Zonguldak’ta asfaltlama çalışmaları gecikmeli de olsa başladı, malumunuz… Ancak her işte olduğu gibi kaş yapalım derken göz çıkarmakta da üstümüze yok.

Daha aylar önce 102 Mahallesinde yapılan beton kurumamışken araçlarını yola sürenler olmuştu hatırlarsanız. O zaman kimse bu terbiyesizliği yapanlara gıkını çıkaramamıştı.

Şimdi ne olduysa Karaelmas Mahallesi’nde asfalt döken işçiler, yanlışlıkla asfalta araç sürdü diye terörle mücadelede Gazi olan vatandaşa saldırmışlar.

Ajansların haberine göre terörle mücadelede gazi olmuş, gözünün teki görmeyen engelli Gazimiz Hasan Özdemir’e, hem de yüzde 98 engelli yeğeninin gözü önünde meydan dayağı çekilmiş.

Zaten terörle mücadelede başından darbe alan ve sol tarafı felçli kalan Gazi Özdemir’in sağlam olan sağ tarafına da asfalt işçileri darbe indirmiş, anlayacağınız.  

Gazimizin şikayeti üzerine gözaltına alınmışlar, Savcılıkça serbest bırakılmışlar.

Buradan kimseye yargısız infaz yapmıyoruz. Olayın aslı farklı ise yine buradan yazarız da bu ülke için canını ortaya koyan bir insana bu yapılır mı?

Gücünüz Gazi’ye mi yetti?

O asfalta yanlışlıkla giren, kelli felli birine ait lüks bir araç olsaydı, yine aynı kabadayılığı yapabilecek miydiniz?

Emek kutsaldır; ama Gazi’ye dayak atmak tam bir densizliktir.

Geçenlerde bayram öncesi fazla mesailerinizi alamadığınız için basın yoluyla sesinizi duyurmaya çalıştınız. Haklı olduğunuz için sesinizi duyurduk.

Ama bu yakışmadı. Sebebi ne olursa olsun, engelli bir Gazi’ye, üç beş kişi birden saldırmayacaktınız.

Bu ne insanlığa, ne delikanlılığa yakışır.

Özür dilemezseniz bu ayıp yakanıza yapışır.

Eğer kötü bir şey varsa amirinize haber verip polisi çağırabilir ve adalet önünde hesaplaşabilirdiniz!

Bakın, Şehit Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Cihan Köktürk de adaletsizliğe isyan ediyor:

"Ben gazimizi 20 senedir tanırım. Hiç kimseye sataşmaz böyle sorunu yoktur. Ben acile gittim. Orada gördüm. Gazimize 5-6 kişi hem arabanın içinde de vuruyorlar. Dışarıda da vuruyorlar. Valimizi de bilgilendirdik. Bizlere her konuda yardımcı her zaman yardımcı olacağını söyledi. Ben bu ülkeye 20 yaşında evlat şehit ettim. Terörle mücadelede gazimiz var. Bu ülke için halen şehitler var. Bizim halkımız nereye hizmet ediyor. Ben bunu anlamadım. Burada müteahhit olan kardeşimize sesleniyorum. Çalıştırdığı insanların bilgilerini çıkartmıyor mu? Önlemini almıyor mu? Asfalt yapılan yerlere duba konulmuyor mu? Bizim gazimiz kardeşinin çocuğunun kaydı için gidiyor. Yol açık içeriye giriyor. Dönmeye çalışacak araçlar çekilmiş. Oradan dönemiyor. Asfaltın içine giriyor ama dökülü olup olmadığının farkında değil. Sonra saldırıyorlar. Şimdi öğrendik savcımız herhalde serbest bırakmış. Biz bu ülkede adalet istiyoruz"

Zaten bu ülkede en büyük sorun da bu değil mi?

Ne diyelim, Gazimize geçmiş olsun!

REKTÖR BEY’İN DİKKATİNE!

BEÜ Tıp Fakültesiyle ilgili her ne kadar başarı haberleri olsa da, bir takım şikâyetler de gelmiyor değil!

Hijyen konusunda hastanenin yetersiz olduğunu ve binanın bakımsızlığını dile getiren bazı okurlarımız, pis kokulardan şikâyetçi mesela.

Bir okurumuz, geçen gün annesini hastaneye götürmüş. Kadıncağızı yoğun bakıma almışlar. Ancak söz konusu okurumuz, hastanedeki pis kokudan içeride zor durduğunu beyan ediyor. Şahsî hatalar ve görüşlerden yola çıkılarak genelleme yapılamaz tabi ki… Ama bu yöndeki serzenişleri çok duyunca yetkili makamlara iletmek şart oldu.

Gelen şikâyetleri buraya aktarıyoruz ki, olumsuzlukların önüne geçilsin. Gönül istiyor ki bin bir emekle dağa inşa edilen sağlık kampüsü, gereken hizmeti versin, hak ettiği gibi takdir görsün!

Bunları yazdığımız için Rektör bey alınmasın!

Zat-ı Âlilerinden küçük bir ricamız olur ki, hastanenin bulunduğu İbn-i Sîna Sağlık Kampüsü’nü yakın merceğine alsın! Umulur ki, basit aksaklıkların önüne geçilebilir.

Biz yine akademisyenlerin üstün başarılarını gururla kamuoyuna yansıtmaya devam ederiz.

Yeter ki hastanemiz daha iyi olsun.

Sağlıcakla kalın…