Babasını, orman muhafaza memurunu öldürdükten sonra kafasına sıkıp intihar eden şizofren gencin elinden son anda kurtulmuştu…

Sıradaki taksi!

Pantolon paçası çamur olmuş bir adam durağa yanaştı... “Sıradaki taksi” diye seslendi… Aslında sıradaki kurbanını arıyordu... İki çocuk babası 22 yıllık taksici Sedat Demirbaş (40) direksiyon başına oturduğunda birazdan başına geleceklerden habersizdi… O gün taksiye binen genç adam, babası Recep Koz ve orman muhafaza görevlisi Osman Aktaş’ı öldürüp polislerle çatıştıktan sonra kafasına sıkarak intihar eden 23 yaşındaki şizofren geç Ercan Koz’dan başkası değildi… Vücuduna isabet eden 4 kurşuna rağmen şizofren seri katilden sağ kurtulan tek adam taksici Sedat Demirbaş, hayatının bundan sonraki bölümünde vücudunda kalan ve riskli olduğu için alınamayan iki kurşunla yaşayacak. Haftasonu taburcu olup Gökçebey’e dönen şanslı taskici, o gün yaşadıklarını Halkın Sesi’nden Mustafa Özdemir’e anlattı.

 “BİR SİGARAYI 3 NEFESTE İÇTİ”

Olay gününe kadar birkaç alkollü müşteri dışında en ufak bir sorun yaşamadığını söyleyen Sedat Demirbaş, tv haberlerinde taksici cinayetleri görünce, “Gökçebey’de Allah’tan böyle şeyler olmuyor” deyip geçiştiriyordu. Ama onun tabiriyle uçağın havada ördeğe çarpma ihtimali gerçek oldu… İşte o taksicinin anından katliam günü yaşananlar: “Saat 14.40 gibi sırada beklerken geçten bir çocuk “sıradaki taksi” dedi… Şöyle bir süzdüm, paçalarında çamur vardı ama şüphelenmedim… Yanıma oturdu, ‘Mengen’e gidelim’ dedi. Uzak mesafe deyince şüphelendim. Çünkü ilk defa gördüğüm biriydi… Pazarlık yapmadan Mengen deyince aklıma takıldı. 200 metre sora ‘Geri dön Mangırlar Köyü’ne çek’ dedi. Öyle deyince de şüphelenmedim. Davranışları soğukkanlıydı ama sigara içişi tuhaftı. Bir sigarayı 3 nefeste bitirdi… İçerken kafası sallanıyordu. Muhtemelen hap almıştı.”

“KÖY KÖY GEZDİK”

“Yaklaşık 8 kilometrelik yolu 10 dakikada alıp Mangırlar Köyü’ne gelince, Muharrem Şah’a gidelim dedi. Sohbet sırasında taksici olduğu söyleyince bayağı muhabbet ettik. Bana günlük kazancımı sordu. Köy ve mahallelere kaça gideceği sordu… Peş peşe 4-5 tane sigara içti. İçtiği sigarayı hızla atıyordu… Muharremşah’tan sonra aynı güzergahta devam ettim… Bu kez de ‘Perşembe’ye git’ dedi… Yolculuğumuz yaklaşık 35 dakika sürdü… Perşembe’ye geldiğimizde ‘Çaycuma’ya çek” deyince ‘Sen niye bu kadar sık karar değiştiriyorsun” dedim… Seka fabrikasına gelince bu kez de “Boşver Çaycuma’yı Gökçebey’e gidelim” dediğinde şüphelendim ama yapacak bir yoktu.  En fazla taksi parası vermez iner kaçar gider dedim. Ama silah çekeceği, bana bir şey yapabileceğini hiç düşünmedim…”

ÇİŞ BAHANESİYLE SİLAHINI ÇEKTİ

“Bir ara hanım telefonla arayınca biranda bana baktı. Kafasını bir kez daha çevirip bir kez daha baktı. Belli ki bir şeylerden şüphelenmişti. İlginçtir yolculuk sırasında bana hiç yüzünü dönmedi. Sürekli yüzünü sağ cama çevirip dışarı bakıyordu… Üniversiteyi geçip Kayıkçılar yolcu durağına geldiğimde ‘Sağa çek işeyeceğim’ dedi. Arabadan indi, arkasını döndü, kemerini çıkardı,  10 saniye geçmeden sağ camdan iki el ateş etti. Silahı görünce o şokla ‘Sen ne yapıyorsun’ dedim. Kurşunu yiyince ‘anam’ diye bağırdım. Hemen kapıyı açıp kendimi yere attım. Aracın önünden şoför mahalline geldi. Ben yerde yatarken 2 el daha ateş etti. Kabus gibiydi. Can havliyle yerde sürünerek arabanın arka lastiğine kadar kaçtım. Arabanın sol ön farından doğru ateş etti. Sonra arabaya binip hızla basıp son sürat kaçtı.”

 “ÇOCUKLARIMI DÜŞÜNÜP DUA ETTİM”

“Öldüm zannedip öbürkü dünyayı düşünmeye başladım. O an kızlarım aklıma geldi. Bildiğim duaların hepsini okudum. Telefonu normalde vites kolunun olduğu yerde taşırım. Hanım aradıktan sonra sol cebime koymuştum. Cebimdeki telefonu alıp hemen aynı durakta taksicilik yapan kuzenim Erdinç Özkan’ı aratıp yardım istedim. Telefon elimden düştü. İnanılmaz şekilde kan kaybediyordum. Oluk oluk kan akıyordu. Elim kana bulandı. Bu sırada yanıma gelen iki gençten biri kanı görünce kaçtı, diğeri ambulansı arayıp bana kendimi bırakmamam gerektiğini söyleyip moral verdi. Zaten 6-7 dakika sonra ambulans geldi. Ambulansla gelen 2 hemşire bir şoför 115 kilo olduğum için sedyeye üçüncü seferde alabildi. Hastanede çocuğun polisle çatışma görüntüsünü izleyince nasıl bir bela atlattığımı daha iyi anladım. Verilmiş sadakamız varmış. Vücudumdaki iki kurşun riskli bölgede olduğu için hala duruyor. Başka bir işim olmadığı için biraz dinlenir yine taksimin başına geçerim. Sizin aracılığınızla Tıp Fakültesi Genel Cerrahi servisine sonsuz teşekkür ediyorum”