Geleceğimiz olan çocuklarımızın Parasız Yatılı ve Bursluluk Sınavı(PYBS) dün yapıldı.  
Ben de oğlumu Fener’deki Zonguldak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne götürdüm. Okulun önü ana baba günü… Anneler babalar, telaşlı haller… Kapının önünde yığılmalar, o yana bu yana koşuşturmalar… Kısaca üniversite sınavından pek farkı yoktu.  

Çocuklarımız ne yazık ki daha 10 – 11 yaşlarında sınav maratonuna girmiş durumda. Basit bir sınavda bu kadar heyecan oluyorsa, kritik sınavlardaki baskıyı siz tahmin edin!

Hal böyle olunca çocuklarımızda ister istemez heyecan oluyor… Bir de günümüz velileri olarak her şeyi hazır sunuyoruz. Kendi elimizle çocuklarımızda sorumluluk ve özgüven sahibi olma duygusunu köreltiyoruz. Çocuk bir sınava giriyor, eli ayağı dolaşıyor.  

ZİHNİYET HİÇ DEĞİŞMEMİŞ!

Çocuğu sınav salonuna uğurladıktan sonra yolda bir annenin çocuğunu azarladığını görünce olayla peş peşe geldi. “Ben sana kaç kere dedim?” diye çocuğa çıkışıyordu. 

Çocuğun süt dökmüş kedi gibi ürkek haline de şahit olunca yine bir kimlik unutma vakasıyla karşılaştığımı anlamam uzun sürmedi. Ürkek tavşan gibiydi, çaresizliğini görünce dayanamadım: 

-Hayırdır, kimlik mi unuttunuz?

-İki gündür söylüyorum, çıkarken yanına almayı unutmuş.

Sınavda kapıların kapanmasına 10 dakika gibi bir süre vardı…

O sırada eşini aradı, ulaşamadı. Panik katlandı.

-“Ben sizi nüfus müdürlüğüne götüreyim hemen geçici belge alıp çocuğu sınava yetiştirelim” teklifinde bulundum. Çaresizlerdi… Hızlı bir şekilde valilik önüne sürdüm arabayı. İsminin Fuat olduğunu öğrendiğim çocuk ve annesi, koşarak nüfus müdürlüğüne gittiler.

Onları sınava yetiştireyim diye beklerken valilikten bitkin bir halde çıkmalarıyla bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. 

-Hayırdır, olmadı mı?

-Olmadı, geçici kimlik çıkartmadılar.

-Nasıl olur? Sırf çocuklar mağdur olmasın diye görev yapıyorlar halbuki!

Neymiş efendim, bankaya bu kimlik için 22 TL yatırılması gerekiyormuş. 

Hayretler içinde kaldım. Çocuğu görseniz, iki gözü iki çeşmeydi zavallının.

Aslında akademik başarısına etki edecek önemli bir sınav değildi; ama yine de yaşadığı suçluluk psikolojisiyle ağır bir travma yaşadı Fuat. 

Çocukları ağlattınız! Hani yardımcı olacaktınız?

*

Diyelim ki parası ödenmedi ya da başka bir engel vardı. Sebep her ne olursa olsun… Eğer siz bu iş için görevlendirildiyseniz, mutlaka o çocuğu sınava yetiştirmeliydiniz!  

Diğer pürüzler sınavdan sonra da yapılabilirdi. Ailenin eksiği varsa gerekeni sonradan yapabilirdiniz. Ama o çocuk sınava girmeliydi. 

Bu mu sizin yardımcı olma anlayışınız? 

Yazıklar olsun diyorum!

DOSTLAR…

Hayatta en sevmediğim adamlar, dostlarını arkadaşlarını satanlardır. 

Dostluk var ya dostluk…  Öyle ince bir şeydir ki dostluk…

Kazanması yıllar sürer, kaybetmesi saniyeler…

Bir kere dostunu kaybettin mi aynı sevgiyi katiyen bir daha bulamazsın.

Ne demiş yüce Mevlana:

Ben dostlarımı ne kalbimle ne aklımla severim.

Olur ya; kalp durur akıl unutur.

Ben dostlarımı Ruhumla severim ruhumla.

Çünkü ruh ne durur ne de unutur…

Bu temennilerle;

Hepinizin Ramazan Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlar, nice bayramlara eriştirmesini Yüce Allah’tan dilerim.