Ufuk Tokmak, "Çıtalı Uçurtma" hikayesini kaleme aldı. Çıtalı Uçurtma hikayesini Zonguldak Nostalji üyeleriyle paylaşan Tokmak'ın yazısı şöyle:

Akşam üzeri eşim seslendi.Balkondan dışarı doğru işaret ederek "Bak uçurtma" dedi.Balkondan baktığımda gökyüzünde gerçekten el yapımı çıtalı bir uçurtmanın nazlı nazlı salındığını gördüm. Evimizin balkonu Tepebaşı mahallesine giden yola bakıyordu.Yolun iki tarafı çeşitli katlarda binalarla çevrilmiş,eskiden açık alan olan yollar bu tür binalarla dolmuştu.Dolayısıyla uçurtma uçuracak bir alan da yoktu.Nitekim çok katlı bir yapının çatı kat terasından uçurulduğunu gördük o nazlı nazlı süzülen çıtalı uçurtmanın uçmasına son verilip sahibi tarafından çatı kat terasına çekildiğinde.
Çocukluğumuzdan gençliğimize geçiş dönemlerimizdi. 467 evlerin 7 katlı binalarının 5. Katında ikâmet etmekteydik.Balkondan aşağı doğru kağıtları bükerek "fırdöndü" yapardık.Helikopter pervanesi şeklinde döne döne yere doğru inerdi fırdöndüler.Daha sonra bir origami sanatçısı gibi kullanılmış defter yapraklarından uçaklar yapmaya başladık çeşitli modellerde.Karşılıklı apartmanlardan birbirimize doğru atardık,ustalıkla bükülmüş kağıttan uçaklar biraz da rüzgarın yardımıyla hızla keskin dönüşler yaparak hava da süzülür ve nihayetinde yere inerlerdi.Yine üçgen kafalı tamamı kağıttan ibaret "Şeytan uçurtması" yapardık.Kuyruğu ince kağıt şeritli ince makara ipliğine bağlı "Şeytan uçurtması" nı uçurtmak ayrı bir zevkti.467 evlerin ara sokaklarında hızla koşardık peşimizde gökyüzünde dalgalanan şeytan uçurtmasıyla.
Sonraları "Çıtalı uçurtma" yapmaya başladık.Çıtalı uçurtma yapmak adeta bir mühendislik işiydi.Malzemesi öyle sıradan olamazdı.İlk zamanlar ince ağaç dalından yapmaya çalıştık genelde 40 cm. ebadında olan ince 3 adet dalı çapraz birbirine bağlar arada ki boşluğu gazete kağıdıyla kaplardık. Yapıştırıcı olarak da unu, suyla karıştırıp hamur kıvamına getirir bu karışımla yapıştırırdık gazete kağıdını ince çubuklara. Sıra iple uçurtmanın dengesini sağlayacak denge iplerini yapmaya gelirdi.Denge ipleri nihayetinde uzun beden ipine bağlanırdı.Uçurtmanın büyüklüğüne orantılı kuyruk ipi hazırlanır uçurtmanın gök yüzünde dengede kalmasını sağlamak için kuyruk ipi gerekli ağırlıkta kağıt şeritlerle desteklenirdi.İlk zamanlar yaptığımız "Çıtalı uçurtma" kullanılan malzeme nedeniyle uçmakta zorluk çekiyordu.İnce ağaç dalları, gazete kağıdı ve hamurdan yapıştırıcı uçurtmaya ağır geliyor ve zorla havalandırdığımız uçurtma gökyüzünde hamur yapıştırıcının kalitesizliğinden ötürü gazete kağıdı hava basıncının da etkisiyle yırtılabiliyordu.
TTK'nın o zamanki adıyla EKİ'nin "Eski liman şantiyesi" vardı bir zamanlar şimdiki yeni yapılan adliye binası yerinde.
Rahmetli babam şimdilerde limanın bi ucundaki TTK.sağlık müdürlüğü olarak kullanılan bina,eski zamanda muhasebe müdürlüğü idi.Bu binada muhasebeci olarak çalışırdı rahmetli babam.Dolayıyla liman şantiyeden çeşitli ebatlarda çıta kestirtmem zor olmadı.Yine uzunca sağlam kırnap ipim çıtaların yanında hazırdı.Uçurtmayı kaplamak için de renkli defter,kitap kaplama kağıtlarını ve yapıştırmak için de "uhu" yu ayarlamıştım.Bütün iş bu malzemeyi dengeli bir biçimde birleştirmeye kalmıştı.
Uçurtma hafif olmalıydı daha önceki kullandığım özensiz malzemenin getirdiği ağırlığın hiçte iyi sonuçlar vermediğini "Deneme yanılma" yöntemiyle öğrenmiştim.
Uçurtma mevsimini bilir misiniz? Nisan ve mayıs ayları hatta haziran ayının ilk haftalarına kadar uzayabilir.Rüzgarın bol olduğu zamanlardır bu aylar."Kırlangıç fırtınası" ile başlar uçurtma mevsimi. Çıtalı uçurtmaların göklerde salındığı zamanlar...
Kocaman bir "çıtalı uçurtma" yapmak istiyordum. Neyse ki böylesi bir çıtalı uçurtmayı yapacak malzemem vardı.Önce 80 cm.lik 3 çıta kestim.Bu 3 çıtayı beşgen olacak şekilde manav ipiyle sıkıca bağladım.(Manav ipi dediğim eskiden manavlarda,bakkallarda meyveleri sebzeleri tahta kasalara koyarlar kasaları da ürünün düşmemesi için kullanılan kağıdı beyaz sağlam bir iple sabitleyip bağlarlardı.Bizde kullanılmış kasalardan bu ipi söker ihtiyacımızı görecek şekilde kullanırdık.) Manav ipi kırnaptan daha dayanıksız ama daha hafifti.
Beşgen şekline getirdiğim çıtaları bu ipin hafifliği nedeniyle manav ipiyle bağlamayı tercih etmiştim.3 çıtayı beşgen şeklinde sabitledikten sonra çıtaların çevresini yine manav ipiyle geçerek 3 çıtayı birbirine bağladım.Oldukça sağlam olmuştu.Şimdi kaplama kağıdıyla beşgeni kaplama sırası gelmişti.Önce çıtalara küçük gelen bir tabaka kağıdı ikincisiyle "Uhu" sayesinde birbirine yapıştırdım.Şimdi beşgeni kaplayacak kaplama kağıdım hazırdı. Uhuyla kenarlarını uhuladığım kaplama kağıdını çıtaları çevreleyen ipe özenle gergin bir şekilde yapıştırdım.Çıtalı uçurtmam ortaya çıkmaya başlamıştı.Sıra denge iplerini bağlamaya gelmişti.Yine 80 cm. boyunda 3 ip kestim. Bu sefer kırnapı kullanmıştım.Uçurtmanın büyüklüğü sağlam malzeme kullanmamı gerektiriyordu. Denge iplerinin birini çıtalı uçurtmanın bir ucuna diğerini hemen yanındaki çıtaya sonuncu ipi de göbeğe bağlayıp üç ipi birbirine diğer uçlarından tekrar bağlıyarak üçgen şeklinde denge iplerini sabitledim.Bu önemliydi denge iplerinden birinin uzun ya da kısa olması uçurtmanın hava da dengesini bozar sağa ya da sola savrulup dururdu uçurtma.Üçgen şeklindeki denge iplerini de en son tam orta ucundan beden ipine bağladım.Şimdi kuyruk ipini bağlamaya gelmişti sıra.Bu da 80 cm.lik uçurtmanın 3 katı uzunluğunda olmalıydı.Önce yine 2 adet 80 cm.lik ip kestim.Kestiğim 2 adet ipi denge iplerini bağladığım çıtaların diğer boşta kalan ucuna bağladım ve iki ipi de birbirine bağlayarak kuyruk denge ipini de halletmiş oldum.2 denge ipinin birbirine bağlanmış düğümüne de 80 cm.lik uçurtma boyunun 3 katı olan 2.40 cm.lik kuyruk ipini ekledim.Kuyruk ipine de daha önceden hazırladığım şerit şeklindeki kağıtları kesip bağladıktan sonra uçurtmanın kuyruğu da tamamlanmış oluyordu.Uçurtmam tamamlanmıştı artık.467 evlerin ara sokaklarında bir iki kez denge kontrolünü yaptığım çıtalı uçurtma bayağı iyi gözüküyordu.Artık uçurtma alanına gitmeye hazırdı uçurtmam.
