Seçimlere çok az bir zaman kaldı. Sanki seçimi kaybedeceklerini hissederek umudunu kaybetmiş, başarısız olacaklarını kabul etmiş AKP’nin dışında diğer partiler ilgi ve coşku ile seçim sürecini yürütüyorlar.

      Gözlemlerim ve inancım odur ki, Cumhuriyet Halk Partisi ilimizde birinci.

      Hiç kuşku yok ki, bu duruma gelinmesinde genel merkez yönetimin özenle hazırladığı halkın sorunlarını çözecek gerçekçi vaatlerin etkisi büyük. Ancak iktidara kenetlenen eğilim yoklaması ile belirlenmiş milletvekili adayları ve onlara inanmış beklentisiz, özveri ile çalışan cefakâr partililerin hakkını da vermeliyiz.

       Yeri gelmişken Halil Furat’ı anmadan olmaz.

        İsminin anlamı gibi samimi dost, CHP’nin dostu. Çocukluğundan bu yana yaşamı boyunca partinin pankart ve bayraklarını taşıması ve asmasından tutun da il başkanı olana kadar her kademesinde görev alıp özveri ile çalışmış. Küsmüş, kırılmış, kaybetmiş olsa da asla terk etmemiş Kökten partili.

     Hemen belirtmeliyim ki, Halil Furat’ın  benim de eleştirdiğim yanlışı ve eksiği olan birçok yönü var.

    Ama hakkını yemeyelim;  Çoğumuzun yapmakta zorlanacağı ders niteliğinde davranış örnekleri gösteriyor. Ben olmazsam diğerlerinin canı cehenneme diyen anlayışın tam aksine, İl başkanlığı ve milletvekili adaylığında rekabet ettiği adayların başarıları için kıskançlık yapmadan seçim çalışmalarının her aşamasında canla başla ve özveri ile çalışıyor.

   Halil, İyi ki CHP içinde varsın ve ben de iyi ki seninle siyaset yapmışım.

   Sevgili İl Başkanım Koltuk, yazdığım bir yazıdan sonra bana, şaka ile karışık senin soyadını da Furat yaptım demişti.

     Eyvallah, aldım kabul eyledim…

     ***                             ***                           ***

Kolega

      Yaşadıkça zaman ne çabukta geçiyor, biz fark etmesekte. Önceki gün, can dostum, kardeşim, yoldaşım Yalçın Arslan’ın sonsuzluğa yürüyüşünün 1.yıldönümüydü. Sevenleri, dostları ve yakınları ile mezarı başında özlemle andık.

       Gezdiğimiz yollarda yürürken, oturduğumuz mekânlarda masada hep yanımızda. O olmadan çok sevdiğimiz tiyatro izlemek bile anlamsız.

    Bazen Azrail’e isyan ediyorum. Bu kadar çok, sahtekârın, alçağın, soysuzun yaşamasına göz yumup, hayatı seven, yaşama azmiyle dolu olan güleç yüzlü, iyi kalpli dostum kolega’yı aramızdan aldığı için.

    Kırk yıllık bir dostluğu kırk kelime ile anlatmak ne kadar zor. Bazen kelimeler düğümleniyor insanın boğazında.

     Anıların sonsuza kadar yaşayacak.

      Seni unutmadık.

      Unutamıyoruz.

      Unutmayacağız.

       Işıklar içinde uyu kardeşim…