İstatistikçi-Yazar Cenk Kaplancan bir makale kaleme alarak Zonguldak’ın doğal güzelliklerinden, tarihi zenginliğinden, bu güne kadar bu yöre için yaratılan projelerin Zonguldak insanının isteklerini tam yansıtmadığından, yanlış ekonomik politikalardan, siyasetçilerin şu andaki konumlarından ve başka bazı gerçeklerden söz etti.

Bölge için üretilecek politikalar ve projeler konusunda da bir uyarı özelliği taşıyan 67 liler platformu Genel Koordinatörü Cenk Kaplancan’ın yazısı şöyle:

“Zonguldak ile ilgili olarak bu güne kadar birçok makale kaleme alındı. Birçok planlı dönem mahsulü proje, bölgemiz için umut olması dileği ile takdim edildi. Bunların pek çoğu bir yönüyle uygulama şansı bulurken bazıları tozlu raflarda bazıları da o proje ile kendisini özdeşleştiren insanlarımızın hatıralarında yerini aldı. Ancak Zonguldak için bu güne kadar yapılan tüm projelerin tek bir mantığı vardı. Termik, Kömür ve Çelik ekseninde ana temalı bir yapılanma ve bu tema dışında kalan insanların bölgeden göçünü engelleyecek mini yerleşimler ekseninde bir iş aş ortamı yaratılmasıydı.

Oysa bu güne kadar yaratılan hiçbir proje Zonguldaklının kendi doğal algoritmasından doğmuş ve onun istek ve uğraşı yeteneğine hizmet eden bir noktada gelişmemişti. Zonguldaklıya önerilen her proje onun emeğinin dıştan planlanmış ihtiyaçlarına dayalı, içinde bulunduğu doğal ve kültürel yapısına çok da önem vermeyen bir kimlik taşıyordu. Ekolojik temele dayalı bir duyarlılık içerisinde hazırlanmış, kentin doğal kazanımlarını da öne alan projelerin sürekli önerilmesine rağmen hiçbir zaman uygulanamaması da işin bir başka boyutudur.

Hiç kuşku yok ki bunda asıl neden kömür- çelik ortaklığının ve tabi ki termik enerji üretiminin kirletici bir mizacı olmasıdır. Ama asıl olan Zonguldaklıya biçilen hep işçi ve emekçi olma rolüdür. Çünkü bugüne kadar öngörülen tüm işkolları bu eksende konuşlanmış ana ve yan dallardan teşekkül ettirilmiş, bölgeye kazandırılması düşünülen tüm sanayi tesisleri de bu doğrultuda planlanmıştır.

Öyle ki Kömür üretim potansiyelinde yıllar içerisinde meydana gelen istihsal düşüşünde ana işletmeci TTK’nın zararını minimize etmek adına kurtarıcı olarak devreye alınan rödovans sahalarından tutun da bölgeye büyük canlılık getireceği vaadi ile yeni bir kirlilik abidesi olacak gemi söküm tesislerine kadar tüm projeler yine Zonguldaklının işçilik vasıflarına dönük bir planlamanın ürünüdür.

Oysa ki Zonguldak’ın doğal ve kültürel mirasları orada dururken, bunlar için parmağını bile kıpırdatmayan planlayıcılar, aynı işlemler Demir-Çelik, Gemi Sökümü, Çimento, Termik Santraller, LPG Depolama, Petrokimya Tesisleri gibi emek yoğun ve bölge-kirlilik eksenli projelerde söz sırasını kimselere kaptırmamak eğilimindedirler.

Zonguldak artık yorgundur. Yanı başında bir Efes Antik Kenti kadar önemli TİOS, Zeugma kadar önemli Kadıoğlu Mozaikleri, Cehennemağzı ve Gökgöl Mağaraları, Dirgine Ormanları, Sanayi Tarihi ve Maden Müzeleri, Uygulama ve Gezi Ocakları, Gümeli Porsuğu, Osmanlı Çileği, Dağlarındaki Kuzu Kestanesi  ve ondan elde edilen altın değerindeki kestane balı, doğasındaki tüm şifalı ot kaynakları, Manda Yoğurdu, Devrek Bastonu, halen sanayi bölgesi sınırlarında bulunan ancak tüm vasıfları ile bir habitat olan ve birçok kuş türünün göç ve yuvalama noktası olan Filyos Çayının Çaycuma kıyıları, endemik tür bakımından son derece zengin doğası ile artık Zonguldak sanayi yorgunu olmaktan çıkarılmalı, bu güne kadar inşa edilmiş olandan fazla termik santrale ve çevreyi kirletici unsurlara kapatılmalıdır.

Zonguldak hak ettiği; sakin şehir ve turizm detaylı yeni projeler ile hem ülkesinden değer görmeye başlamalı hem de yaşam kalitesi bakımından Ege Bölgesinden aşağı olmayan turizm, tarım, istihdam, ekoloji ve eğitim temelli yaşamın tesis edilmesine kavuşmalıdır. Öyle ki halen devam etmekte olan Filyos Limanı inşaatının bitmesin sonrası oldukça atıl bir kapasite kullanımına dönüşecek olan Zonguldak Limanı artık turistik özellik kazanmalı ve özellikle Akdeniz ve Ege marinalarında yüksek kiralar ve kışlama bedelleri ile barınmak zorunda olan yatların ve yat turizm firmalarının yeni barınma yuvası haline getirilmelidir. Bu noktada yeni bir yat tur destinasyonunu da bölge turizmine kazandırmanın yanında Zonguldak turizmine de yeni bir nefes verilmiş olunacaktır. Bugüne kadar Zonguldaklıya biçilen emek yoğun işlerin yanında yeni ve temiz doğa mahsulü işlerle de uğraşma imkanı yaratılmış olması, bölgedeki hayat tarzına da önemli katkılar sağlayacaktır.

