8 Mart 1919... Fransızlar Zonguldak'a asker çıkarttılar...

FRANSIZ İŞGALİ GÜNLERİNDE ZONGULDAK ANILARI…

Zengin kömür rezervleri, Anadolu’ya giriş kapısı olan sahilleri bakımında önem arz eden bir konumu olan Zonguldak 1. Dünya Savaşı sonrası, 8 Mart 1919 tarihinde Fransızlar tarafından işgal edilmiş ve 21 Haziran 1920 tarihine kadar işgal altında kalmıştır. İşgal günlerini yaşayan kişilerde derin izler bırakmıştır. İşgal döneminde yaşayan kişilerin bazı hatıraları;

M. Nuri Çimenoğlu (Ereğli-1900);
Fransızlara karşı mücadele ettik ilk çıkan Fransızları püskürttük sonra daha kalabalık geldiler. Şehri topa tuttular. Kaymakamlık içeriye taşındı, İpsiz Recep ve Muharrem çeteleri bize yardım etti Fransızlar Ereğli’yi terkederken çevreden Milli Kuvvetler de yetişti. Benim karşılaştığım Fransız askerlerinin hepsi Fas ve Cezayirli Müslüman askerlerdi halka zararı olmadı “Ene Müslüm” (ben müslümanım) derlerdi, daha sonra birçoğu bizim tarafımıza geçti. İstanbul hükümeti bizim bu tarafa çok önem vermişti. Hatta Zonguldak’a Kadri bey diye birini mutasarrıf olarak göndermişti. Kuvayı milliye’ye karşı Kuvayi İnzibatiye getirilmişti. Hatta Zonguldak Jandarma Komutanı dahi Kuvayi İnzibatiyecidir.

Fahrettin Aytaç (Devrek-1909);
Kuva-yı Milliye, Ereğli tarafından köylüler malzeme taşıyordu. Kağnı arabalarıyla taşınan malzemeler arasında Devrek Halkının verdiği don, gömlek, peşkir, çamaşır, çorap… halk neyi varsa vermişti. Ayrıca kağnılarla top mermisi taşınıyordu, kağnılar da çoğunlukla kadınlar vardı. Babam(Abdullah Sabri) Hükümet meydanında bir konuşma yapmıştı, ama çocuk olduğum için ne konuştuğunu tam hatırlayamıyorum. Halkı coşturmak için kılıç kuşanarak, Sancak-ı Şerifi, Sakal-ı Şerifi bile çıkarmıştı. Orada ezan okundu. Savaş malzemelerinden başka Bartın’dan karaya çıkan asker Devrek üzerinden Ankara tarafına geçerdi onların geçtiğini de hatırlıyorum.

Hakkı Durna (Devrek);
O zamanlar 11-12 yaşlarındaydım. Bizim buralı Kadri Cemali Bey vardı, bir dönem Çaycuma Nahiye müdürlüğü yapmış okumuş bir kişiydi. Babamın söylediğine göre İttihat ve Terakki Fırkası’ndanmış. Bu zat Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktığı zaman ona telgraf çekerek muharebeye geçmiş ve buradaki durumu anlatmış. O zaman kaymakam olan Şükrü Bey İstanbul Hükümeti taraftarı idi amcam Sarı Mehmet Şükrü Bey’i “ya İstanbul’la ilişğini kesersin ya da Devrek’ten gidersin diyerek tehdit etmiş” Şükrü Bey daha sonra kuva-yı Milliyecilere katıldı. Kadiri Cemal Bey Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı emirle Kuva-yı Milliye çalışmalarına başladı. Tabii ilk günler gizliden müftü Abdullah Sabri Efendi de katılınca açıktan toplantılar başladı. Abdullah Sabri Efendi, bir gün büyük çınar ağaçlarının olduğu yerde (Millet Bahçesi) elinde Sancak-ı şerif’le bir konuşma yaptı. Vatan elden gidiyor, hep beraber kurtaracağız gibi sözler söylüyordu. O dönemde Devrek’in üçte biri Ermeni idi bunlar Fransızlar gelince horozlanmaya başladı ve sağda solda tecavüzlere başladılar. Devrekli Muharrem Bey bir çete kurup Fransızlar ile mücadele için Ereğli’ye gitti aynı şekilde Zonguldak’ta Dursun Reis çete kurup Fransızlara karşı çıktı. Biz Devrekliler Kuvayi Milliye’ye yardımda bulunduk, para yardımı da yaptık, analarımız dahi kağnı arabaları ile Mengene malzeme taşıdılar.

Ali Şeker (Bartın 1903);
Fransızlar Zonguldak’ı işgal ettiklerinde Bartın’dan küçük motorlarla Zonguldak’a yoğurt getirip satıyordum. Bir gün satmak için tavuk getirmiştim Fransız askerleri elimden aldı para vermediler karşı çıkınca dövdüler. Fener Mahallesi, Fransız mahallesi idi tel örgü ile çevrilmiş içeriye kimseyi almıyorlardı, Fransız askerleri halka çok sert davranıyordu. Ancak Fransız askerleri arasında Müslüman olanlar vardı onların halka zararı olmadı. O zaman Zonguldak’ta maden ocakları çalışanları dışında çok az Türk vardı çoğunluk Ermeni Rum’du ya da Fransız dı. Müftü İbrahim Efendi halkı Kuvayi Milliyeci yapmak için çok çaba sarf ettiğini duymuştum, İpsiz Recep’in adamları Laz Emin ve Dursun Reis fırsat buldukça Fransızlara saldırıyorlardı. Fransız askerleri Dursun ve Emin’in saldırılarına fırsat vermemek için tüm yamaçları projektörlerle gözetliyorlardı, belirli yerlere asker yerleştirmişlerdi, ağır makineli silahlar ve topları vardı gemilerden getirilirken gördüm. O günlerde Zonguldak’a Damat Ferit Paşa çok önem vermişti. İdareciler, polis ve jandarma hep padişahın adamıydı. Benim en çok gücüme giden şey, Zonguldak’ta ezan okunduğu zaman Fransızların ezanı duyurmamak için bando çalmaları idi (Kaynak; Milli Mücadele’de Zonguldak ve Havalisi, Doç. Dr. Ali Sarıkoyuncu)

(Haber-2016)
Zonguldak Nostalji