Kaçmaz, Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi tarafından düzenlenen “Soma Gerçeği” konulu söyleşide, dünyada 2011 yılı verilerine göre kömürün enerji arzı ve üretimindeki payının yüzde 25 oranında olduğunu belirtti. Kaçmaz, sanayinin artan enerji ihtiyacı doğrultusunda daha fazla kömür çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin petrol, doğalgaz, nükleer enerji gib birincil enerji üretim kaynaklarının yetersizliğinden, kömürün enerji üretiminde çok önemli bir konuma sahip olduğunu belirten Kaçmaz, “Türkiye, toplam üretim arzının yüzde 28,5’i oranında enerjiyi kendi kaynakları ile üretmekte, yüzde 71,5‘ini ise dışa bağımlı bir enerji politikası izleyerek, dış alım yoluyla temin etmektedir. Hükümetin, 2023 hedeflerini ve mevcut koşulları göz önünde bulundurduğumuzda, bu alanda yapılan tüm planlamalar da cevabını buluyor. Yapılması planlanan NES (Nükleer Enerji Santrali), halen işletilmekte olan Termik Santraller (TS) ile HES (Hidroelektrik Santrali) bir kenara dursun termik santrallerin ve kömür ocaklarının özelleştirme politikalarıyla daha düşük operasyon girdisiyle daha hızlı ve daha fazla daha yoğun enerji üretimi kurgulanıyor” dedi.

Özelleştirme ile iş güvenliğinin azaldığını iddia eden Haydar Kaçmaz, şöyle devam etti:

“Ülkemizde kömür madenciliğinde kurgulanan somut durumun özelleştirme, rödovans ve taşeronlaştırma, gibi uygulamalarla enerji üretim maliyetlerini düşürmek, kar maksimizasyonunu sağlamak ve bu süreci de işçi-emekçi, ezilen kesimlerin üzerlerine basarak yürütülmesi olduğudur. 1980’lere kadar çok büyük ölçüde kamu eliyle yürütülen yeraltı kömür madenciliği politikaları, neo-liberal politikaların hayata geçirilmeye başlanması ile terk edilmiş ve devletin de teşvikleriyle madencilik sektörü geliştirilmiştir. Yani, madencilik çok karlı bir sektör haline getirilmiştir. Ancak, yeraltı madenciliği faaliyetlerinin ciddi yatırım maliyetleri gerektirmesi, Türk sermayesinin geniş sermaye birikimine sahip olmaması, sermayenin doğası gereği ihtiyaç duyduğu kar hırsı ve Türk sermayesinin sermaye birikimini bu gibi ciddi işlerle sağlama çabası, süreçlerin birbirini takip etmesi, sırası ile işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin kısılması olmak üzere ki bu tedbirlerin her biri ciddi bir maliyet demektir. İşçi sayısının azaltılması, personel giderlerinin kısılması, gerekli bilimsel-teknik harcamaların asgariye indirilmesi, gibi önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu olumsuzluklar sonucunda , Zonguldak’tan Elbistan’a; Elbistan’dan Soma’ya, Bolu’dan Bursa’ya, Yeni Çeltek’e kadar yaşanan faciaların çok büyük kısmında aynı senaryo işlemiştir."

EMO Adana Şube Başkanı Mehmet Mak ise, iş sağlığı ve iş güvenliği konusunun toplumun her kesimini yakından ilgilendirdiğini, Soma'daki maden faciasında bunun somut olarak yaşandığını söyledi. Mak, oda olarak bu tür etkinlikleri sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.