Bu noktada öncelikle yapılması gereken ilk iş hiç kuşkusuz işçi olarak kodlanan genlerinin, başkaca üretim dallarına dönüştürülmesini sağlayacak ve kent insanının mesleki eğitiminin, özellikle genç işsizlerden başlamak üzere tarım, turizm, ekoloji temelli iş dallarına kodlanması olacaktır. Bu noktada çok başarılı uygulamalar Çaycuma, Devrek, Ereğli ve Saltukova’da görülmektedir. Yakın bir zamanda faaliyete geçen özellikle kadın girişimcilerin inisiyatifindeki projeler göz doldurmaktadır. İmece Derneği, Devrek Güneşi, Mevsimlik, Ali Çifliği, Aynur Abla gibi girişimler mutlak surette desteklenmeli, Zonguldak Arı Yetiştiricileri Birliği (ZAYBİR) önderliğindeki kestane balı üretiminin yaygınlaştırılmasına, Çaycuma Belediyesinin katkıları ile önemli bir gelişme gösteren Manda Yoğurdu’nun üretimindeki sorunların giderilmesine önayak olunmalıdır. Bu konuda Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde Zonguldak Günleri etkinliklerine önem verilmelidir.

Bu mükemmel doğanın önemli bir destinasyona kavuşması için çabalayan turizmin bölgemizde de önemli hale gelmesine katkı sağlayan girişimcilerimizin desteklenmesi amacı ile Ankara- Zonguldak Demiryolunun tekrar faaliyete geçmesi, Zonguldak- İstanbul Demiryolunun inşası, Zonguldak Havaalanı için alınmış alan işletme ruhsatının diğer alanlar içinde Zonguldak’a gelir kalemi haline getirilmesi gibi projelere hız kazandırılmalıdır. Bu kapsamda her zaman üzerinde titizlikle durduğum Havza Planının BAKKA planlamaları ile uyumlu olarak tüm Batı Karadeniz’i içeren bir hüviyete kavuşturulması sağlanmalıdır.

Zonguldak insanı bu güne kadar kendine biçilen işçi tulumunu reddetmemekle birlikte çocuklarına beyaz yakalı olarak veya yeni unvanlarla farklı sektörlerde de varlığını kanıtlamak arzusu ve isteğindedir. Bundan sonra yapılacak tüm proje ve planlamalar artık bu eksende düşünülmeli ve uygulamaya alınmak zorunluluğundadır.

Şimdi bu kadar birikmiş sorun ve ekonomik çeşitliliğin kalkınma temelinde kısır döngüye dönüştüğü Zonguldak’ta siyasilerin siyaset yapma lüksü var mıdır diye sormak zamanıdır. Öyle ya bugüne kadar mütemadiyen bölgenin doğal kaynaklarından ve insanlarının emeğinden faydalanan bir ülkeye artık ilimizin içinde bulunduğu dar boğazı anlatma zamanı gelmemiş midir?  Zonguldak’tan bugüne kadar esirgenen, fakat çoktan hak ettiği ilgiyi istemek zamanı gelmemiş midir? Şimdi tek vücut olup hakkımızı arama ve ilimize, çocuklarımıza, geleceğimize elbirliği ile yön verme zamanı değil midir?

Zonguldak bugüne kadar siyaset kurumuna önemli isimler kazandırmakla kalmamış, onların ülke yararına çalışmalarında kendinden fedakârlıklar yaparak seçilmelerini sağlamış ancak bu kurumdan herhangi önemli bir katkı almamıştır. Sorarım size bünyesinden iki Başbakan, sayısız bakan, kuvvet komutanı, bilim adamı, yazar, gazeteci, sanatçı ve mülki erkân çıkarmış olan bir il daha ne kadar ülke yönetimine insan taşıyıp, ortadaki pastadan en az fayda bulur? Daha ne kadar Milli gelire yaptığı katkının yarısına bile layık görülmez? Böylesine fedakar bir il daha ne kadar siyasete insan taşır, onları ülke gündemine ve siyasetine kazandırır ama onlardan en az verimi elde eder? Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Ankara’ya tekrar tekrar 200’e yakın siyasetçi gönderen ilimiz maalesef geri dönüşü çok nazlı olan fedakarlığı son derece kolay sergilemiştir. Bugün Başkent Ankara’nın en önemli caddelerinden biri olan Tunalı Hilmi ilk Zonguldak Milletvekillerinden birisidir biliyor musunuz?

Siyaset kurumu; tüm kanatları ve siyasi oluşumları ile artık Zonguldak’a vefa borcunu ödemek ve önce Zonguldak sonra siyaset demek zorundadır. Bizler siyasetin oy değil, hizmet noktası olmak istiyoruz. Zonguldak yaşanabilir şehirler arasında yerini almak zorundadır. Siyaset artık bu şehirden güç almaktan ziyade hizmet vermek üzerine kurgulanmalıdır.

Zonguldak siyasi tartışmaları geride bırakacak, İli için cansiperane ve omuz omuza çalışacak siyaseti beklemektedir. Bugün iktidar imkanlarının önkoşulsuz, amasız, fakatsız bir şekilde bu emektar şehrimize sunulması için artık siyasetin polemik yapma ve siyasi fikir münazarası yapma hakkının olmadığını düşünüyoruz.”