Zonguldak Eğitim Sen Yürütme Kurulu, 19 Mayıs 1919’un Türkiye halklarının emperyalizme karşı mücadele tarihi olduğu belirtilerek, "Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı, emperyalistler tarafından işgal edilmiş bir ülkeyi tutsaklıktan kurtarmak için atılan ilk adımın tarihi olan 19 Mayıs 1919’un üzerinden 102 yıl geçti. Türkiye halklarının emperyalizme karşı mücadelesinin en önemli simgelerinden birisi olan 19 Mayıs’ın Türkiye gençliğine ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak armağan edilmiş olması anlamlı olsa da, Türkiye’de gençlerin eğitim ve çalışma koşulları başta olmak üzere ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu bilinmektedir" denildi.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Gençlik Gelecektir Diyerek Bütün Gençlerin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı Kutluyoruz!

“Bütün umudum gençliktedir.”

M.Kemal ATATÜRK

Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı, emperyalistler tarafından işgal edilmiş bir ülkeyi tutsaklıktan kurtarmak için atılan ilk adımın tarihi olan 19 Mayıs 1919’un üzerinden 102 yıl geçti. Türkiye halklarının emperyalizme karşı mücadelesinin en önemli simgelerinden birisi olan 19 Mayıs’ın Türkiye gençliğine ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak armağan edilmiş olması anlamlı olsa da, Türkiye’de gençlerin eğitim ve çalışma koşulları başta olmak üzere ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu bilinmektedir.

Gençler, okuldan çalışma yaşamına kadar bugün birçok sorunla karşı karşıyadır. Bir de bu yıla da özgü Covid 19 Salgını nedeniyle okullarından ayrı kaldılar. Bu süreçte bilgiye ulaşma bakımından öğrenciler arasındaki varolan eşitsizlik daha da arttı.

Zonguldak Eğitim Sen olarak diyoruz ki;genclerin sağlıklı koşullarda eğitim-öğretim görebilmesi için öncelikli olarak; “ Sınava girecek olan öğrencilerin aşılanması, geçen yıl olduğu gibi belli konuların sınav içeriğinden çıkartılması gereklidir.

Eğitimde yaşanan ticarileşme ve özelleştirme politikaları nedeniyle milyonlarca çocuk ve gencimiz hızla eğitim sisteminin dışına doğru itilirken, her yıl yüz binlerce gencimiz çalışma yaşamında işsizlik, güvencesizlik, taşeron çalışma gibi ağır sömürü koşullarıyla karşı karşıya bırakılmakta, iş cinayetlerine kurban gitmektedir. Eğitim düzeyi ne olursa olsun gençlik kitleleri içinde işsizlik oranı hızla artmakta, geçim şartları zorlaşmakta ve gençlerimiz gençliklerini yaşamaktan çok uzak, çarpık düzenin esiri olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ülke gençliği, yanlış politikalar sonucunda işsizlik ve güvencesizlik batağına mahkûm edilmiştir.

Gençlik Karanlık Bir Geleceğe Mahkum Ediliyor!

Türkiye’de hızla çoğalan üniversiteler, ihtiyaç planlaması yapılmadan açılan bölümler üniversiteden mezun olup işsiz kalan ve hayal kırıklığına uğrayan bir nesil yetiştiriliyor. Gençler mezun olduğu okulla, mesleği ile bağlantılı olmayan işlerde çalışmak zorunda bırakılarak mesleki olarak kimlik kaybına uğratılıyor. Gençlerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim almaları ve bu paralelde bir hayat sürebilecekleri olanakların oluşturulmasına dair adımlar atılmıyor, politikalar üretilmiyor.

Gençler toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ataerkil yaklaşımların hayatın her alanına yayılması ile derin bir kuşatma altına alınıyor. Güvencesizlik, genç kadınlarda erkeklere göre daha derinden hissediliyor. Bunda da cinsiyet eşitliğini esas almayan istihdam politikaları ve ücretsiz kreş gibi temel sosyal haklardan mahrumiyet, genç kadınları çalışma hayatında daha da kırılgan hale getiriyor. İstanbıl Sözleşmesi’ nden çıkılması bu süreci daha da hızlandırmış ve görünür duruma getirmiştir.

