Yaklaşık 23 yıl önce Ankara’da evinin önünde bulunan arabasına bomba konulup bombanın patlamasıyla hayatını kaybeden Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarı Uğur Mumcu, katledişinin ölüm yıldönümünde Zonguldak Demokrasi Platformu üyeleri tarafından anıldı. Platform adına basın açıklamasını okuyan Erdoğan Kaymakçı; “Vahşice katledilen araştırmacı gazeteci- yazar Uğur Mumcu’nun katledilişinin 23. Yılında düşünce ve ifade hürriyetini hedef alan, baskıların hız kesmeden arttığı bir dönemde anıyoruz” dedi. 

Madenci Anıt’ının önünde yapılan basın açıklamasına, CHP İl Başkanı Ahmet Altun, CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Merve Kır, Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Tahsin Atayan, Zonguldak Demokrasi Platformu Sözcüsü Erdoğan Kaymakçı  ve çok sayıda kalabalık topluluğu katıldı.

Mumcu başta olmak üzere, Apdi İpekçi, Bedrettin Cömert, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, İlhan Darendelioğlu, Metin Göktepe, Onat Kutlar, Turan Dursun, Çetin Emeç, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Gaffar Okkan, Tahir Elçi, Hrant Dink ve daha niceleri gibi çok sayıda gazeteci ve aydının şehit edildiği cinayetleri işletenlerden hala hesap sorulmadı/sorulamadı, sormak istemediler diyen Kaymakçı, açıklamasında şunları söyledi: .

“Araştırıldığında gerçek failleri ve arkasındaki güçler çok rahat bir şekilde açığa çıkarılacak Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Turan Dursun, Çetin Emeç, Hrant Dink, Musa Anter, Metin Göktepe cinayetleri gibi Mumcu cinayeti de “faili meçhul” bırakılmıştır. Cinayetler, kamuoyu baskısı sonucu yakalanan, birkaç tetikçinin meczup denilerek üzerine yıkılmış ancak arkasındaki güçler, gerçek failler hep saklanmıştır. On binlerce insanını teröre kurban veren, binlerce gencini sağ-sol çatışmalarında yitiren, yetiştirdiği değerli isimleri “suikast” eylemleriyle kimvurduya giden Türkiye, bu “alacakaranlık” dönemiyle de yüzleşme cesareti ve kararlılığını göstermelidir. Bunu, eli kalem tutanların cezalandırılmadığı, eli kanlı katillerin aramızda dolaşmadığı, insanlarının özgürce yaşayabildiği, çağdaş, güçlü bir Türkiye için istiyoruz”

“BİTSİN BU BASKI, BİTSİN ÖLÜMLER, İNSANLAR BARIŞ İÇİNDE YAŞASIN DİYENLER TERÖRİST İLAN EDİLMEKTE”

“Türkiye’de toplumsal muhalefetten korkan siyasi iktidarların hedefinde hep aydınlar, yazarlar ve gazeteciler olmuştur. Bu korkuyla gazeteler sansürlenmiş, yazarlar vurulmuşlar, bombalanmışlardır. Eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye için mücadele edenlerin seslerini susturmak isteyenlerin basın özgürlüğünü hedef alan saldırıları ne yazık ki bugün de artarak devam etmektedir. AKP iktidarı bir taraftan kurbanları arasında Mumcu’nun da bulunduğu cinayetlerin aydınlatılmasına yanaşmayarak basın özgürlüğünü hedef alan saldırıları arttırmaya , “faili meçhullerin devam etmesine adeta göz yummakta diğer taraftan yazılı ve görsel medyanın çok büyük bölümünü kendine bağlamasına rağmen en küçük eleştiriye dahi tahammül edememektedir. Her yıl dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülkeler arasında ön sıralarda kendine yer bulan ülkemizde, yürütmenin en tepesindeki isimler özgür basını hedef alan açıklamalar yapmaya, işten attırmak istedikleri muhalif gazetecileri medya patronlarına şikâyet etmeye, gereğini yapmayanları ise çeşitli baskılar ile biat etmeye zorlamaktadırlar. Dünden bugüne değişen bir şey olmadığı gibi egemenler varlıklarını sürdürmek adına kardeşi kardeşe kırdırmaya ve toplumda yarattıkları algı ile linç kültürünü hâkim kılmaya çalışmaktadırlar. “Bitsin bu baskı, bitsin ölümler, insanlar barış içinde yaşasın” diyenler terörist ilan edilmekte, ifade özgürlüğünün son kalıntıları da faşizmin postalları ile çiğnenmeye çalışılmaktadır”

“SUSTURULAN GAZETECİLER, YAPTIKLARI HABERLER NEDENİYLE TUTUKLULUK SÜRELERİNE MARUZ BIRAKILARAK SUSTURULMAK İSTENMEKTEDİRLER”

“Gazeteci cinayetleri ve diğer bütün faili meçhul cinayetler açısından, Türkiye’nin sicilinin son derece bozuk olduğu bilinmektedir. Toplumu sindirmek üzerinden kamuoyunu şekillendirmek amacıyla işlenen faili meçhul cinayetlerin hep karanlıkta kalmış olması, Türkiye’nin siyasi tarihinde kara bir leke olarak var olmayı sürdürmektedir. Uğur Mumcu, Hrant Dink, Musa Anter ve Metin Göktepe gibi gazeteci cinayetleri ve bu cinayetlerin arkasındaki güçler açığa çıkarılmadan, bu konuda samîmi bir hesaplaşma ve yüzleşme yaşanmadan, Türkiye’nin alnına sürülen “kara leke” asla silinmeyecektir. Uğur Mumcu cinayeti, tıpkı diğer cinayetler gibi kimseyi ikna etmeyen bir soruşturma ve yargılama süreciyle örtbas edilme yoluna gidilmiş, gerçek katillerin ortaya çıkarılması yönündeki talepler sürekli göz ardı edilmiştir. Türkiye’de gazeteci cinayetlerinin çözülmesi bir yana katilleri koruyan bir düzen olduğu gerçeği ile muhalif olan herkese; özellikle aydınları ve gazetecileri hedef alan saldırılar sürekli güncelliğini korumaktadır. Demokrasi mücadelesinde yitirdiğimiz onlarca aydınımızın katillerinin ve azmettirenlerin devletin derinliklerinde büyük bir ustalıkla gizlenmesi ile bugün gazetecilere yönelik baskılar arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Dün öldürülerek susturulan gazeteciler, bugün yaptıkları haberler nedeniyle uzun tutukluluk sürelerine maruz bırakılarak susturulmak istenmektedirler. Bizler, basın özgürlüğünün düşünce ve ifade hürriyetinin olmazsa olmaz en önemli unsuru olduğunun altını tekrar çizerek; bu noktada hükümetin öncelikli görevinin Mumcu gibi birçok gazeteci-yazar aydınımızı katleden karanlık güçlerin ortaya çıkarılması olduğunu hatırlatıyoruz. Kalemini baskılar ve tehditler karşısında hiçbir zaman bükmediği, karanlıkla savaşımda asla boyun eğmediği için katledilen tüm aydınlarımızı, gazetecilerimizi ve yazarlarımızı Uğur Mumcu şahsında saygıyla anıyoruz” dedi.

Açıklamanın ardından, Madenci Anıt’ına çelenk bıraktıktan sonra dağıldılar. Barış DOĞAN