Sayıştay, 2017 denetim raporunda, Türkiye Taş Kömürü Kurumunun (TTK) rödovans sahalarında kaçak maden ocaklarının arttığına dikkat çekti. Rödovans firmalarının kaçak madenleri kendi taşeronu gibi gösterdiği, hatta kaçak madenlerden ucuza kömür satın aldığı belirtilen raporda, rödovans firmalarının kaçak maden ocaklarıyla ilişkisi nedeniyle kaçak kömür üretiminin münferit olmaktan çıktığı ifade edildi.

 

Raporda, kurum imtiyaz sahasında 2015 yılında tespit edilerek müdahale edilen kaçak ocak sayısının 197, 2016 yılında 293, 2017 yılında 350 olduğu ve tespit edilen kaçak ocak sayısının arttığı kaydedildi. Bu ocakların girişlerinin bir kısmının mühürlendiği, bir kısmının da patlatıldığı belirtilen raporda, bunlardan 2014 yılında 76, 2015 yılında 85, 2016 yılında 68, 2017 yılında 12 tanesi hakkında dava açıldığı hatırlatıldı. Rödovanslı saha ocaklarının yanı sıra kaçak ocak işletme faaliyetlerinin de yaygın bir şekilde sürdürülmekte olduğu ve önlenemediği ifade edilen raporda, pek çok yeni/eski ocağın, kapatılıp mühürlense, giriş ağızları patlatılsa bile tekrar faaliyete geçirildiği tespit edildi.

 

RÖDOVANS GELDİ, İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GİTTİ

 

Rödovans karşılığı kömür sahalarının üçüncü şahıslarca işlettirilmesi fikrinin 1980’lerin ikinci yarısında ortaya çıktığı belirtilen raporda, kamuda planlanan küçülme paralelinde özel sektörün ‘girişimciliği’nden yararlanılarak düşük maliyette ve yüksek kalitede üretim, kaçak kömür üretiminin önüne geçilmesi gibi gerekçelere karşın tam tersinin meydana geldiği aktarıldı. Raporda, “Gelinen nokta itibarıyla, küçük ölçekli sahalarda üçüncü şahısların kömür madenciliğine yenilik getirmedikleri, buna karşılık uyguladıkları istihdam ve ücret politikaları ile sağladıkları maliyet avantajını kullanarak önemli miktarlarda üretim gerçekleştirdikleri, ancak bu oranda işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasına yönelik gerekli tedbirleri almadıkları görülmektedir” denildi.

KAÇAK MADENLER FİRMA TAŞERONU GİBİ GÖSTERİLİYOR

Ayrıca rödovansçı firmaların kaçak ocak çalışmalarının önüne geçemedikleri ifade edilen raporda, “Havzada çok fazla sayıda ocak girişi mevcut olup bunların bir kısmı rödovansçı firmaların kontrolünde zaman zaman firma taşeronu olarak gösterilmekte, bu kategoriye giremeyen önemli sayıdaki ocaklar ise ancak kaçak üretim sonrası terk edilme aşamasında firma tarafından yapılan göstermelik ihbarlar üzerine tespit edilmektedir. Hakkında bir ihbar olmaksızın emniyet güçleri, orman işletmesi ve kurum elemanlarınca tesadüfen tespit edilip kapatılan ocak sayısı ise çok az sayıda kalmaktadır. Bunların içerisinde kaçak ocaklarda çalıştırılan, ancak paralarını alamayan aralarında yabancı uyruklu kişilerin de bulunduğu işçilerin ihbarları da mevcuttur” ifadelerine yer verildi. Hatta havzanın rödovans uygulamasına açılmasından sonra bazı rödovansçı firmaların kaçak ocaklarda üretilen kömürü düşük fiyata satın aldığı, üretim için kaçak ocaklara göz yumulduğu, sigortasız ve düşük ücretli işçilerle düşük maliyetli bu üretim şeklinin münferit olmaktan çıkarak kontrol edilemeyen hal aldığı tespit edildi.