Halkın Sesi olarak karayolları dosyası açtık. Tık ses yok. Haksızsak, yalan haberse Adliye oracıkta. Hemen dava edebilirsiniz. Hiç sıkıntı yok.
Zonguldak ırmak yapılarıyla, dereleriyle, nehirleriyle sel felaketini her an yaşayacak şehir ve İl’dir. Biz şuanda ne i-düğü belirsiz suçlamadan cezaevinde yatan kardeşim Mustafa Özdemir ile haftada bir iki defa da olsa Çaycuma- Devrek güzergahına seyahat ederdik. Her defasında da ikimizde – Yarın çocuklarımızın yüzüne bakamayacağız. Karayollarının ve DSİ’nin bu işleri akla uymuyor- diye. Ormanlardan gelen öyle sular var ki; onlara karşı yapılan menfezlerden bırakın suyun geçmesini fareler bile geçemez diye aramızda konuşuyorduk. O Cezaevinde tutsak iken bizde Karayolları dosyasını açtık. Biz menfezleri, hafriyat atıklarını değil Türkiye Cumhuriyetine atılan fore kazıkları yazdık.
İnanın öyle fore kazıklar ki, bunlar akılara durgunluk verecek boyutta. Alıştık ya kazık yemeye. Bari usulüne uygun olsaydı. O da olmadı. O kadar kazık çakıyorlar ki, tarifi milyon dolarları buluyor. Tabiri caizse zengin kazığı atıyorlar.
İşler bununla da bitse eyvallah. İhale miktarı ile ek ihale miktarı arasında uçurum var. Yahu bu işler ihaleye çıkarken yapılan planlamada maliyet hesapları belli. Tamam zemin falan filan. İhale miktarının yarısı olsun. Adamlar öyle kazık çakıyor ki; İlk ihale miktarının üç katı, beş katı. Ve de işi aynı firma alıyor. Burada gözlerimiz yaşarıyor. Yapıyorlar işte...!
Öyle hayırlar işliyorlar ki; Onlara dua etmemek mümkün değil. Allah attıkları her FORE KAZIK İÇİN onlardan razı olsun. Yoksa Beycuma’ya nasıl gidecektik. Zaten orada yüz binler yaşıyor. Birde tutsak evimiz var. Rahat yolla gitmemiz gerekir esaret için değil mi?
Aklıma birden Tevfik Fikret’in şiiri geldi;
HAN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor – bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
*
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…
*
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…
*
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
*
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…
*
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
*
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! (T.F)
*
HAFRİYAT ALANLARI VE KARADENİZ
Bizim kazıkçılar bunlarla da yetinmiyor. Karadeniz onların babaların Gelemen çiftliği ya. İstediklerini boşaltıyorlar. Karadeniz asidir. Ne atarsanız sonrasında yüzünüze vurur. Siz ya Karadeniz’i hiç tanımadınız, yada o diplomaları duvarlarınıza asın. Zonguldak limanında 40 tonluk kayayı on metre yüksekliğinden diğer tarafa atan Karadeniz’den bahsediyoruz.
Bu arada devlet büyüklerimiz hazretleri –Bunlar her kimse- Kent merkezinde Öğretmenevinin arka kısmına –izine falan gerek olmadan- her türlü hafriyatı dökmemizi sağladı. O da ne ki; dedi diğeri; “Kilimli sahil yolu neyinize yetmiyor” Bir diğeri Kozlu’da zaten ilk mimar o. Hem de maden mühendisi. O zaten kural v.s tanımıyor. Caddeye 10-20 katlı bina yaptırıyor. Ondan sonra o binalarda oturanlar araçlarını park edecek yer bulamadığı için ona hatırı sayılır dua ediyorlar.
Zonguldak Valiliği bir video yayınladı. Latin Amerika’da –Kültür ve Turizm Bakanlığının videosu- O videoda Zonguldak var. Adliye önü, eki kömür nakliye iskelesi, Zonguldak limanı. O yapıyı, o kentsel kimliğimizi mevcut; Hazretleri bozuyor. TOKİ adına, kendi adına. Hazretleri öyle büyük insan ki; Kudretinden sual olmaz. Öyle büyük işler yapıyor ki; Karadeniz babasının çitliği. Öyle kudretli insan ki; Emniyetine, Jandarmasına, Kadısına talimat veriyor. Şehrin Şerif’i de o. Reisi’ de o. Hazretleri şehrin anahtarının sahibi.
Biz acizane kullar olarak Hazretlerine nasıl bidat etmeyelim ki. Yoksa bize Beycuma yolları ile tanıştırır. Gerçi ağır abisi kaçtı ülkeden. Sanırım başka ağır abide bulur kendine. Kanını alırım dediğiyle kan kardeş olan Hazretleri. Senin dürttüğün koyun kadar, bizim sohbet ettiğimiz çobanlar var. Sevgiyle kalın.