Zonguldak’ta “Karakum” denilince akla ilk 1957’de bitirilen yeni Zonguldak Limanı’nın güney mendireğinin arkasında oluşan kumsallık gelir. Denize dökülen atıkların, su altı akıntılarının sürüklemesiyle oluşmuş kumsaldır. Karakum isminin kökeni, 1957 yılından çok öncesine dayanır. 1890 sonlarında yapılan ilk lavuar ve çıkan kömür atıklarının oluşturduğu sahil bandının ismi “Karakum”dur. Zonguldak’ın ilk haliyle bilinen dönemlerde de “Karakum” olarak bilinir.
1920 başları ve cumhuriyetin ilk yıllarına şahitlik eden, Atatürk’ün Zonguldak ziyaretindeki bilinmeyenleri günümüze taşıyan Bahri Savaşkan’ın günlükleri arasında, Zonguldak kumsalının ismi de “Karakum” olarak anlatılmıştır. Üzülmez Deresi’nin Soğuksu tarafında kalan sahil “Karakum”, derenin çarşı tarafı ise “Kılburnu” olarak bilinir. Vilayet binasının bulunduğu alandan İskele’ye kadar olan alan bazı kaynaklar da “Kılburnu” olarak belirtiliyor.
1957 yılında yeni liman yapılana kadar deniz kazalarının sık yaşanıldığı, iç limandaki gemilerin akıntıya kapılarak Karakum’a sürüklenip parçalandığı veya karaya oturduğu birçok olay tarihimize kayıtlıdır.
İlk lavuar kömür iskelesi ve maden direği sevkiyatının yapıldığı Karakum sahili, tarihimize şahit, bahse konu kahramanlara da tanık olmuştur.
Bu kahramanlardan biri; savaşçı, isimsiz kahraman “Gazal Römorkörü”dür…

GAZAL RÖMORKÖRÜ…

Alemdar Gemisi’nin açık sularımızda yaptığı manevralar ve mürettebatının kahramanlıkları tarihimize katılmış, birebir yapılan model ile Ereğli’de müze haline getirilmiştir. Yerel Tarihçi-Yazar Erol Çatma’dan Alemdar Gemisi kadar önemli sayılan Gazal Römorkörü’nün anlatımlarına dayanarak araştırma yaptım. Batı Karadeniz kıyı sularımıza hakim olmamızda, asker, mühimmat ve erzak nakliyesinin temininde, savaşın lehimize dönmesinde isimsiz bir kahraman olduğunu görmekteyiz. Sonunun, Zonguldak Limanı’nda parçalanarak batması da ayrı bir önem arz ediyor. Alemdar Gemisi gibi Gazal da, kent tarihimizdeki yerini almalıdır.
Türk Ordusu'nun Kurtuluş Savaşı’nda Batı Anadolu'daki geniş harekatı,1922 yılının Ekim ayı başında tamamlanmıştı. Hükümet, Mudanya'da yapılması planlanan mütareke için hazırlık yapıyordu. Ancak Yunan kara güçleri etkisiz hale getirilmesine rağmen, özellikle Karadeniz ve Marmara'da işgal güçlerine ait savaş gemileri etkin durumda bulunuyordu.
Romanya ve Bulgaristan kıyılarından İstanbul'a taşınan mühimmatın durdurulması, Ankara'yı işgal güçleri karşısında daha da kuvvetli hale getirecekti. Bu nedenle, Karadeniz'de görev yapan gemilere öncelikle Yunan bandıralı ticaret gemilerini bulma, el koyma, gerekirse batırma emri verilmişti.
Amasra Bahriye Kumandanlığı emrine verilen Gazal Römorkörü de, Batı Karadeniz'de nakliyat görevini sürdüren az sayıdaki Türk teknesinden biriydi. Sürekli seyir halinde bulunduğu için, ciddi bir bakım ve onarım görmemişti. Makine ve kazanlarında önemli arızalar vardı. Seyir halindeyken aralıklarla makinelerini durdurarak, kazan basıncını yüksek tutabiliyordu...
Ekim 1922'de, Gazal zorlu nakliyat görevlerinden birini üstlenmişti. Römorkörün komutanı Kıdemli Yüzbaşı Nazmi Bey, Tuna Nehri deltası ile İstanbul Boğazı arasındaki trafik rotalarında Yunan bandıralı ticaret gemilerini arayıp bulacak, ama düşman gemilerinin sayıca çok olduğu İstanbul Boğazı'na yaklaşmayacaktı.
Gazal, 7 Ekim 1922 tarihinde saat 11.00 sularında kuzeye doğru seyrederken, İstanbul Boğazı'nın 60 mil kuzeyinde Boğaz'a doğru seyreden bir ticaret gemisi gördü. Ticaret gemisine yaklaşılınca, geminin adının “Urania”olduğu anlaşıldı. Yüzbaşı Nazmi Bey, Urania gemisinin kaptanından, geminin hangi ülkenin bayrağını taşıdığını, hareket limanını ve rotasını bildirmesini istedi. Şilep kaptanı, geminin Yunan bandıralı olduğunu, Köstence'den hareketle Boğaz rotasında ilerlediğini bildirerek, Yunan bayrağını çekti ve topunu şilebin köprü üstüne doğru çevirdi.
Yunan gemisinde büyük bir panik başladı. Yunanlı kaptan, direnmeden geminin teslim olduğunu bildirdi. 45 tonluk Gazal Römorkörü, 2 bin 200 tonluk şilebi ele geçirmişti.
Aslında Yüzbaşı Nazmi Bey, Yunanlı kaptana isteklerini bildirirken, büyük bir riskin altına girmişti. Çünkü Gazal'a monte edilen top arızalı olduğundan çalışmıyordu. Ancak Mühendis Seyfi Bey, topun üzerindeki brandayı o kadar hızlı ve kararlı bir şekilde Urania'nın üzerine yönlendirmişti ki, Yunan şilebinin personeli tereddüt etmeden teslim olmak zorunda kalmıştı.
Nazmi Bey, hemen Gazal'dan bir filikayı denize indirterek, Üsteğmen Sabri Bey'e Urania'yı teslim alması emrini verdi. Üsteğmen Sabri Bey ve üç erden oluşan müsadere timi, Urania gemisinin köprü üstü, telsiz ve makine dairesini kontrol altına aldı. İngiliz karakolunun temas riskine karşı rota değiştirildi ve böylece 8 Ekim 1922'de Karadeniz Ereğli'ye ulaşıldı.
Ele geçirilen 2 bin 200 tonluk Urania şilebindeki kereste ve karpite el konuldu. Gerekli hukuki işlemler tamamlanarak, gemiye Türk bayrağı çekildi ve "Samsun" ismi verildi. Karadeniz'deki nakliyat çalışmalarına katılmak üzere Trabzon Nakliyat-ı Bahriye Komutanlığı'na verilen Samsun gemisi, 22 Ekim 1922'de vardığı Trabzon Limanı'nda 2 bin 200 ton kereste ve 55 ton karpitten oluşan yükünü boşalttı. Ardından limandaki atölyede bakımı yapıldı. Urania şilebi bu tarihten sonra "Samsun" adıyla görev yaptı ve savaştan sonra da Seyr-i Sefainİdaresi’ne devredildi.

