İşletmelerin performans göstergelerinden en önemlilerini, başta verimlilik olmak üzere; kar, karlılık, kalite, randıman (girdilerden yararlanma oranı) ve etkenlik olarak sıralayabiliriz. Bu göstergeler, bunlarla ilgili hesaplar ve bulunan değerler işletmenin kayıtlarında yer alır. İşletme ile ilgili yorumlar ve değerlendirmeler de bu kayıtlarda yer alan performans bilgileri üzerinden yapılır.

Katma Değer kavramı, işletmelerin yarattıkları mal ve hizmetin o piyasadaki değerini ifade eder. İşletmenin belli bir dönemde – ki işletme faaliyetleri hep dönemsel olarak ifade edilir - maliyetleri ile satış gelirler arasındaki fark, kar ya da zarar anlamına gelir. Gelirlerin fazla olması durumunda kar, tersi durumda ise zarar söz konusudur. Kayıtlarında yer alan, görünen maliyetler ve gelirler üzerinden bu hesaplar yapılır ve değerlendirmeler de buna göre olur.

Peki; bir işletmenin gider hanesinde yer alan maliyet ile gerçekleştirilen, yaratılan, fakat işletmenin kayıtlarında görülmeyen mal ve hizmet üretimleri varsa o zaman ne olacak ? Biraz daha açalım: kayıtlarında, işletmenin görünürdeki mal ve hizmet üretimi için harcandığı kabul edilen para ile başka mal ve hizmet üretimleri yapılıp topluma sunuluyorsa ve bu başka mal ve hizmetlerle oluşan katma değer işletmenin gelir hanesinde yer al(a)mıyorsa ne olacak ? Bilimsel akıl yapılması gerekeni açıklıyor: işletmenin kar ve zarar hesabına girmeden önce, o işletmenin reel olarak yarattığı katma değerin hesaplanıp ortaya konacak, gelir ve gider farkı yani kar ya da zarar bu rakamlar üzerinden yapılacak. Bu hesap yapılmadan bir işletmenin kar-zarar hesabı yapılamayacağını, ekonomi bilimi de, matematik de, mantık da söylüyor.

Türkiye Taşkömürü Kurumu, eski tüzel kişilikleriyle birlikte 150 yıllık bir işletme. Bu işletme 150 yıldır sadece kömür madenciliği yapmıyor. Bir ilin tüm faaliyetlerini gerçekleştiriyor. Son 15-20 senede bu faaliyet alanlarının birçoğundan çekilse de yine de madencilik dışında gerçekleştirdiği ve topluma sunduğu mal ve hizmet üretimleri söz konusu. Bu mal ve hizmet üretimleri için katlandığı maliyet, Kurumun kayıtlarında yer alırken, söz konusu bu maliyet ile toplum için yaratılan gelir kayıtlarında yer almıyor. Ekonomik hesaplama hatası da burada başlıyor. Bir işletme düşünün; 150 yıldır, bir ilin altyapısından eğitimine, enerjisinden sporuna, yol yapımından liman işletmeciliğine, ulaştırmasından gıdasına kadar her şeyini gerçekleştiriyor. Bütün bunlar için yaptığı harcamalar, kayıtlarında gider hanesinde var ancak bu harcamalar ile yaratılan mal ve hizmetin gelir değeri kayıtlarında yok.

Bu gelir hesaplanıp ortaya konmadan hiçbir işletmenin kar-zarar hesabı yapılamaz. Bu gelirin hesabını yapmak da kolay değildir. Bilimsel yöntem şudur: Kurum bu mal ve hizmet üretimlerini yapmasaydı, toplum bunları ne kadara mal edecekti ?. Yani bunların piyasa değeri nedir ?. Bu piyasa değeri, teker teker hesaplanacak, Kurum dışına yapılan tüm makro ve mikro tüm faaliyetler belirlenerek, üretim değerleri hesaplanacak ve gelir hanesine yazılacaktır. Bu gelirin ne kadar olduğu önemli değildir; önemli olan, hesabı yapılmamış varlığıdır. Yani Kurumun görünür kayıtlarında yer alan harcamalar ile yaratılan REEL KATMA DEĞER ortaya konacaktır. Bu işlem yapılmadan kar-zarar hesaplamaları yapılamaz, yapılsa da ortaya çıkan rakamların gösterge niteliği olmaz. Dolayısıyla değerlendirilmesi söz konusu olamaz.

Görünürdeki faaliyetlerinin dışında başka mal ve hizmet üretimlerini gerçekleştiren ve bunların geliri kayıtlarında yer al(a)mayan işletmelerde, reel katma değer analizi yapılması gereken bir performans ölçümüdür. Bu analiz; görünen ve görünmeyen, dönemsel olarak binlerce hatta milyonlarca faaliyetin saptanmasının pratikte mümkün olamayacağından dolayı yapılamaz. Hele ki, yarattığı reel katma değer bağlamında toplumla iç içe geçmiş TTK için hiç yapılamaz. Kar ve zarar hesabının yapılması, gelir hanesi bilinemediğinden doğru değildir. Bulunan rakamlar, gerçek gelir ile maliyet farkını yansıtmamaktadır. Kayıtlardaki gelir, bu maliyet ile yaratılan reel gelirden her zaman küçük olacaktır. Dolayısıyla söylenecek son söz; TTK’nın kayıtlarındaki maliyet ile, sadece görünen faaliyeti olan kömür üretimi geliri değil; hesaplanamayacak, büyüklüğü belirlenemeyecek gelir yaratılmaktadır. Kesin olarak bilinemeyen gelir söz konusu iken, kar ve zarardan söz etmek ve değerlendirmede bulunmak da; bilimsel yanlışın yarattığı büyük yanılgı içinde olmaktır.

Yüksel Yıldırım(2018)
Zonguldak Nostalji