Uçurtma alanı hemen yakınımızdaydı.Şimdiki rüzgarlıya çıkan yolun 467 evler virajındaki çok katlı gümüş evlerin bulunduğu alan o zamanlar bizim uçurtma alanımızdı.O tepe uçurtma mevsiminde çok iyi rüzgar alırdı.Alana gittiğimiz de bizden başka 3 uçurtmacı daha vardı.Onlar uçurtmalarını havalandırmış keyifle gökyüzünde süzülen uçurtmalarını seyrediyorlardı.Biz alana girince alandakilerin gözlerini üzerimizde hissettik.Hepsinin uçurtmasından büyük gösterişli uçurtmam hepsinin dikkatini çekmişti.Önemli olan gösterişli uçurtmamın uçmasıydı.Bir arkadaşımı da getirmiştim yanımda tek başıma bu büyüklükte bir uçurtmayı uçurmam zordu.Arkadaşım uçurtma alanının bir ucuna geçerek uçurtmamı iki eliyle havaya kaldırdı ben de arkadaşımdan 6-7 metre uzaklaştım.Tamamen kırnaptan oluşan beden ipimi iyice gerginleştirdikten sonra uçurtmayı tutan arkadaşımla göz göze geldik.Çıtalı uçurtmam uçmaya hazırdı."Bırak!.." diye bağırdım.Uçurtma bir an boşlukta kaldı hızla çektim.3-4 metre koştuktan sonra uçurtmam gerekli rüzgarı almıştı.Olduğum yerde ipi hızla çekip bırakarak beden ipini aynı zamanda salmaya başladım.Arkadaşım "Sal sal!.." diye bağırıyordu.Rüzgarı alan gösterişli uçurtmam gittikçe gökyüzünde yükselmeye başlamıştı. Kırnaptan oluşan beden ipim hızla boşalmaya başlamış diğer uçurtmaların tepesine çıkmıştı. Kırnap ipinin sonuna gelmiştik ip oldukça yükseğe çıkan çıtalı uçurtmama doğru bir eğri çizerek gökyüzüne uzanıyordu.Uçurtma rüzgarı aldıkça ipi hızla çekiyor ipi tutmakta zorlanıyordum.Arkadaşım "Selam verdir, selam verdir!.." diye heyecanla bağırdı.Beden ipini kendime doğru bir kol boyu çekip tekrar hızla geriye bırakınca uçurtma bir öne bir geriye gider selam vermiş olurdu.Diğer uçurtmaların üstünde bulutlara yakın uçup süzülen çıtalı uçurtmamın selam vermesini büyük bir keyifle seyrettik arkadaşımla...
Şimdiler de Amerikan yapımı Çin işi plastik uçurtmalarla uçurtma festivalleri yapıldığını okuyoruz gazetelerde.Hayal dünyaları yok artık çocuklarımızın.İnternetin izin verdiği mesafe de kalmış çocuk hayalleri.Bizim nesil şanslıydı diye düşünüyorum.Çamurdan evler,telden arabalar yapan bir nesildik biz.
Gökyüzün de gördüğüm süzülen "Çıtalı uçurtma"nın hatırlattıklarıydı tüm bu yazdıklarım.
Şanslıydık yani sokakların yokluğunda mutlu çocuklardık.
Yokluktan var edebilmeyi becerebiliyorduk çünkü.

Ufuk TOKMAK 05 Ağustos 2020
Zonguldak Nostalji