Tek kanallı yılların unutulmaz dizisi Filamingo Yolu’nun Şerif Taytıs’ına benzettim hep onu…
Yıldızımız hiç barışmadı…
Bir polis müdüründen çok şantiye şefliğine soyunan biri olarak kalacak aklımda…
Seyircinin ilgisini çekmek için rol çalan uyanık bir tiyatro oyuncusu ya da…
Gün oldu elbise pazarını vermedi diye Belediye Başkanıyla inatlaştı… Şehir içi trafiği Arap saçı oldu, cezasını binlerce Zonguldaklı çekti…
Gün oldu istediğini yapmayan doğalgaz şirketiyle zıtlaştı…  Kışın ortasında kalorifer kazanlarını söküp doğalgaz bekleyen vatandaş az kulaklarını çınlatmadı…
İstediğini yazmayan gazeteye kendince ambargo uygularken, yağdanlık gazetecilere yasal olmadığı halde MOBESE kamerası dahil mahkemede delil sayılabilecek tüm belgeleri verdi…
Kariyer ve bürokrasideki beklentileri uğruna politize olmaktan çekinmedi, tarafsız kalamadı…
FETÖ operasyonunda hükümetin gözüne girmek için Süpermenliğe soyundu… Yoldan geçeni içeri attırdı ama Emniyet Müdürü ile arası iyi olan cemaatin önde gelen bazı işadamları etkin pişmanlık yasasından faydalanarak paçayı yırttı!
Laf aramızda Holwood yapımı polisiye filmleri aratmayacak halleri de cabası… Hani şu yakın korumalarıyla Gazipaşa’da otomatik silahlarını teşhir ederek dolaştığı günden bahsediyorum…
Sahiden de komikti…
Hafta sonu bazı köşe yazarlarını okurken gözlerim yaşardı… Meğer yanlış tanımışız onu… Bizim Şerif Taytıs zannettiğimiz adam, kanatları olmayan bir melekmiş!
“Hiç mi güzel işler yapmadı” diyeniniz olacaktır… Şüphesiz yapmıştır… Ama gazeteciliğin gereği yaptıklarını değil yapmadıklarını yazmaktır… Yapılanlar her gün zaten çarşaf çarşaf yazılıyor gazetelerde…
Sevgili Osman Ak,
Yazımı, 11 Haziran 2014 tarihinde Zonguldak’a atanmanız münasebetiyle yazdığım “Cehenneme hoş geldin Müdür Bey” başlığıyla kaleme aldığım köşemden alıntıyla bitiriyorum… Adana’nın polisiye açıdan oldukça zor bir şehir olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde… Umarım Müge Anlı’nın diline düşmeden emekli olursunuz:)
Ha bir de böyle arkanızdan değil de yüzünüze söylemek çok isterdim ama, içime dert olacağına yazayım dedim… Umarım Adana’da sevmediğiniz gazetecilere zaatalime yaptığınız gibi bakışlarınızla korku salmaya çalışmazsınız…
Aradan geçen 28 aya rağmen aynı satırlara imza atıyorum… İşte Zonguldak’a adım atmadan yazdıklarım:
“Sayın Osman Ak”
 “Emeğin başkenti”  unvanını binlerce madenciyi kömüre kurban vererek alın teriyle almış bu kentte hoş geldiniz… Son 5 yılda 4’üncü Emniyet Müdürü’yle tanışan bir şehirde ömrünüz ne kadar olur, bilmiyorum ama umarım sonunuz diğer emniyet müdürleri gibi olmaz!
Ayakların baş olduğu bir vilayette daha atama kararınız Resmi Gazetede yayınlandığı gün, sanki diğerleri Papua Yeni Gine emniyet müdürüymüş gibi manşetten “Devletin Emniyet Müdürü Osman Ak Zonguldak Emniyet Müdürü oldu” başlığı atanlarla diğerlerinin tepişmesidir aslında tüm mesele…
Bu şehir ne emniyet müdürleri gördü… Cebinde varlıklı işadamlarının kredi kartı ile dolaşanı mı ararsınız… İşadamının mercedesiyle tatile giden mi? Fuhuş mafyasından avanta aldığı için görevden alınan da var! Aile şirketine iş almak için pazarlamacı gibi katalogla gezen Emniyet Müdürü de… 70’lik rakıya teslim olanı da gördü bu gözler! Tekneyle sahil turunda memleketi viskiye satanları da!
Omzundaki yıldızlara bakıp adam sandığımız ama dünkü bebelerin, zengin züppelerinin talimatıyla karakoldan adam alan polis müdürlerini de biliyor bu kentte yaşayanlar…
Size küçük bir tüyo… Halen görev başında olup bahsettiğim güç odaklarının kucağında olan omzu kalabalıklar var teşkilatınızda… Her ne kadar giden Emniyet Müdürü Metin Seyfi Sazak’tan korkularına uzun zamandır hasret kalsalar da nemalandıkları ağabeylerine, göbekten bağlılar para babalarına…
Zonguldak’a geldikten sonra memur maaşıyla gayrimenkul alan arkadaşlarınız var teşkilatta… Bir de ufakçı takımı var ki sormayın… Devletin istihbaratını çorba parasına satan, suçluyu kollayan, ihbarcıyı gammazlayan polis kimliği taşıyanların sayısı çok daha fazla…
Aslında biz bu filmin sonunu biliyoruz ama…Güce teslim olup zalimden yana değil yasalardan yana olup adaleti savunacağınıza inanmak istiyoruz…
Cehenneme hoş geldin Müdür Bey!”