Gençler ev kredisi, kredi kartı borcu ve Kredi Yurtlar Kurumu’ndan (KYK) aldıkları öğrenci kredileri gibi borçların etkisi ile gelecek planlarını şekillendiremiyor, birçoğu faturalarını dahi zamanında ödeyemeyecekleri kaygısı ile ağır psikolojik travmalara itiliyor ve bu ağır psikoloji altında kendilerini daha da yalnız hissediyorlar.2019 yılı verilerine göre 414 gencimiz yaşamına son vermiştir. ( 20-24 yaş arası)

Türkiye’de gençlerin içinde bulunduğu yüksek işsizlik oranı (%27) ve geleceğe dair belirsizlik hali onları aileleri ile yaşamak zorunda bırakıyor. Bireyselliği kısıtlanan gençler için “evlilik” bu durumdan kurtuluşun tek yolu olarak gösteriliyor. Evlilik için gereken maddi koşulların sağlanamaması, Kredi kartları ve KYK borçlarının sarmalındaki gençler bir de üstüne düşük ücretli işlerde çalışmak veya işsizlikle karşı karşıya bırakılıyor. Bu nedenle ev, eşya, düğün masrafı gibi temel evlilik harcamaları gençlerin karşılayamayacağı boyutta ve evlilik planlarını ertelemesine neden oluyor.

Gençlerin kamuda iş sahibi olabilmesi için, liyakat veya mesleki yeterlilikyerine “torpil” ve “kayırmacılığın” esas alındığı, şeffaf işlemeyen bir sistemin kıskacında adeta esir alınıyor.

Gençlik Gelecektir! Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz!

19 Mayıs her ne kadar yıllardır gençlere, genç kuşaklara övgüler dizilen bir gün olarak kutlansa da, gençler evde, okulda, üniversitede, iş yerlerinde baskıcı, otoriter uygulamalarla karşı karşıya kalmakta, kendilerini özgürce ifade edebilmelerinin, taleplerini dile getirmelerinin önüne sürekli yeni engeller çıkarılmaktadır ve iktidarın milliyetçi-şoven politikalarına yedeklenmeye çalışılmaktadır.

Gençlik, Ne yazık ki ilkokuldan başlayarak dünyayı gerçekte olduğu gibi değil, onlara gösterilmek istendiği gibi görmelerini sağlayan bir eğitim ile dünyayı tanıyarak hayata atılmaktadır. Bu durum, gençliğin eğitimsiz bırakıldığı, daha çocuk yaşta eğitimden dışlandığı, üniversite kapılarının yoksul-emekçi çocuklarına kapatıldığı gerçeğinin somut bir sonucudur.

Bugün Türkiye’de her türlü farklılıklarına rağmen gençlerin ortak bir talep içerisinde bulunduğu, kendi geleceklerine güvenle bakabilecekleri bir yaşamı arzuladıkları açıktır. Bu nedenledir ki onlara insanlığın demokratik, eşitlikçi ve evrensel değerlerini özümseyebilecekleri, savaşların olmadığı özgür ve barışçıl bir ortamdayaşayacağı demokratik bir Türkiye sunabilmek için hepimize sorumluluk yüklemektedir.

Eğitim Sen Zonguldak Şubesi olarak gençlerimizin aydınlık bir gelecek mücadelesinde yalnız olmadığını belirtiyor, gençlerimizi işsizliğe, yoksulluğa ve yoksunluğa mahkûm eden, onların yaratıcılıklarını baskı altına alan, özgürlüklerinin önüne bariyer çeken, şiddetin ve ayrımcılığın içerisine çeken her türlü politika ve uygulamaya karşı mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz."

(Haber Merkezi)