Memur-Sen İl Başkanı Kamuran Aşkar, Doğu Türkistan’daki insanlık dışı uygulamaları “Çin zulmü” olarak nitelendirdi.

Bugün Cenevre’de BM İnsan Hakları Komisyonunda Çin Hükümetiyle karşılıklı olarak Çin’deki insan hakları ihlallerinin değerlendirileceği bir toplantı düzenleneceğini hatırlatan Aşkar, “Bugünkü yapısına rağmen BM’nin, Çin’in Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği jenosidi/soykırımı en azından dünya kamuoyuna duyurması bakımından önemsiyoruz.” ifadesini kullandı.

Aşkar’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:

“Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı soykırımı, son zamanlarda gittikçe şiddetini artıran Amerika-Çin rekabetine politik meze yapmaya çalışanlara izin verilmemeli. Doğu Türkistan ve milyonlarca insan, iki emperyalist devletin çıkar kavgasında araç haline getirilmemeli. Eğer dünyanın iyi insanları bu konuyu sahiplenip, zulme karşı bir hat oluşturmazsa, Doğu Türkistan başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşayan mazlumlar iki zalimden birinin zulmüne maruz kalması kaçınılmazdır. Bu yüzden dünyanın bütün iyi insanları zulme karşı güçlü bir hat oluşturmalı, adalet ve özgürlük dünyamıza hakim kılınmak için sorumluluk almalı. Ve hep birlikte haykırmalı; İnsan onuru dokunulmaz, özgürlükler kısıtlanamaz.

Evet… Çin, Doğu Türkistan’da bir soykırım gerçekleştiriyor. Bunu yaparken de kendince meşrulaştırıcı bazı politik argümanlar geliştiriyor. Zaten modern dünyada bütün katliamlar, zulümler bu kılıf altında, yani masum gibi görünen teoriler ve politik söylemlerle gerçekleştiriliyor. Çin hükümeti de, Doğu Türkistan’daki soykırımı, zulmü gizlemek için “Sosyo-ekonomik reformlar” söylemini kullanıyor.

Peki sosyal-ekonomik reformlar adı altında nasıl bir politika izleniyor? Yukarıda dediğimiz gibi Doğu Türkistan’da 1949 yılından bu yana yaşanan bir zulüm var. Bir noktada bu zulmün temelinde Doğu Türkistan’ı Müslüman Uygur Türklerinden arındırmak yatıyor. Bu politika işgalin ilk yıllarından bugüne kadar aralıksız uygulandı.

Özellikle 1960’la 1990 arasında başkent Urumçi’nin güney doğusundaki Lop Nor çölünde yapılan atom denemeleri neticesinde onbinlerce Uygur Türkü radyoaktif maddeler yüzünden ölmüştür.

Şimdilerde ise bizzat Çin Komünist Partisinin geliştirdiği politikalarla insanlar, ya ölüme sürükleniyorlar ya da yerlerinden yurtlarından ediliyorlar.

Kur’an okumanın, terör eğitimi, namaz kılmanın terör eylemi ve oruç tutmanın devlete başkaldırı olarak ilan edildiği Doğu Türkistan fotoğrafı Çin’in bu yüzyıla hediye ettiği utanç tablosudur.

Değerli dostlar, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz anlattıkları gerçekten tüyler ürpertici. Çin hükümeti, kendi politikalarını meşrulaştırmak için El-Kaide, DAİŞ söylemlerinin arkasına gizlense de mızrak artık çuvala sığmıyor.

Buradan büyük Memur-Sen ailesi adına Çin hükümetine seslenmek istiyorum. Doğu Türkistan İslam Medeniyetinin kadim bölgelerinden biridir. Hangi politikaları uygularsanız uygulayın, hangi söylemin arkasına gizlenirseniz gizlenin; Doğu Türkistan’dan İlk Müslüman Türk Hakanı Satuk Buğra Han’ı, “Dîvânü Lugati’t-Türk” adlı eseri yazan ilk Türk dil bilgini Kaşgarlı Mahmud’u, “Kutadgu Bilig” adlı eserin sahibi şair, yazar ve devlet adamı Yusuf Has Hacip’i silemezsiniz.

Biz insanlığın vicdan sesi olarak Doğu Türkistan’ın yanında Çinin ve zulmünün karşısındayız. Bizler, insanlık ailesinin onurlu fertleri ve özgürlük sesleri olarak; soykırıma sessiz kalmayacağız, Çin’e karşı ses vermekten geri durmayacağız. Bizler, medeniyetimizin değerlerine yüklenen adil insanlar olarak Doğu Türkistan adaletle, kardeşlerimiz özgürle bulaşana kadar susmayacağız.

Yaşasın Doğu Türkistan Kahrolsun Çin Zulmü. Ayağa kalksın insanlık Kurtulsun Doğu Türkistan. Biz inanıyoruz ki, insanlığın onur ve özgürlük savaşı karşısında ne Çin ne de Çin seddi dayanır.”