Seçimler için sadece saatler kaldı.

Son günleri, tövbe kapısının kapandığı günlere benzetirim.

Adaylar ve partiler son bir hamleyle “Oyunuzu bize verin” der ve yalvarırcasına bakan gözlerle seçmenlerin desteğini beklerler.

Son 5 yılın hesabını sormak seçmene, hesap vermek ise seçilenlere düşer.

Seçmenin hemen hemen kafasında işi bitirdiği bir zaman diliminde ondan destek beklemek, beyhudedir.

Onun için oy kapısı kapanmıştır.

Vatandaşın oyunu almak için olmadık şirinliklere yeltenip nice sözler veren adayları bu seçimde de gördük.  
Ama verilen sözleri adam gibi yerine getirenini henüz görmedik.

Maalesef, kömür kentini “lider” gibi yönetecek bir belediye başkanından yoksun olarak giriyoruz seçimlere yine!

Bu günlerde tilkiler tavuklar için özgürlük istiyor…

                         
***

Zonguldak’ın bunca yıldır içine edilirken, şehrin ileri gitmesi için bir çivi bile çakamayanların (yerel veya genel anlamda siyasetçi ya da işadamı) samimiyetinden bahsedebilir misiniz?

Oysa ki Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana hatta Osmanlı’nın son döneminde ülkenin enerji ihtiyacını karşılayan bu güzide memleketin bu hale getirilmesinde en başta yereldeki siyasetçilerimiz, sonra parlamentodaki temsilcilerimiz ve bunları tetiklemesi beklenen bürokrasi ve iş dünyasının vebali yok mu?

Ben naçizane yerel seçimlere adayların samimiyeti noktasından bakıyorum.

Yem ile oy
ilişkisinde sürdürülen siyasi anlayış bitmedikçe şehrimiz istenen seviyeye yükselemiyor işte.

O yüzden Zonguldaklılık’tan bahseden bazı çıkar çevrelerinin, şehrin gelişimini ve insanların refah düzeyinin yükselmesini istemesi, bana “Tilkilerin tavuklara özgürlük istemesi” gibi bir şey geliyor. 

                           
***

Tilki ve tavuk deyince, kulağımıza küpe olmasını dilediğim bir hadiseyi paylaşmak istiyorum.

ABD’de bir askeri okulda hoca kürsüye geçerek ders anlatmak yerine ışıklar kapanıyor ve bir çizgi film gösterilmeye başlıyor.

Filmin adı “HOROZ VE TİLKİ”.

Bir kümes var. Kümeste birçok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor.

Kümesin etrafında bir tilki dolaşıyor.

Yaşlı ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor.
Yaşlı ve büyük horoz, dışarı bırakmadığı tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.
Bu durum bir süre devam edince, dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar zayıflayarak biraz cılızlaşıyorlar.

Kümese giremeyen tilki, bunun üzerine kümesin telleri arasından küçük bir delik açarak, küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. Mısırı yiyen küçük ve genç horoz her gün gelip tilkiden mısır alıyor. Bir süre sonra tilki küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden daha fazla mısır verince genç horoz fazlalık mısırı tavuklara dağıtıyor.

Yaşlı horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyor. 

Böylece yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılmaya başlıyor. Artık tavuklar popüler olan genç ve irileşen horozun etrafında toplanıyorlar. Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne fazla miktarda mısır bırakmaya başlıyor.

Kümeste gün geçtikçe, kapıyı açalım mı açmayalım mı diye bir tartışma başlıyor. Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar. Kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiliyorlar. Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor. Zamanla korkuları azalıyor.

Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya yine mısır döküyor. Artık korkusuz olan tavuklar genç ve güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat yemleniyorlar. Kümesteki her tavuk semiriyor.
Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor.

Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar, yemlene yemlene mağaraya kadar gidiyorlar. Sonra mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki kümesin bütün üyeleri mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor.”

Çizgi film burada sonlanarak ışıklar yanıyor.

Dersin hocası kürsüye çıkarak, “İşte çocuklar, Üçüncü Dünya ülkeleri böyle yönetilir” diyerek derse başlıyor.

                               ***

Kıssadan hisse ders çıkarılabilecek bu kısacık hikâyeden binlerce sayfalık yazı yazılabileceği gibi, kümes neresidir? Yaşlı horoz kim olabilir? Genç horoz kimleri temsil ediyordur? En önemlisi de tilki rolündeki ülke neresidir? Gibi onlarca soru türetilebilir.

Bunu yerele indirgediğimizde, artık yemlenerek tilkinin tuzağına düşmekten kurtulmanın yolunu bulabilir miyiz?

Böyle yüksek perdeden siyaset yapacak lider gibi bir belediye başkanımız var mı?

Oy verecek seçmenin bilinç düzeyi nedir?

Yine döndük dolaştık, “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz..!” gerçeğine tosladık.