Zonguldaklı çevreciler dün kent merkezinde toplanarak hükümeti protesto ettiler.

Burada bir konuşma yapan Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Meltem Gürbüz hükümetin ve çevre İl müdürlüklerinin sınıfta kalmış olduklarını söyleyerek şunları belirtti:

 

Geçtiğimiz yıldan bu yana, güzel ülkemin ormanları yasalarla yok edilmeye  ;ırmaklarımız  HES’lere  teslim edilmeye; Termik Santraller sahillerin en güzel yerlerine konuşlandırılmaya devam ediyor..

 

  Uzun yıllardır gündemde olan, ancak hayata geçirilemeyen nükleer santral yapılması konusunda ki anlaşmalar kameralar önünde sanki müjdeymiş gibi gösterilmektedir.

 

   Geleceğimiz ve doğal varlıklarımız hiç düşünülmeden, büyük sermayelere yem olan toprağımız, havamız, suyumuz halkın tepkisi hiçe sayılarak yok ediliyor.

 

   Taksim’de nefes alabileceğimiz yeşil alanların yok edilmesine karşı gösterilen insani tepkilere şiddetle karşılık verilmesi ve İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünün, Bakanlık sponsorluğunda olduğunu söylemesine karşın, yatırımlarına karşı olduğumuz firmaların sponsorluğunda etkinliklerin gerçekleştiriliyor olması nedeniyle de müdürlük programına katılmama kararı almış bulunmaktayız.

 

    İnsanların göz göre göre sağlığını kaybettiği, dedelerinden babalarından kalan arazileri terk etmek zorunda kaldıkları, sevdiklerinin hayatlarına mal olan kirli teknolojileri bölgemizde istemiyoruz. Mevcut santraller hayatımızı zehir ederken, yenilerinin planlanıyor olması hepimizi dehşete düşürüyor.

 

   Rant uğruna Karadeniz’in en güzel sahillerine yapılması planlanan 11 adet termik santralin yükünü nasıl çekebileceğimizi düşünüyor sunuz?

 

   İnsanları iş vaadiyle umutlandırıp,  bölgenin kömürünü bahane ederek , hem iş gücünü , hem kömürü dışarıdan temin ederek sadece bölgemizi katletmekle kalacaksınız ..

 

 Tüm dünyanın yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneldiği göz önüne alınmadan, sürdürülebilir kalkınma düşünülmeden, kıyılarımızı, ormanlarımızı, akarsularımızı termik ve nükleer santrallere açmak için hiç tereddüt edilmiyor.

 

Hükümet edenlerin öncelikle vatandaşın ‘sağlıklı bir çevrede yaşama ‘ hakkını gözetmeleri gerekmektedir.  ‘’Vatandaşın tepkisine rağmen ‘’ kirli teknolojileri ülkemize yerleştirmeye çalışmalarına karşı mücadelemiz her platformda sürecektir.

 

Yerel Yönetimlerin oy kaygısıyla insanlara yaptırım uygulamamaları, şehir planlamalarının kişisel taleplere göre yapılması, kanunlara ve zemin etütlerine riayet edilmemesi, otopark ve yeşil alanların planlara dahil edilmemesi sonucunda, şehirler yaşanmaz mekanlar haline getirilmiştir.

 

Çevre  Örgütleri her gün gelişen başka bir olumsuzluğu engelleyebilmek için bireysel  ,kitlesel ve hukuki mücadelelerini sürdürmektedirler.Bizler de  yaşanabilir bir dünya için mücadelemize devam edeceğiz..

 

Duyarlı hükümet, duyarlı yerel yönetimler tek beklentimizdir.