CHP Kilimli İlçe Başkanı Erol Sarıal, Lozan anlaşmasının yıldönümünde yaptığı açıklamada, "Lozan Antlaşmasının özü şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve topyekün Türk Halkı düşman devletlere, düşman kuvvetlere 'Yenildiniz' diye haykırmıştır." dedi.

Sarıal'ın açıklaması şöyle:

"22 Haziran 1919 Tarihli Amasya Genelgesi’nde;

“Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
İstanbul Hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi göstermektedir.
Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak millî bir heyetin varlığı zaruridir.”

 23 Temmuz 1919 tarihli Erzurum Kongresi’nde aşağıdaki kararlar alınıyor:

“Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütün, parçalanamaz, 
Kuvay-ı Milliye amil, milli irade hakim kılınacak,
Azınlıklara ayrışmaya neden olabilecek haklar verilemez.
Manda ve himaye kabul edilemez.”

Lozan Anlaşması bu kararları izleyen dört yıllık süreçte yapılan hazırlık ve savaşlardan sonra, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalandı. 
Lozan Antlaşmasının özü şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve topyekün Türk Halkı düşman devletlere, düşman kuvvetlere “Yenildiniz” diye haykırmıştır. Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Yugoslavya, Belçika, Portekiz, Romanya, Yunanistan, Japonya ve İtalya’dan oluşan düşman devletler ise Anlaşma metnini imzalayarak yenilgiyi kabul etmişlerdir.

Savaş, güç ölçüsünde zafere taşınabilir.. Barışta istenilenler de arkadaki güç ölçüsünde elde edilebilir.

Lozan sonrası, emperyalist mağlup devletler gibi, Türkiye’nin, askeri, siyasal ve yönetsel kadrolarının da anlaşmada elde edilenleri yeterli görmediği açıktır. Kurtuluşun ve Kuruluşun önder kadroları; ülke, askeri ve ekonomik yönden güçlendikçe yeni kazanımlar elde etmeye yönelmişlerdir. Oysa bütün sınırlar ve ekonomik ilişkiler Lozan’da kayıt alına alınmıştı. Bunu başarabilmek için Türkiye’nin Lozan anlaşmasını delmesi gerekiyordu.

Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türkiye yönetimi Lozan’da tam olarak elde edemediği maddeleri kaldırmaya, Lozan’ı delerek Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeye kararlıydılar. Sırasıyla işe koyuldular.

1.Lozan Anlaşması’nda Musul ve Kerkük illerinin ulusal sınırların dışında kalması Yüce önderimiz Atatürk için hep bir üzüntü kaynağı olmuştu. 1922 yılında Kürt aşiretlerinden de destek alan Öz Demir komutasında 100 kişilik Milis kuvvetini gizliden bölgeye sokmuş,bölgede yaşana birçok çatışmada yenilen İngiltere hedef gözetmeden Kürt köylerini havadan bombalayınca sağ kalan kuvvetlerimiz geri çekilmişti.  1926 yılında yapılan Ankara Anlaşmasıyla Musul ve Kerkük İngiltere himayesindeki Irak’a yani İngiltere’ye bırakılmıştı.  Ancak Cumhuriyet Hükümeti Musul’da zengin petrol kaynaklarından pay almıştı. Daha sonra gelen ülke yöneticileri belli bir para karşılığı, ulus adına alınan sürekli bir kaynağını satmışladır.       
2. Öncelikle ülkenin doğru sınırlarında güvenliği tehdit eden 1926 yılında başlayan bölücü isyan hareketine destek veren İran, işbaşındaki Pehlevi ailesi hedef alındı. Yapılan baskı sonucu, 1932 Anlaşması ile, Lozan’da çizilen sınır değiştirilerek, Küçük Ağrı Dağı Türkiye sınırlarına katıldı.
3. Almanya’da Hitler, İtalya’da Musallini, İspanya’da Franco, ve Uzak Doğu’da Japonya aralarında yeni anlaşmalarla büyük bir güç durumuna gelmişlerdi. Süreci yakından izleyen Türkiye, Lozan Anlaşmasında Türkiye’nin egemenlik haklarına aykırı şekilde İngilizlerin başını çektiği Uluslar arası bir komisyona bırakılan İstanbul, Çanakkale Boğazları ve Marmara Denizi il eilgili Lozan maddesinin değiştirilmesini istedi. Çok gönülsüz de olsa; emperyalist devletler birliği bu isteği kabul etmek zorunda kaldı. 1936 yılında imzalanan Möntrö anlaşmasıyla boğazlar Türkiye’nin egemenliğine girdi.  
4. Batı ülkeleri arasında yeni bir savaş gerilimi tırmanırken, Atatürk 1937 yılında hasta yatağından katlı, Adana’ya giderek asker toplamaya başladı. Manda altında tuttuğu Suriye sınırında yoğunlaşan askeri varlığı yakından izleyen Fransa, Hatay halkının kendin geleceğini oyla belirlemesini kabul etti. Sonuçta 1939 yılında Hatay Türkiye topraklarına katıldı.

Mustafa kemal Atatürk Önderliğindeki Türkiye Lozan2ı dört kez delmiştir.

30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla Cephede düşman güçlere teslim edilen Türk Silahlı Kuvvetleri, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yeniden toparlanmış; 11 Ekim 1922 Mudanya Ateş kes Anlaşmasıyla, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü imzasıyla bu kez düşmana boyun eğdirmiştir.

10 Ağustos 1920’de Osmanlı Devleti ve 1. Dünya Savaşının galibi emperyalist devletlerle yapılan Sevr Anlaşması ile parçalanıp, bölünen İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Ermenistan, ayrılıkçı Kürtler ve Pontus Rumlarınca paylaşılan Türk yurdu, 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Anlamasıyla yeniden birleştirilmiştir. 

Erzurum Kongresi’nin 101. Yıl dönümü..
Lozan anlaşmasının 97. Yıl Dönümü..

Yurtsever ulumsuza kutlu olsun..." (Haber Merkezi)