Kilimli’ye bağlı Gelik Beldesi Merkez Mahallesi’nde cemaat var imam yok, hasta çok doktor yok hatta cep telefonları bile çekmiyor…

ESARETİN BAŞKENTİ ‘GELİK’

Kilimli ilçesine bağlı Gelik Beldesi Merkez Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar adeta esaret altında yaşıyor. Öyle ki, torba yasada yapılan düzenlemelerle beldenin tek geçim kaynağı olan madencilik bitme noktasına gelince önlenemez bir göç yaşanmış… 30 işçinin hayatını kaybettiği Karadon faciası sonrasında yapılan yolları yapılan Gelik sakinleri bu kez de merkezi hükümetten yeteri kadar hizmet alamamaktan yana dertli. Beldede cami var imam yok… Sağlık ocağı var doktor yok… Cep telefonu çekmeyen yerlerde ise insanlar ağaca çıkarak iletişim sağlamaya çalışıyor.

“KİMSE ÖLMESİN DİYE DUA EDİYORUZ”

Camide imam olmadığından dolayı şu an ezanı cemaatten bilenlerin okuduğunu ve cenaze namazı kıldırmayı hiç kimsenin bilmemesinden dolayı kimse ölmesin diye her gün dua ettiklerini belirten mahalle sakini Hüseyin Çağlar “Cenaze namazında ise sadece Allah büyük diyoruz. İşimiz Allah’a kalmış durumda. İnşallah kimse ölmez” ifadelerine yer verdi.


Kilimli ilçesine bağlı Gelik Beldesi Merkez Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar esaret altında yaşadıklarını dile getirirken yetkililerden biran önce sıkıntılarına çare bulmalarını istediler. Gelik Merkez Camii’nde yıllardır müezzin sıkıntısı çeken cemaat 2 ay önce imamlarının da Kilimli’ye tayin edilmesi sonrasında kendi namazlarını kendileri kıldırmak zorunda kalırken cenaze namazı kıldıracak kimsenin bulunmaması sebebiyle birinin ölmesinden korkuyor. Öte yandan belde merkezinde bulunan Aile Sağlığı Merkezi’nde ise aylardır doktor sıkıntısı çekiliyor. Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından tayini çıkan doktorun yerine yeni doktorun atanmaması vatandaşları zor duruma düşürdü. 3200 nüfuslu beldenin 1200 nüfusunu barındıran bölgenin Merkez Mahallesi Aile Sağlığı merkezinde sadece 1 hemşire dururken vatandaşlar kendileriyle ilgilenmediği için iğnelerini bile olmadıklarını bildirdi. Mahallenin biraz yüksek mevkilere çıkıldığında ise özellikle maden ocaklarının bölgelerde cep telefonları bile çekmiyor. Vatandaşlar telefonla konuşmak için ağaç veya vinç tepesine çıkmakla uğraşırken herhangi bir acil durumda ise soluğu yaklaşık 1 kilometre koşarak ana yola çıkmakta buluyor.

PİRİNÇ İSTERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLDUK

Merkez Camii cemaatinden Tahsin Sezgin, yıllardır camiide müezzin olmadığından dolayı defalarca İl Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na müracaatta bulunduklarını fakat bunun sonrasında 2 ay önce imamlarının da Kilimli ilçesine tayin edildiğini dile getirerek pirinç isterken evdeki bulgurdan olduğunu söyledi. Sezgin yaptığı açıklamasında, “Biz 2 yıldan beri müezzin istiyorduk. Biz pirince giderken bulgurdan da olduk. Hocayı da aldılar elimizden. Beldenin merkezinde sabah ezanı okunmuyor. Arkadaşlar bazen okuyor bazen okuyamıyor. Bir tek hocamız vardı onu da elimizden aldılar. İl Müftülüğüne gittik sorduk buraya bir hoca atadılar. Oda Zonguldak’ta geliyor. Sabah namazı ve yatsı kıldıramam. Sadece öğle ikindi akşam kıldırırım çünkü benim çocukların Zonguldak Merkezde okuyor dedi. Biz her yere başvurduk ama bir sonuç alamadık. Cemaat dağıldı ve günden güne azalıyor” dedi.

