Büyük Yürüyüş’ün 28. yılında Devrek Emek Günü adıyla yapılan etkinlikte konuşan zamanın GMİS Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Ataman, Şemsi Denizer’in Bolu’da yürüyüşün durdurulmasını isteyen İçişleri Bakanı Akbulut’a, “Seni tanımıyorum. Muhatabım Başbakandır. Başbakan gelsin” dediğini söyledi

 

Devrek Kültür Derneği 4-8 Ocak 1991 tarihleri arasında yapılan “Büyük Madenci Yürüyüşü”nün 28. yılını, “Devrek Emek Günü” adı altında düzenlenen bir etkinlikle kutladı. Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan etkinlikte şiir- türkü dinletileri, söyleşiler, paneller, sinevizyon gösterileri yapılırken, o günlere dair anılar tazelendi. Etkinliğe Devrek Belediye Başkanı Mustafa Semerci, CHP Zonguldak İl Başkanı Hakkı Güney, Merkez İlçe Başkanı Fikret Zaman, Devrek İlçe Başkanı Yaşar Bükrü ve AKP Devrek İlçe Başkanı Yaşar Canbaş’ın yanı sıra ilgili bir vatandaş topluluğu katıldı.  Etkinliğin açış konuşmasını yapan Devrek Kültür Derneği Başkanı Semra Taşkaya, “Yüz bin madenci, yürüyüşün ilk gecesi Devrek’te konakladı. Her yer ana baba günüydü. Devrekliler onları konuk etmek, madenci ile dayanışma içine girmek istemişti. Binaların merdivenleri, kahvehaneler, parklar, hamam, hastane, okullar her yer Devrek’te Zonguldaklı madencileri ağırlamaya ve kucaklamaya hazırdı. Onlar Devrek’i, bizler de onların bir lokma ekmek için verdikleri mücadeleyi unutmayacağız” dedi.

 

SUR: “BANA YOLU KAPATIN DENDİ, İŞÇİLERİ ESİR ALIN DENMEDİ”

Okunan şiirlerin ve Kömür Karası müzik topluluğunun şarkılarının dinlenmesinin ardından Dernek Başkanı Semra Taşkaya’nın yöneticiliğini yaptığı “4-5 Ocak 1991- Yürüyüş Günü Anıları” başlıklı söyleşiye geçildi. O günü yaşayanların anılarını anlattığı söyleşide, eylem günü Devrek Kaymakamlığına vekâlet eden, Devrek Devlet Hastanesinin o zamanki Başhekimi Dr. Aytekin Sur kendisinin de bir madenci çocuğu olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, “Kaymakamımız izinli olduğu için Kaymakamlığa ben vekâlet ediyordum. Madencilerin Devrek’te geceleyeceği anlaşılınca, Belediye Başkanı Nadir Saraç ile istişare yaptık. Hemen tüm okulları, camileri madencilere açtık. Simitçiler, kahvehaneler, hamamlar sabaha kadar açık kaldı.  Ben elimde telsizle gece yarısı dolaşırken, gazeteciler, ‘Korkmuyor musunuz’  diye sordu. ‘Ben de bir madenci çocuğuyum, onlar bana hiçbir şey yapmaz’ yanıtımı verdim. Sabahleyin herkes çok memnun duygularla uyandı. Madenciler giderken Devrek’e büyük tezahüratta bulundu.  Onlar yola çıkar çıkmaz Valilik yolların kesilmesi talimatını verdi. Ben bölge trafiğin orada Köy Hizmetlerinin araçlarıyla yolun kesilmesini sağladım. Ama sendika yöneticilerine alternatif olarak hangi yollardan gidebileceklerini de söyledim. Kimi işçiler patika yollardan geçerek yola devam etti. Mengen Kaymakamı beni arayarak yolun kesilmesi talimatı verildiği halde eylemcilerin ilçelerine geldiğini söyleyerek ‘Neden engellemediniz’ dedi. Ben de ‘Bana yolu kesin dediler, işçileri esir alın demediler’ yanıtını verdim” ifadelerini kullandı.