GAZAL’IN ZONGULDAK’TA SONA EREN SERÜVENİ…

 

Gazal Römorkörü, Çanakkale ve Gelibolu’da kurulu V.C.Grech firması adına 1910 yılında Hollanda’nın Capelleaan den Ijsel’dekiScheepswersen H. Vuijk&Zonen tersanesine “Underwriters” adıyla sipariş edildi.

366 kızak numarası ile inşa edilen römorkör, tam boy 28,28 metre, genişlik 6,71 metre, derinlik 3,50 metreydi. 2 genişlemeli ana buhar makinesi South Shields, GT Gray imalatıydı ve 76 nhp güç üretiyordu. Azami seyir sürati 10 knots idi.1912’de el konularak Seyr-i Sefain İdaresi’ne devredildi ve “Gazal” adı verildi.

16 Mart 1920 günü İstanbul resmen işgal edilmiş, kısa bir süre sonra da İstanbul’da toplanan Meclis,Padişah tarafından kapatılmıştı. 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi resmi olarak kurulmuş ve bağımsızlık için savaş veren bir hükümet ilan edilmişti.Milli Mücadele döneminde Trabzon Nakliyat-ı Bahriye Kumandanlığı emrine verildi. İstanbul’dan kaçan ve Ankara Hükümeti adına çalışan Rüsumat No: 4 motoru ve Gazal Römorkörü ile kaçak olarak Rusya’ya bir iki defa sefer yapıldı. Bu römorkörler kömürle çalıştığı için bacasından düşman gemilerinin uzaktan görebileceği şekilde, siyah duman çıkıyordu. Bu duman çok tehlikeliydi. Bu sebeple, Rizeli Osman Bey, Gazal Römorkörü’nü Rusya’da kömürden mazota çevirerek daha emniyetli seferler yapmasını sağladı. Bu iki römorkör personeli hükümetten maaş alamadığı için onların da para ihtiyaçları, yiyecek ve içecek ihtiyaçları Osman Bey tarafından giderildi. 1920 yılı sonlarında Rusya’dan yapılan taşımacılığın ağır yükünü Rüsumat No: 4 ve Gazal Römorkörü üstlenmiştir.
TBMM 6 Eylül 1920 oturumunda alınan kararla Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ne bağlandı. Rusya’da mürettebatsız beklemekte olan Gazal’a, Milli Savunma Bakanlığı’nın Trabzon Liman Başkanlığı’na gönderdiği 7 Kasım 1920 tarih ve 7 numaralı telgrafı uyarınca Kıdemli Yüzbaşı Nazmi Efendi, Gazal’ın Süvariliğine, Süvari Yardımcılığına Yüzbaşı Adil Efendi, Başçarkçılığına Aydın Reis Gambotu çarkçılarından Yüzbaşı Sadi Efendi ve İkinci Çarkçılığa Yüzbaşı Kaşif Efendi atanmıştır.

Gazal, 1923 Aralık ayında yeniden Seyr-i Sefain İdaresi’ne devredildi. Ereğli, Zonguldak, Amasra, İnebolu ve Samsun hattında milli mücadele sırasında mühimmat ve erzak taşıyan Gazal, iç hizmet için geldiği Zonguldak Limanı’nda Kasım 1935 tarihinde çıkan fırtınada sürüklenerek, Karakum önlerinde dış limanda karaya oturup ikiye bölünmüş ve kayalara düştüğü için tamamen parçalanmıştır. Bu geminin mürettebatı tamamen kurtarılmış, yalnız kurtulma ümidiyle kendisini denize atan ateşçi ile ikinci kaptanın gemide bulunan ve telaş arasında kurtarılamayan altı aylık çocuğu boğulmuşlardır.

Kahraman Gazal’ın akıbeti, Zonguldak Limanı’nda çıkan bir fırtınayla son bulmuştur…Daha sonraki yıllarda “Gazal” ismi, iki nesil deniz vasıtasında daha yaşatılmıştır…

Yüksel Yıldırım-2019
Yardımcı kaynak: Osman Öndeş
Fotoğraf canlandırmadır

Zonguldak Nostalji