Türkiye Tabiatını Koruma Derneği İl Temsilcisi Saniye Cicibaşoğlu:

“Kirlilik, teknolojiyle açıklanamaz”

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği İl Temsilcisi Saniye Cicibaşoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı açıklamada insan ve çevreye zarar veren hiçbir faaliyetin teknolojik gelişme olarak gösterilemeyeceğini söyledi.

Birleşmiş Milletlerin 2017 yılı Dünya Çevre Günü temasını “Doğaya dönüş” olarak belirlediğini belirten Cicibaşoğlu, açıklamasında atık konusunun önemine vurgu yaptı.

 

Cicibaşoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Belediyeler halkın yaşan kalitesini yükseltmek için, sağlıklı yaşam alanları oluşturmak ve insan hakları çerçevesinde yaşanabilir altyapı hazırlama sorumlulukları vardır.  Çevre sorunlarının önüne geçmek için öncelikle Çöpün kaynağında ayrıştırma ve geri dönüşümün önemi büyüktür. Yaşam alanlarından ve özellikle evlerden, büyük miktardan çöp çıktığını hepimiz biliyoruz.

Bu çöpler usulünce ortadan kaldırılmazsa, çevreyi ve insan sağlığı tehdit eden çöp dağlarına dönüşmektedir. Oysa bu çöpler evlerde ayrı ayrı biriktirildiğinde ve geri dönüşüme gönderildiği takdirde yeni ürünlerin üretiminde kullanılabilmekte ve ham madde olarak değerlendirilmektedir.

Çevre kirliliği, küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi gibi ilk bakışta birbiri ile alakası yokmuş gibi gözüken sorunların aslında tek bir kaynağı var; İnsan. İnsanlar hep daha iyi yaşamak için doğayı ve kaynakları aşırın zorluyorlar. Bunun önlenmesi de yine insanların elinde. Hepimizin bildiği üzere küresel iklim değişikleri nedeniyle mevsimler yer değiştirmeye atmosferde ki olumsuz değişimler ve iklim şartları nedeniyle hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye başlamıştır.

Dünyamız son yüzyılda önüne geçilemeyen çevre sorunları ile yüz yüze kalmıştır. Dünyanın bozulan dengesi, çok yakında ciddi susuzluk karanlık mevsim normalleri ve salgın hastalıkların yayılması gibi büyük sorunları beraberinde getirecektir. Çevre de bulunan tüm unsurlar birbiriyle bir zinciri oluşturmaktadır. Bu zinciri haklarında meydana gelen kopmalar doğal dengeyi etkileyip tümüyle bozulmasına sebep olacaktır. Artık daha somut adımların atılması gerektiği bir yol ayrımına gelinmiştir. Bu çerçeve de tüm dünya ülkeleri ile beraber bizlere de büyük sorumluklar düşmektedir. Bu sorumlulukları bir,”vatandaşlık sorumluluğu” olarak görerek harekete etmemiz gerekmektedir.

Bu sorumluluğu yaşadığımız dünyaya çevremizde en değerli varlığımızın geleceği için duymalıyız ve yerine getirmeliyiz. Bu doğrultuda kentlilik ve çevre bilincine sahip her bir bireyin bu hususları gerçek anlamda yaşam tarzı haline getirmesi gerekmektedir”