 

GERDEK YATAĞINDA YATAN ÜÇ GAZETECİ

Eski Devrek Hamamı İşletmecisi Hasan Ateş ve grevci işçilerden Adatepe Köyü Muhtarı Dursun Doruköz’ün de anılarını anlattığı söyleşinin bir diğer konuşmacısı Yazar Metin Köse idi. 1990-91 madenci grevinin “Büyük Yürüyüş” adıyla romanının da yazan Köse, Türkiye’ni tüm illerinin Zonguldak’a borcu olduğunu söyledikten sonra,  o gece, gerdek yatağında yatan üç gazetecinin öyküsünü anlattı. Gazeteci Soner Yalçın, Tunca Arslan ve Hikmet Çiçek’in geç vakte kadar Devrek sokaklarında haber peşinde koştuktan sonra Hacı Ahmet Camisi’nin önünde yaşlı bir Devrekli ile karşılaştıklarını anlatan Köse, “Yaşlı adam bunlara ‘Siz ne dolaşıyorsunuz’ diye sormuş. Onlar da gazeteci olduklarını belirtip yatacak yer aradıklarını söylemişler. ‘Bu saate kadar niye kaldınız’ diye çıkışan yaşlı adam, peşlerine takılmasını söylemiş. Belediyeye gitmişler, her yer dolu. Kime sordularsa, evlerinin merdivenlere kadar dolu olduğu cevabı gelmiş. Okullar, camiler, kahvehaneler, lokantalar, hatta iş hanları, pasajlar da ağzına kadar dolu. Yaşlı adamın aklına hamam gelmiş. Bir umut oraya koşmuşlar. Soyunma, giyinme yerleri gibi göbek taşının üstü bile adam kaynıyor. Sonra ‘Gelin bakalım benle’ diyerek onları bir arabaya bindirmiş. Bir apartmanın önüne gelince durmuşlar. Onları bir düğün evi olduğu belli olan süslü bir eve getirmiş. Kapıyı açıp, beyaz tüllerle kaplanmış yatağı göstermiş. ‘İşte burada yatacaksınız’ demiş. Gazeteciler ‘Dayı burası gerdek yatağı, herkesin mahremiyeti var, böyle bir yatakta yatılır mı’ falan diye itiraz edecek olsa da, yaşlı adam ‘Yatacak başka yer mi var’ diyerek çekmiş kapıyı gitmiş. Bu öyküyü ben romanıma da aldım. Devrek işte böyle muhteşem bir dayanışmayı göstermiş bir ilçedir” dedi.

 

KALYONCU: “5 OCAK DEVREK EMEK GÜNÜ OLARAK KUTLANSIN”

Etkinlik, Eğitimci- Yazar Hamit Kalyoncu’nun yönetip, Devrek Belediyesi eski Başkanı Nadir Saraç, GMİS Genel Eğitim eski Sekreteri Sabri Cebecik, GMİS Genel Başkan eski Yardımcısı Selahattin Ataman ve GMİS Kozlu Şubesi Başkanı Hüseyin Kolçak’ın konuşmacı olarak katıldığı “Devrek Halkının Madenciyle Dayanışması” başlıklı söyleşi ile son erdi. Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Hamit Kalyoncu, “Devrek 5 Ocak 1991’de tarihi bir gün, şanlı bir dayanışma yaşadı. Evlerde, mutluluk dostluk çiçekleri açtı. O nedenle her Devrekli o günle ne kadar övünse azdır. Benim açık çağrımdır, 5 Ocak Devrek Emek Günü olarak kutlanmalıdır” dedi.

 

CEBECİK: “SENDİKALARIN İKTİDARI YIKMAK GİBİ BİR HEDEFİ OLMAZ”

Zamanın GMİS Genel Eğitim Sekreteri olan Sabri Cebecik, sözlerine, “Hak arama mücadelemizin geçiş yolunda bize muhteşem bir ev sahipliği yapan Devrek, gücümüze güç kattı. Sayın belediye başkanımız, sayın kaymakamımız her türlü desteği vererek bizi buradan uğurladı. Tarih bize Zonguldak’ın içinde bulunduğu açmazları aşma, açlık sınırı altında ücretlerle çalıştırılmak istenen maden işçilerinin haklarını arama görevi verdi” söyleyerek başladı. 12 Eylül sonrası işçilerin büyük hak kayıplarını uğradığını anlatan Cebecik, sendikanın başına yeni gelmiş bir ekip olarak kendilerinin bu kayıpları telafi etmek ve maden ocaklarının kapanmasını önlemek için mücadele ettiğini dile getirdi. Cebecik, “Bazı çevreler bizi Mengen’den döndü diye yoğun şekilde eleştiriyor. Onlar iktidar mücadelesi yapan partilerle, işçi sınıfının hakları için mücadele eden ve bir sınıf örgütü olan sendikaları karıştırıyor. Sendikaların iktidarı devirmek, iktidara el koymak gibi bir hedefi olamaz. O partilerin işidir” diyerek sözlerini tamamladı.

