19 Şubat Perşembe günü GMİS Kozlu Şubesi’nin, Genel Merkez Salonu’nda yaptığı kongre GMİS tarihinde alışık olunmayan bir kongreydi.

Tek liste olarak çıkan öncü grup, Genel kurul öncesi; demokratik kitle örgüt yöneticilerini ve GMİS içinde yer almış eski yöneticileri ve muhalefet öncülerini kongre günü salonda buluşturdu ve konuşmak isteyen her konuğa söz hakkı verildi.

Böylece Kozlu Şube adayları GMİS tarihinde bir ilke de imza atmış oldu.

Sadece kitle örgüt yöneticilerini davet etmekle kalmadılar Kozlu bölgesinde çalışan 1800 işçiye de kongreye katılım çağrısı yaptılar. 1800 işçinin çalıştığı Kozlu Şubesi’nden 110 delege seçildi. Bunların içinden 40 delege GMİS Genel Merkezini belirleyecek olan üst kurul delegeliğine ve bu üst kurul delegeleri arasından belirli sayıda delege de TÜRK-İŞ üst kurul delegeliğine seçildi. Delegelerin ve şube yönetim adaylarının konuşmaları esnasında atılan, “Yaşasın işçilerin sınıf dayanışması” ve “Maden işçisi demokrasi bekçisi” sloganları hani derler ya yeri göğü inletti. Maden işçileri önderlerinin yanında tek yürek tek yumruk oldu.

Hele öncü hareketin şube yönetim adayları; Hüseyin Kolçak, Ramazan Aktepe, Binali Acun, Raif Öztürk ve Muhammet Ardıç’ın konuşmaları sadece maden işçilerinin değil, Türkiye işçi sınıfının yılların birikiminin dışa yansımasıydı. İşçiler taşeron işçiliğine karşı ve gasp edilen haklarının geri alınmasına and içtiler. Bu duruşlarıyla GMİS Kozlu Şubesi, GMİS’in motorize gücü gibi görünüyor. Tabii Kozlu Şube’nin bu mücadelesinde; sadece taban ve halk-kamuoyu desteği yeterli olmayacak, Kozlu Şube’nin burada GMİS Genel Merkezinin büyük desteğine de ihtiyacı olacak.

GMİS Kozlu Şubeyi yüklendiği bu misyon nedeniyle gelecekte zor günler bekliyor olsa bile maden işçilerinin ve Zonguldak kamuoyunun şimdiden verdiği destekle ve kendilerinin inatçı duruşuyla başarıya ulaşacak. GMİS Genel Merkez ile şubeler arasında veya şubelerin kendi aralarında bazı sürtüşmeler olabilir bunlar normaldir, tüm bunlara rağmen düşmanın saldırısı karşısında maden işçilerinin bir ateş topu olacağını da kimse aklından çıkarmasın. Kozlu Şube kendi içinde kurduğu birlik örneğindeki gibi maden işçilerinin havza genelindeki tek yumruk-tek yürek olmanın hayata geçmesine de yardımcı olacak.

Yoksa “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” söylemi hayata geçmez sözde kalır… Maden işçilerinin ortak düşmanı taşeron saldırısına ve ocakları tamamen kapatmayı düşünen zihniyete karşı da tek yürek tek yumruk olduğunu dost düşman herkes biliyor. Maden işçileri önderleri sağlam olduğunda düşmana karşı her zaman güç olmasını da bilmiştir.

Kozlu Şube Kongresi neden bu kadar önemli-dikkat çekici oldu.

GMİS ve Zonguldak Maden İşçileri tarihi üzerine özellikle 1970 sonrası epeyi belge, bilgi biriktirmiş, kitaplar makaleler yazmış ve bunların yanı sıra iki defa merkezi muhalefet hareketi örgütleyicileri arasında yer almış biri olarak bu farklılığı burada dile getirme hakkına sahip olduğumu sanıyorum.

Kozlu kongresi tarafından hayata geçirilen, Zonguldak maden işçileri ve GMİS tarihinde yaşanan bu ilkler ne idi? Biraz da bunlardan söz edelim.                    

1-GMİS şubeleri arasındaki bir şubenin; hazırlık çalışmasında çalışan özel sektör işçilerini ocağa sokmama ve onların GMİS e üye yapılmalarına karşı çıkması şimdiye kadar Türkiye genelinde çeşitli iş kollarındaki sendikal alanda görülmüş duyulmuş bir şey değil.

Yani bu şube yöneticisi arkadaşlar, “Özel sektör işçileri bizim aşımıza ekmeğimize göz diktiler biz ekmeğimizi kimseye böldürtmeyiz ve sendikamıza üye yaptırmayız” anlayışı ile bu işçi kardeşlerimizin o bölgede çalışmasına karşı çıktılar-çıkıyorlar.