 

KİMSE ÖLMESİN !

Camide imam olmadığından dolayı şu an ezanı cemaatten bilenlerin okuduğunu ve cenaze namazı kıldırmayı hiç kimsenin bilmemesinden dolayı kimse ölmesin diye her gün dua ettiklerini belirten Hüseyin Çağlar ise konuşmasında, “bizim amacımız cami cemaatini bir arada toplu tutmak. Hoca olmadığı için cami cemaatini de toplu tutamıyoruz. Ben burada İl Müftüsüne ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e seslenmek istiyorum. Bizim camimiz merkez camisi olduğu halde camimizi hocasız bıraktılar. Hocamızı madem alacaktınız o zaman öncesinde buraya başka bir hoca tayin etseydiniz. Biz kendi arkadaşlarımızla beraber aramızda namaz kıldırıyoruz. Bizim sıkıntımız bir tek müezzin ve hoca. Cenaze namazında ise sadece Allah büyük diyoruz. İşimiz Allah’a kalmış durumda. İnşallah kimse ölmez” ifadelerine yer verdi.

DOKTOR YOK, HEMŞİRE ALLAH KERİM!

Merkeze bağlı Aile Sağlığı Merkezi’nde doktor olmamasından dolayı yerine şuan merkezin hemşiresinin baktığını fakat onunda hiç kimseyle ilgilenmediğini söyleyen Gelik Merkez Mahallesi Muhtarı Hikmet Bektaş, iğne yaptırmak bir kenara tansiyonlarını ölçtürmek bile onca zahmete katlandıklarını ifade ederek, “Ben Gelik Merkez Muhtarı olarak burada en az 20 günden beri doktor olmadığıyla ilgili şikayetler alıyorum. Sağlık Bakanlığı’na da bu konuda müracaat yaptım ve bize bilgi ulaştıracaklarını söylediler ama herhangi bir bilgi bize gelmedi. 20 günden beri de burada doktor yok. Sağlık Ocağı’nda doktor, Camide imam yok bizimde o zaman muhtar olarak burada durmamızın bir anlamı yok gibime geliyor. Müftüyü arıyoruz toplantı, Sağlık Bakanlığı’nı aradık size döneceğiz dediler halen doktor yok. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Elektrik tellerimizde sıkıntı var ayrıca telefon çekmeyen bir çok bölgemiz var. Sıkıntı burada çok büyük. İnsanların elinde şırıngayla sağlık ocağı çevresinde dolaşıp duruyor. Mağdur durumdayız” şeklinde konuştu.

TELEFONLA KONUŞMAK İÇİN AĞACA ÇIKIYORLAR

Özellikle maden ocaklarının yoğunlukta bulunduğu Merkez Mahallesi’ne bağlı Murat Körnüş Sokak sakinleri ise bu imam ve doktor sıkıntısının yanında bir de GSM operatörlerinden yana ciddi sıkıntılar çekiyor. Cep telefonu çıktığı günden bugüne kadar yaşadıkları yerde telefonla konuşmak için ya ağaca ya da vinç tepesine çıkmak zorunda kalan vatandaşlar acil bir durum olduğunda ise yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta bulunan telefon çeken bölgeye koşarak gitmek zorunda kalıyor. Herhangi bir hastalarının veya acil durumun yaşandığında yaşadıkları sıkıntıları dile getiren mahalle sakini Erhan Demiro, “Ben yıllardır bu mahallede oturuyorum. Hiçbir operatör burada çekmiyor. Yazılı olarak dilekçe verdiğimiz halde hiçbir tanesi bizimle ilgilenmiyor. İş görüşmelerimizi bile ağaca çıkarak yapıyoruz yada belirli bir yol yürüyüp iş görüşmesi yapıp geri dönüyoruz. Acil durumlarda ise yaklaşık 1 kilometre ileriye telefonun çektiği yere koşmak zorunda kalıyoruz. Biraz önce bile görüşme yapabilmek için ağaca çıktık. Oda ses kesik kesik geliyor ve ne konuştuğumuzu bile anlamıyoruz. 2 kelime ile konuşacağımız şeyi 20 kelime anca anlatıyoruz” dedi. 

 (Umut ERSES)