 

ATAMAN: “YILDIRIM AKBULUT’A ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ”

Grev günlerinde GMİS Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Selahattin Ataman ise kendilerini üç gün konuk eden Mengen’in de büyük bir dayanışma örneği gösterdiğini söyleyerek, “Biz Devrek’te ne çay, ne çorba parası verdik. Mengen halkı da bizim üç gün kahrımızı çekti. Biz gerçekten ekonomik olarak zor durumdaydık ama artık ücret mücadelesinden çıkıp, ocakları kapatmama mücadelesine dönüştü. Bu sözü alıncaya kadar mücadeleye devam ettik. Zamanın Başbakanı Yıldırım Akbulut’a çok şey borçluyuz. O, Özal’ı hiç dinlemedi, bizim taleplerimizin karşılanması için çaba harcadı. Rahmetli Denizer’le görüşmek için Bolu’ya kadar geldi. Genel Yönetim Kurulu üyeleri olarak biz de oradaydık. Bizi ilk önce İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu karşıladı. Yürüyüşün Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı olduğunu söyleyerek durdurulmasını istedi. Denizer de “Ben seni tanımıyorum. Muhatabım Başbakan. Başbakan” gelsin dedi. Görüşme baştan bu gerilimle başladı ve sonuç alınamadı” dedi.

 

“TAMAM LAN KOMÜNİST, SENİN DEDİĞİN OLSUN”

Ataman grev bittiğinde taleplerini tam olarak karşılayamadıklarını, esas olarak 1992’de yapılan toplu sözleşmeyle hak kayıplarını giderdiklerini söylerken şu ilginç anıyı da anlattı. “92’deki sözleşmenin iyi bir şekilde sonuçlanması için zamanın Devlet Bakanı Ömer Barutçu çok çaba harcadı. Yanımda oturan Sabri Cebecik arkadaşımın yeraltı işçilerine ödenen risk tazminatı için talebi olduğu. Uzun süren müzakere sonunda, Barutçu, Cebecik’e, ‘Tamam lan komünist, senin dediğin gibi olsun’ diyerek tazminatı kabul etti. Bu da ücretlerde yükselme sağladı” dedi. Ataman sözlerini, “Biz bunca eylemi yaptık. Bütün bunları gerçekleştirdik ama sonrasında ne oldu? Bunun muhasebesini de iyi yapmamız lazım” diyerek sözlerini tamamladı.

 

SARAÇ: AKSU, EYLEMCİLERE DESTEK VERİYOR DİYE GÖREVDEN ALINMAMI İSTEDİ”

GMİS Kozlu Şube Başkanı Hüseyin Kolçak’ın şube kongreleri nedeniyle toplantıya katılamayan GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci’nin selamlarını iletmesinin ardından söz alan zamanın Devrek Belediye Başkanı ve önceki dönem Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç, “Bugün çok anlamlı bir gün yaşıyoruz. 28 yılda bu eylemle ilgili birçok gazeteye, dergiye röportaj verdim, çekilen belgesel filmlere konuştum, ancak ilk kez Devrek halkının karşısında konuşuyorum. O nedenle bu etkinliği hazırlayanlara teşekkür ediyorum” dedi. Eylemden Denizer’den aldığı bir telefonla haberdar olduğunu söyleyen Saraç, “Denizer bana 60 bin kişiyle misafirliğe geldiklerini söyleyerek hazırlık yapmamı istedi. Ben de hemen daire amirlerimi topladım. ‘Akşama misafirlerimiz var hazırlık yapın’ dedim. Onlar da ‘Kaç kişi’ diye sordular. 60 bin kişi olduğunu söyleyince yüzlerine düşen şaşkınlığı görmenizi isterdim. Hemen belediyenin anons mikrofonuna çıkıp Devrek halkını bilgilendirdim. Evinde madencileri misafir etmek isteyenlerin isim ve adreslerini belediye yazdırmalarını istedim.  Devrek halkı büyük bir dayanışma örneği gösterdi. O gece 60 bin insandan çok azı dışarıda kaldı. Az sayıda eylemci sokak aralarında yaktıkları ateşlerin başında sabahladı. Bunda büyük bir rastlantı olarak Kaymakamlığa vekalet eden Doktor Aytekin Sur’un büyük payı var. O talimat vermeseydi, ben uhdemde olmayan okulları, camileri, kamu binalarını açtıramazdım. İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, madencilere yardımcı oluyorum diye o akşam benim görevden alınmamı istemiş. Ancak Başbakan Yıldırım Akbulut  kabul etmemiş. Gece zor, sıkıntılı geçti. Ben belediyedeki makam odama merdivenlerde yatan insanlardan dolayı atlaya zıplaya ulaşabiliyordum. Ertesi sabah yola dizilen maden işçileri, ‘Devrek burada, devlet nerede’, Madenci Devrek’i unutmayacak sloganları atarak Devrek’ten ayrıldı” dedi.  Etkinlik katılımcılara plaket sunulmasının ardından sona erdi. (Haber Merkezi)