıymış. Onun döneminde yapılan ‘Anadolu'da Genel Üretim Raporu’nda, gemilerin, denizden açılacak kanallarla, Gökçebey’e kadar girip yükleme-boşaltma yapacağı, sözde, uluslararası bir ticaret ve sanayi alanı planlanmış. Gelelim gerçeklere: Siyasetçisinden akademisyenine, gazetecisinden bürokratına bir ton kişinin Abdülhamit adını şehvetle vurguladığı raporu, Nafia Nazırı Hasan Fehmi Paşa hazırlamış…
 
“Osmanlı devletinin şan ve şevketini geri getirip istikbalini sağlamayı” temel hedef sayan Paşa, 4 Nisan 1880 tarihinde, “Anadolu’ca İmalatı Umumiye Dair Layiha” adıyla, çoğu zirai üretimden oluşan ürünlerin diğer yerlere nakli için yazmış raporu. İçinde karayolları, demiryolları ve limanların yapılıp bataklıkların kurutulması için öneriler bulunuyor.  İzmir’den Bağdat’a, Halep’ten Trabzon’a, Bartın’dan Musul’a her yerin adı geçiyor da, Filyos’un “F”sinden bile söz edilmiyor...
 
FİLYOS’TA YAPILANLARA, İDEOLOJİK GERİ PLAN OLUŞTURULUYOR
Layihada bu bölgede bir tek Bartın ve Safranbolu’nun adı geçiyor. Hasan Fehmi Paşa, Bartın’a limanın yanı sıra Zağfranbolu ile arasındaki 100 kilometrelik şosenin yapılmasını elzem görüyor çünkü. Gerekçesini de arazisi mahsuldar olan Bartın’da Tersane-i Amire için gemilerin yapılması, Zağfranbolu ovalarında buğday, üzüm, bal ve hayvanat yetişmesi şeklinde açıklıyor. Hedef, buralardaki mahsulat-ı mezkürenin Dersaadet’e en kolay nakli elbette. Hal böyleyken bu Filyos vaveylası nereden çıkıyor?
 
Bunun anlamlı tek gerekçesi, AKP’de de yeri olan Neo Osmanlıcı anlayışın, “GAP’tan sonraki en büyük kalkınma projesi” denen Filyos’ta yapılanlara, ideolojik geri plan oluşturma çabası bence. Gerçekler bu amaçla çarpıtılıyor. Demet Hoca’nın da söylediği gibi, Filyos, aslında, Cumhuriyet’le geldi gündeme. Demiryolu, Sümer Ateş gibi yatırımlara kavuştu. 1960’lardaki kalkınma planlarıyla daha önem kazandı. Hâlâ o izden yürünüyor. Projeye çok itirazım olsa da bir tarihsel gerçeği ifade edeyim: Filyos Abdülhamit değil, cumhuriyet projesidir. Gerisi propaganda sözüdür yalnızca…
 
Not: Dileyen, Hasan Fehmi Paşa’nın raporuna aşağıdaki linkten ulaşabilir: