Zonguldak Barosu Başkanı Av. İbrahim Kerem Ertem, Gezi Parkı eylemleri hakkında yaptığı basın açıklamasında, “Eylemler, demokratik taleplerin yansımasıdır” dedi.

 

 

Zonguldak Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri Zonguldak Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Gezi Parkı’nda yaşananları değerlendiren Başkan Kerem Ertem, demokratik hakkın kullanılmasının şiddetle eş değer tutulamayacağını savundu.

 Demokraside kat edilmesi gereken aşamalardan birinin de yönetime katılma, yönetimi şekillendirme olduğunu belirten Başkan Kerem Ertem, “Demokrasi, yönetim biçimi ve talepler havuzu olmanın yanında, insana dayalı bir yönetim anlayışını içerdiği ölçüde, ‘İnsana yakışır, insan temelli olur.’ O halde, bireylerin sivil toplumun, meslek teşekküllerinin, sendikaların, gönüllü örgütlerin hak ve özgürlük taleplerinin içinde, ‘Yönetime katılma, yönetimi şekillendirme’ hakları da olduğu unutulmamalıdır. Demokraside, kat etmemiz gereken aşamalardan birinin de, yönetime katılma, yönetimi eleştirme, etkileme şeklinde belirdiğinde şüphe yoktur. İyi yönetim anlayışı ‘Hukukun üstünlüğünü ve sivil toplumun varlığını’ dikkate alır. İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’nda, birçok semtte ve ülkemizin birçok yerleşim biriminde yaşanan eylem sürecinin ‘demokratik talepler havuzunun’ bir gereği olduğunda şüphe yoktur. Bu şiddet uygulanması açık insan hakları ihlali olup, uygulayanlar hakkında idari ve hukuki soruşturmaların hassasiyetle yürütülmesi gerekmektedir. Bu konuyu takip edeceğiz. Demokratik hakkın kullanılması şiddetle eş değer tutulamaz. Tamamen demokratik haklarını kullanmak isteyen vatandaşların, şiddet uygulayıcısı olarak lanse edilmesi adalet ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Elbette şiddet uygulayanların, demokratik hakları talep ettiklerinden bahsedilemez. Şiddet nereden gelirse gelsin, hukuk dışıdır, kabul edilemez” diye konuştu.

 Taksim Gezi Parkı ile özdeşleşen demokratik eylemlerin bireysel ve toplumsal halk ve özgürlük ekseninde değerlendirdiklerini belirten Ertem, şöyle dedi:

“İdareler, yönetim ilkelerini insana dayalı hale getirdiği ölçüde moderndir. Bu anlamıyla, idareler ‘Ben yaptım oldu’ mantığını terk etmeli, sosyal ve bireysel, hak ve özgürlük taleplerini, iyi yönetim prensibi gereğince dikkate almalıdırlar. Yönetime katılma, yönetimi eleştirme ve yönetimi şekillendirme taleplerinin, modern yönetim anlayışının enstrümanları olduğu unutulmamalıdır. Demokratik hayat, seçim demokrasisinin yanında, belki ondan daha fazlaca, birey ve toplum haklarının, özgürlüklerinin günün her anında, hayatın her alanında yaşanması ve talep edilmesi olarak tanımlanmalıdır. Kolluk güçlerinin, masum gösterilerde gaz, tazyikli su ve cop kullanması, masumiyet ilkesine ve demokratik hak kullanma özgürlüğüne açık ihlaldir. Gezi Parkı sürecinde şiddet uygulayan kolluk mensuplarının idari ve cezai soruşturmaları hassasiyetle yürütülmelidir. Hakların ve özgürlüklerin, kitaplardan çıkıp gündelik hayatın içinde yer ve nefes alması, herkesçe paylaşılan bir ön kabul olmalıdır. Bir hak ve özgürlüğün kısıtlanması, ancak başka hak ve özgürlüklerin zarar görmesi halinde, anayasaya uygun, kanunla getirilmiş, zorunluluk ve hukuka uygunluk şartlarında gerçekleşebilir. Bundan dolayı, özellikle fikir, ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının kullanımının, mülkiyet, kamu yararı, birey ve kamu güvenliği gibi hakların varlığına zarar vermemeli, en azından bu hakların varlığını ortadan kaldırmamalıdır. Şiddet nereden gelirse gelsin reddedilmelidir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, kısıtlamalara tabi tutulmaktadır. Önceden izin almaksızın gerçekleştirilen bu hakkın, kamu güvenliği, ulaşımın engellenmesi gibi takdiri sebeplerle engellenmesi son bulmalıdır. Devlet kavramı, kamu gücünü, kamu adına hükmetmeyi de ifade etmektedir. Bireylerin ve toplumsal grupların, kamu gücünün kullanılmasında adalet dengesine oturtulması, gerçek hukuk devletinin temel şartıdır. Bu dengenin gözetilmesi adına, özellikle eylem süreçlerinden suçlu üretilme anlayışına sapıldığını görmüş olduk. Bu anlayış acilen terk edilmeli, masumiyet karinesi ve hukuki güvenlik hakkına riayet edilmelidir. Sanal alem olarak kabul edilen internet iletişim araçları, haber alma, ifade ve düşünce özgürlüğünün önemli enstrümanları olmuştur. Her fikir, şiddeti desteklediği, koruduğu veya yücelttiği ve suç teşkil ettiği ölçüde hukuk dışıdır. Bunun haricinde fikir ve ifade özgürlüğü engellenemez.” Başkan Ertem, ayrıca protestolar sırasında hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralananlara da acil şifa diledi.(İHA)