Siyaset/politika yazılarını çok isteyerek yazmıyorum. Ancak kentimizi ilgilendirmesi hasebiyle il merkezindeki parti teşkilatlarıyla ilgili gelişmeleri değerlendirmek istiyorum.

Zonguldak'ta siyasi parti teşkilatlarında dalgalanmalar yaşanıyor.
İktidar partisinden başlayarak CHP, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nde çeşitli hareketlilikler dikkatleri çekiyor. İlkin iktidar partisinde değişim yaşandı. Aslında en tuhaf ya da en beklenmeyen gelişme buydu. Yıllar sonra solun kalesi namıyla bilinen Zonguldak merkezde, belediye başkanlığının kazanılmasında çok önemli rolü bulunan Merkez İlçe Başkanı ve ekibi tasfiye edildi. Oysa ki tam tersi olmalı, yerini en iyi bu ekip korumalıydı.  

Siyasette yaşanan gelişmelerin matematiği yok maalesef. Bazı ilkeler, bazı vaatler, siyaset kurumunda askıya alınabiliyor. Türk siyasetinde önemli yer edinmiş, eski liderlerden Süleyman Demirel'in "Dün dündür, bugün bugün..!" sözünü hatırlamak; yeterli olur, sanırım!

CHP'ye baktığımızda bu partinin, anamuhalefet olmasına rağmen varlığı ile yokluğu arasında pek fark yok. Belli başlı törenlerde, programlarda ve önemli günlerdeki açıklamaları ile kendilerini hatırlatıyorlar. Bunun dışında şehri ilgilendiren çok önemli konularda gündem belirleyen bir çıkışlarına rastlanmıyor. Ana muhalefetin boşluğunu İYİ Parti tamamlıyor gibi bir görüntü var. İYİ Parti il başkanı Yavuz Erkmen, yıllardır valilik yapmış olmasının da verdiği avantajla bölgenin sorunlarına hakim bir görüntü veriyor. Ancak bu partide de küskünlükler ve bir takım sorunlar yok değil! Ayrıca önceki haftalarda genel merkezde bazı partililerin görevliler tarafından darp edildiği ve genel başkanla görüştürülmediği haberleri de çok uzak bir tarih değil.

Bu arada MHP de bir kongre sürecinden yeni çıktı. Kongre günü yaşanan bir takım tüzük tartışmaları, bazı kopmaları beraberinde getirdi. Kongre günü yaşananların etkisinin önümüzdeki dönemde de süreceği tahmin ediliyor.

SAADET'TE NELER OLUYOR?

Tam bu gelişmeler yaşanırken Saadet partisinde bir deprem yaşandı. Bazı partililer mevcut il başkanından rahatsızlıklarını dile getirerek kongrede ikinci bir aday çıkartmak istedi. Hatta adaylarının ismini kamuoyuna deklare ettiler. Bu defa genel merkezin tek adayla kongreye gidilmesi talebi üzerine, birçok Milli görüşçü bu karara tavır olarak görevinden istifa etti. Bu da Milli görüş geleneğinde pek alışık olmadığımız bir durum. Bu kopmaların da etkisini önümüzdeki süreçte konuşacak gibiyiz.

Özetlersek, şahıs isimlerine değinmeden sadece olaylara bakarak bile siyasette ilginç dalgalanmaları bariz bir şekilde görmek mümkün. 

Ne siyaset eski siyaset, ne ticaret eski ticaret; ne de insanlarımız eski insan...

Dolayısıyla karamsar mıyım? Evet bu tablodan bir parça karamsarım; ama asla kötümser değilim! Yani yaşamın olduğu yerde her zaman umut vardır.

Biz, konuyu "Kötü duygular ömrü yıpratır. Güzel duygular sevgi yaratır. Kötü insanlar kapı kapatır, iyi insanlar kendini aratır..." sözleriyle noktalayalım. 

OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM
!

İbrahim Ethem Hazretleri, tâcı tahtı terk ediyor, Seneler sonra kendi YAPTIRDIĞI camide yatsı namazı kılıyor, dışarıda kar var, hava çok soğuk, "Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor, caminin bekçisi geliyor...

Bekçi: “Ne yapıyorsun burada” diyor...

İ. Ethem: “Müsaade et şurada yatayım, Sabah namazından sonra gideceğim” diyor.

Bekçi bacağından tutuyor onu ve “İBRAHİM ETHEM SENİN GİBİ ÇULSUZLAR İÇİN YAPTIRMADI BU CAMİYİ” diyor ve bacağından sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura atıyor onu dışarıya...

İbrahim Ethem “Ben bu camiyi yaptırdım” diyemiyor KİBİR olur diye, çaresiz şehre gidiyor, her taraf kapalı, sadece bir yer açık, bir ekmek fırını.... Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor, Orada çalışan işçi “Geç otur” diyor, Aradan bir-iki saat geçiyor, Sabah ezanı okunmaya başlıyor, okunduktan sonra işçi dönüyor...

“Hoşgeldiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz isminiz ne?" diyor.

İbrahim Ethem de:
“Ben iki saattir burada oturuyorum şimdi mi geldi aklına sormak” diyor...

Fırıncı “Ben bu fırında işçiyim, İki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum, Ben onlara şimdiye kadar HARAM LOKMA YEDİRMEDİM, Senin geldiğin vakit benim mesai saatim dahilindeydi, ezan okundu mesaim bitti, Seninle istediğin kadar konuşabiliriz, şimdi KAZANCIMA HARAM karışmaz” diyor...

İbrahim Ethem “Sen ne güzel adammışsın, Sen ALLAH’tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu..?” diye soruyor,
“Ben ALLAH’tan ne istediysem verdi, Fakat ALLAH’tan bir şey istedim, Onu bana vermedi, ALLAH’a yalvardım, bana İbrahim Ethem Hazretlerini göster diye, bana onu göstermedi” diyor...

“O ALLAH ÖYLE BİR ALLAH Kİ" diyor İbrahim Ethem Hazretleri “İBRAHİM ETHEM'İN BACAĞINDAN SÜRÜKLEYE SÜRÜKLEYE, KAFASINA VURA VURA GETİRİR SANA GÖSTERİR, SEN YETER Kİ YÜREKTEN İSTE" diyor...

Hayat böyle işte... Kalın sağlıcakla...