Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk bir açıklama yaparak, Filyos Irmağı’nın kanal içine alınarak elde edilen alanlarda sanayi tesisleri kurulmasının felaketlerle sonuçlanacağını söyledi. Öztürk: “Giresun Filyos’a ders olsun, doğanın talanı durdurulsun. Bu yapılmadığı takdirde gerçekte katliamdan başka bir şey olmayan felaketlerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır” 

Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı ve Yaşanabilir Zonguldak Platformu Sözcüsü Ahmet Öztürk Giresun’da yaşanan sel felaketinin Filyos’a örnek olmasını isteyerek, orada doğanın tahribine dayalı akıl dışı tüm uygulamalar durdurulmalıdır dedi. Öztürk açıklamasında, “Giresun'da etkili olan sağanak yağış nedeniyle 7 ilçede sel ve heyelan meydana geldi. Gece boyu şiddetini artıran yağmur sonrası Dereli ilçesi, bir nehir döndü, park halindeki araçlar, sel sularına kapılarak sürüklendi. Aksu Deresi'nin bazı noktalarda taşması sonucu Giresun-Dereli-Sivas yolu ulaşıma kapandı. Sağanak nedeniyle debisi yükselen Aksu Deresi, merkeze bağlı Duroğlu beldesi civarında ve bazı bölgelerde taştı. Yaşanan felakette 2'si asker 9 kişi hayatını kaybetti. 17 bina yıkıldı, 361 yapı hasar gördü. Kayıp olduğu bildirilen 2’si asker 9 kişinin arama çalışmalarıysa sürüyor. Öncelikle Giresun halkına geçmiş olsun diyor, acılarını paylaşıyorum” dedi.

 

AFETLERLE MÜCADELE YALNIZCA KRİZ YÖNETİMİ OLARAK GÖRÜLÜYOR

Bunun doğal bir felaket olmadığını söyleyen Öztürk, “Gerçekten sözün bittiği yerdeyiz. Yaşanan doğal bir afet değil, doğanın talanına dayalı politikaların yarattığı bir katliamdır. Üzülerek ifade ediyorum ki, aktif fay zonları, dere yatakları, taşkın sahaları, heyelanlı alanlar, ormanlar, sahiller karşı karşıya kalınan riskin büyüklüğü bilindiği halde imara açılıyor, üzerlerine sanayi tesisleri kuruluyor. Çok değil birkaç yıl önce tüm ekoloji örgütlerinin, TMMOB’un hatta bilim insanlarının uyarıları hiçe sayıldı, dere yataklarına yapılan evler çıkarılan imar affıyla yasal hale getirildi bu ülkede. Karadeniz’de neredeyse her akarsuyun başına HES izni vererek derelerin doğal rejimi bozuldu. Küresel ısınma tehdidi hiçe sayılarak açgözlü şirketlerin doğanın talanına dayalı tüm projelerine onay verildi. Önüne gelene maden arama ruhsatı düzenlenerek ormanlar talan edildi, doğal yapı bozuldu. Tekniğe aykırı şekilde yol ve menfez yapımına göz yumularak suların doğal akışı önlendi. Tüm bunların siyasi sorumluluğunu taşıyanların, felaket bölgesinde dozer kepçesine binerek objektiflere poz vermesi bir kara mizah örneği olduğu kadar, yetkililerin, afetlerle mücadeleyi, yalnızca kriz yönetimi olarak gördüğünün de belgesidir” dedi.

 

FİLYOS’TA DOĞANIN TALANINA DAYALI AKIL VE BİLİM DIŞI PROJE DERHAL DURDURULSUN

Doğayla akıldışı biçimde inatlaşarak sürdürülen sanayi ve konutlaşma politikalarına derhal son verilmesi gerektiğini de söyleyen Öztürk, “Giresun’da dere yataklarıyla oynamanın nasıl bir felaket olduğunu yaşayarak gördük. Daha öncesinde de yaşanan binlerce felaketten hiç ders alınmamış olmalı ki, Filyos Vadisi’nde, deli akışlı koca bir dar bir kanal içine alınarak, endüstri bölgeleri oluşturuluyor. On binlerce yıldır, binlerce metre genişliğinde yatak oluşturup menderesler yapa yapa akan bir ırmağın, çok daha dar ve dümdüz bir kanalın içine hapsedilmesi doğaya da, akla da, bilime de aykırıdır. Giresun örneğinin de açık şekilde gösterdiği gibi, bu, felaketlere davetiye çıkarmak anlamındadır. Buradan yetkililere sesleniyorum: Doğanın talanına dayalı bu akıl ve bilim dışı projeyi derhal durdurun. Açgözlü şirketlerin ‘iş-aş’ vaadine kanarak projeye onay veren yurttaşlarımıza sesleniyorum. Orada size sunulacak olan düşük ücretli işçilik ve felaketlerle burun buruna sürecek bir hayattan başka bir şey değildir. Lütfen doğal alanlarınıza, sağlıklı çevrede yaşam hakkınıza, can güvenliğinize sahip çıkın. Giresun Filyos’a ders olmalı, yapılan doğa talanı durdurulmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde gerçekte katliamdan başka bir şey olmayan bu tip felaketlerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır” diyerek açıklamasını bitirdi.

(Halkın Sesi)