Açıkça söylüyorum ki, vicdansızız. Yüzümüze taktığınız “üzgün insan” maskesinden sızan yalancı gözyaşlarıyla kandırmaya çalışıyoruz birbirimizi. Çok yüzlü şeytanların sözcülüğü yapan dilimizden dökülen her sözcük ulu orta yalan. Şundan eminim ki, kendimizden başka hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevmiyoruz. Bencilliğimizin, kibrimizin mekânı ruhumuz, tıpkı çöller gibi kupkuru. Çubuğu hep içe büken ellerimizde, bir de, hayatı hep kendimize yontan nalıncı keseri var. Kötünün de kötüsüyüz...

Vaaz etiğimiz cıvıltılı sözlere karşın iyilikte değil, kötülükte yarışıyoruz birbirimizle. İyi, güzel olan şeylere sahip çıkıp koruma, kötülüklerle savaşıp bedel ödeme fikri, yıldızlar kadar uzak bize. Her şeyden azade tuttuğumuz süfli hayatlarımız, herkesinkinden çok daha kıymetli. Çıkarcı ve benciliz. Toplasan yüz yıl süremeyecek bir hayat için doğayı geri döndürülemez şekilde tahrip ediyor, başka canlıların hayatının acımasızca söndürüyoruz… Sonra da “insan” diyoruz kendimize…

ALKIŞLAYALIM KENDİMİZİ, YERKÜRENİN HER YERİNE CEHENNEMİ YAŞATIYORUZ ARTIK

Öfkelendiğim için değil, bir gerçeğin ifadesi olarak söylüyorum:  Orman yangınlarına da, orada yanıp kül olan canlılara da döktüğümüz gözyaşları palavra. Palavra, yangınların herkesin bildiği gerçek sebebi ile yüzleşmediğimiz gibi, ormanları kibrit çaksan patlayacak hale getiren akıl dışı politikalara çılgınca destek veriyoruz çünkü. Bilim insanlarının, yıllardır dile getirdiği “küresel felaket” geldi kapımızı çaldı işte. Alkışlayalım kendimizi, yerkürenin her yerine cehennemi yaşatıyoruz artık…

Ekolojistler doğaya düşman ekonomik politikalar bu şekilde devam eder, doğal alanlar, kaynaklar yalnızca bugünkü kuşakların çıkarı için acımasızca talan edilirse, yerkürenin hızla ısınacağını söyledi yıllarca. İklim olaylarının tahmin edilemeyecek boyutta değişeceğini ifade etti. Kavurucu sıcaklar yaşanırken aniden yağan yağmurun sellere, su baskınlarına yol açacağını, aşırı ısınan ormanlarda yangınların kontrol altına alınamayacağını dile getirdi ısrarla. Söyleyenleri aşağılayarak burun kıvırdık hepimiz…

KAPİTALİZMİN DAYATTIĞI AÇGÖZLÜLÜĞE TESLİM OLDUĞUMUZ SÜRECE YAKMAYA DA DEVAM EDECEĞİZ

Doymak bilmez bir açgözlülükle saldırdık ormanlara, akarsuların yollarını değiştirip sahilleri beton yollar, sanayi tesisleriyle kapladık. Fabrikaların, termik santrallerin bacalarıyla havayı zehirledik canice, çıkan atık suları hayasızca nehirlere, denizlere deşarj ettik. Söylenen kıyamet senaryosu gerçek oldu işte. Dünyanın her köşesinde aşırı sıcaklar her yanı kavururken, ani sağanakların yol açtığı seller yıkıcı sonuçlar doğuruyor. Çıkan orman yangınlarını söndürmek mümkün olmuyor bir türlü.

Akan sellere, yanan ormanlara “doğal afet” diyen dilimiz kurusun. Hiçbiri doğal afet değil kesinlikle. Hepsi bizlerin akılsız işleriyle oluşan küresel ısınmanın sonuçları. Fail aramasın kimse, kibriti çakanın kim olduğunu kimse araştırmasın. Hiçbirinin önemi yok, ormanları yakan biziz çünkü. “Çevrecinin dansikasıyız” deyip memleketin her köşesini talana açan ikiyüzlü siyasetçilerle, kapitalizmin dayattığı açgözlülüğe teslim olduğumuz sürece yakmaya da devam edeceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın bundan…