Müdür Evi müzeye dönüştürülüyor ve müdür evi için isim yarışması düzenleniyor...

Yarışmaya katılmak isteyenler TTK web sayfasından katılabilirler...

Peki bu aşamaya nasıl gelindi?

"Müdür Evi ve Sözün Bittiği Yer..."

BAKKA ile ilgili bir projeden bahsediliyordu. TTK Genel Müdürü’nün beni görmek istemesiyle makamına gittim. Projeden bana ilk bahseden oydu. Detayları bana anlattı. Müdür evinden bahsedildiğinde çok sevindim. Çünkü; Üzülmez’de Osmanlı ve Cumhuriyet’in o güne kadar yapılan en büyük işçi sosyal binalarıyla birlikte kok fabrikası yıkılmıştı. Rat evlerini TOKİ binalarına çevirdiler. Sadece küme ve küp evler diye tanıtılan evler kalmıştı. TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu Üzülmez İlkokulunun yıkılmasına karşı çıkmış, yıkımı engellemiş. Üzülmez’de İttihat Terakki döneminde 63 Ocağı müdürü Doktor Dünyas’ın yaptırdığı mektep ve mescitten kalan, benim çocukluğumda Üzülmez’in biçki dikiş kursu olarak kullanılan bina, Ereğli Şirketiyle 63 Ocağının ortak olan sonradan EKİ’ye devredilen Üzülmez hastane binaları ve sinema ile birlikte akla gelmeyen birçok şey yıkıldı. TOKİ için yıkılan en büyük miras olan “Aydıntepe”ye de sahip çıkmadı. Hatırlatırım.

16 sene önce 63 Ocağından kalma köşk “altında tasman var”bahanesiyle yıkılacaktı. Benim yazdığım makale nedeniyle jandarma alay komutanlığı ve valinin engellenmesiyle kurtuldu. Yani endüstri mirası denen şey şayet cumhuriyet ve özellikle Atatürk zamanında yapıldıysa kurtuluşu yoktu...

Geçmişi çok önemli olması nedeniyle o binanın değerlendirilmesini çok istedim. 1959-60 yıllarında o eve sınıf arkadaşım olan müdürün oğlu Behçet’in mürebbiyesi gelmediği zaman yanında refakatte bulunuyordum. Bazen kek veya ekmek içi peynir veriyorlardı. Ama o evin kapısından içeride girdiğim vaki değildi. Tabii ki “sosyal hijyen! ”e önem veriyorlardı. Oralar bizim için girilmez yerlerdi.

Üzülmez ile ilgili internet sitesi yapılacağı için benden çalışmamı istediler. Çalışmanın Osmanlı dönemi tarih boyutu bana yüklenmişti. Bana verilen listede 30 u aşkın konu vardı. Ben sadece maden tarihini ve buna bağlı sosyal tarihle ilgili bölümleri kabullendim. Mühendislik, sanat, kültür ve edebiyata hiç girmedim. Bir miktar ücret üzerinden anlaştık ve ben 30 gün sonra 200 sayfayı aşkın yazıyı TTKya teslim ederek görevimi yaptım.

Bana müdür evi ile ilgili sorular sorulduğunda bildiklerimi söyledim. Kısaca binanın 63 Ocağının Ankara’ya devredilmesinden sonra Ankara Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından gönderilen bir plan üzerine işçi koğuşu olarak yapıldığını, daha önce okul ve kimsesiz çocuklar yurdu olarak kullanıldığını, arşivimde binayla ilgili resimler olduğunu söyledim. Oradakiler şaşırdılar. Çünkü yanlış bilgilendirilmişler.Tabii ki bu doğaldır. İnsan yanlış bilgi edinebilir. Tarih araştırmalarında hiçbir zaman “bu böyle doğru ve kesindir” hükmü konmaz. Belge ne kadar sağlam olursa olsun bu böyledir. Nereden ne zaman başka bir bilgi ve belge çıkacağı belli olmuyor.

Bu konuda aktarılan diğer bilgide; Binanın 1955 yılında yapıldığı ve projesinin olduğu şeklindeymiş. Bir hataya düşülmemesi için o binanın 1941 yılında çekilen bu fotoğrafı TTK'ya teslim ettim...

(Erol Çatma (Yerel Tarih Araştırmacısı)2019 /Zonguldak Nostalji)