Ne kadar tuhaf bir durum, özel sektöre karşı mücadele etmenin tek yolunun sendikal örgütlenmekten geçtiğini bilmeyen sendika Şube yöneticileri tarafından işçi işçiye karşı tavır alıyor. Sanki Türkiye’deki işsizliğin sorumlusu, bu ocaklarda çalışan özel sektör işçileri. Sendika Şube yönetimi bu tavrıyla asıl düşmanı göstermiyor.

Bu sendika yöneticilerine göre; insanların işsizlikten kurtulması için, çalışabilecek işgücünün- savaşlar vb. nedenlerle toplu telef olmasıyla sayının çok çok azalması lazım.

Bu arkadaşlarımızın bu hassas konuda bir şekilde mutlaka ikna edilmesi gerek.

GMİS Kozlu Şubesi işte tam burada bir sınıf kardeşliği-sınıf dayanışması gösterdi ve Kozlu Bölgesi’nde özel sektörde çalışan işçilere hem onların grev dayanışmasında hem de GMİS’e üye olmalarında çok yardımcı oldu.

Tarih; hayırla anılmayan birçok sendika yöneticisini çöplüğe attığı gibi birçok sendika yöneticisini de saygıyla anan işçilerle doludur.

2- Ben aynı zamanda emekli bir maden işçisiyim. Kazmacı, domuzdamcı ve tamir taramacılık yaptım, başyukarıya, alçak ayaklara iple belime bağlayıp çektiğim direklerin belimde bıraktığı ip yara izleri aradan yıllar geçmesine rağmen yine de tamamen kaybolmadı. O dönemlerin sendika yönetimiyle hep cebelleştik.

1980 öncesi havza genelinde “Tabanın Sesi Hareketi” olarak örgütlendik.

Sendika yönetimi birçok arkadaşımızı sıkıyönetime ihbar etti. Tutuklandık-cezaevlerine atıldık, cezaevlerinden çıkıp çoğunluk olarak mahkeme kararıyla tekrar işimizi geri aldık. Biz cezaevine girdik ama arkamızda bıraktığımız arkadaşlarımız boş durmadılar muhalefetin gücünü ellerinde tuttular.

1986’da Karadon Bölgesi-Kilimli Bölümde “İşçi Gurubu” adı altında merkezi muhalefet olarak yine örgütlendik. Bu örgütlülüğümüzü, grev döneminde kısmen sendika yönetimine bıraktık. Genel olarak Grev komitelerini örgütleyen havzadaki merkezi muhalefet hareketiydi. Zaman geldi; toplu sözleşmelerin akıbeti açısından işçilere bilgi vermek istemeyen ve bilgi almak isteyen işçileri kapıları kilitleyip sendikaya sokmayan Genel Merkez yöneticilerinin bu tavrına karşılık biz işçilerde kapıları kırıp zorla içeri girdik. Çoğu zaman da Genel Merkez yöneticileri bizi içeri almamak için kapıya yüzlerce toplum polisini yığdı.

Kongrelerde delegeleri salona hapsettiler. Delegelerin başında eli sopalı mafyatikler delegelerin neredeyse birbirleriyle konuşmasını bile engelliyordu vb.vb.  

Bizler, bir gün önce maden işçilerini 1 Mayıs’ta alanlara çağırıp da 1 Mayıs günü kendileri alana gelmeyen GMİS Genel Merkez yöneticileri gördük.   

Bizler, sırf görüntü olsun diye 1 Mayıslara tek başına katılan GMİS Şube ve Genel Merkez yöneticilerini gördük.

Bizler, TTK’da  “Özelleştirmeye–kapatmaya karşı iş yerlerini terk etmeyen direnişe geçen Çaydamar Bölüm işçilerini polise ihbar eden GMİS Genel Merkez yöneticilerini gördük.

Bizler, büyük grev öncesi işverenin tutumunu protesto için direnişe geçen Gelik işçilerini polise ihbar eden GMİS Genel Merkez ve şube yöneticileri gördük…

Bizler, Toplu Sözleşme dönemlerinde sendikaya destek için işverene tavır koyan işçileri polise ihbar eden Şube ve Genel Merkez yöneticileri gördük.

Bizler, bir buçuk yıl işçilik 27 yıl sendika yöneticiliği yapanları gördük.

Bizler, sıradan bir işçi iken hiç delege seçimlerine katılmadan GMİS’e Genel Başkan olanları gördük…

Sendikacılar polise ihbar ettikleri işçileri,“Bunlar karanlık güçler” diye ihbar ediyordu. İşte böylesi koşullarda sendikal çalışma yapan bizler “Kozlu Hareketi”nin başlattığı bu örnek çalışmaya gıpta ile bakıyoruz.

Ne diyelim; eyvallah dostlar, bu davranışınızla bayrağın tekrar elde taşındığını bizlere gösterdiniz…