E. Amiral Türker Ertürk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘çılgın projesi’ olarak tanıtılan Kanal İstanbul Projesi’ni ele aldıkları ve Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Çılgın Proje Kanal İstanbul” isimli kitapla ilgili, Ereğli Bülteni’ne konuştu. Ereğli Bülteni’nin haberine göre  Onur Öymen, Prof. Dr. Cemal Saydam, Doç. Dr. Hüner Tuncer ve Karl Radek ile birlikte hazırladıkları kitapta, projeyi çeşitli yönlerden değerlendirdiklerini belirten Ertürk, okurların bu kitapta; “Kanal İstanbul projesinin aslı nedir?”, “Bir ‘çılgın proje’ mi yoksa felaket projesi mi?”, “İstanbul’un su kaynaklarına nasıl bir etkide bulunur?”, “Deniz canlılarının yok olacağına dair iddialar doğru mu?”, “Petrol tankerlerinin yaratacağı tehlikelerle nasıl baş edilecek?”, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne uygun mu?”, “Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler projeye nasıl bakıyorlar?”, “Rusya’nın projeye tepkisi ne oldu?”ve “Çılgın proje için hangi bedeller ödenecek?” gibi sorulara yanıt bulacaklarını dile getirdi. 

“KANAL İSTANBUL’UN AMACI, MONTRÖ’YÜ MASAYA GETİRMEK”

Kitap ve proje ile ilgili görüşlerini anlatan E. Amiral Türker Ertürk, Amerika’nın bir biçimde, Karadeniz’de rahat hareket edebilmek içinaşmayı istediği Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin masaya getirilebilmesi için, projenin Başbakan Erdoğan’ın kulağına söylendiğini vurguladı. Ertürk, şöyle dedi: “Bu ‘Çılgın Proje Kanal İstanbul’, konunun uzmanları tarafından, her yönüyleetüt edilmiş bir program. Bu Kanal İstanbul Projesi’ni masaya yatıranlardan birisi de bendim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, bu ‘çılgın proje’ diye takdim edilen Kanal İstanbul Projesi’niilk kez düşünen Başbakan Erdoğan değildi. Bu daha önceleri de düşünülmüş, tasarlanmış, hatta nerede nasıl yapılacağı dile getirilmişti. İlk olarak bunun altını çizmek gerekir ki, bu yalnızca Başbakan Erdoğan’ın aklına gelmiş bir proje değildi. Peki Tayyip Erdoğan’ın nereden aklına geldi? Bunu kulağına sufle ettiler, söylediler. Çünkü ben bu projeyi incelediğimde gördüm ki, tamamen ülkemize karşı bir düşmanlık projesi. Her bakımdan ülkemizin çıkarlarına zarar verecek bir projedir. Zaten kıt olan kaynaklarımızı heba etmeye yönelik, rant peşinde koşan ve belki de önümüzdeki 50 yılı heba eden, daha yararlı alanlara yatırılması gereken kaynakları bu alanlarda yok etme projesidir. Bu projenin yapılmasını isteyen emperyalizmdir, yabancılardır. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri Karadeniz’e istediği gibi serbestçe, özgürce girememektedir. Biliyorsunuz ki, Amerika Birleşik Devletleri’nin Karadeniz’e artan bir ilgisi var. Amerika Birleşik Devletleri’nindünyada en büyük rakipsiz gücü deniz kuvvetleri. Bu deniz kuvvetleriyle dünya denizlerinin her köşesine istediği gibi, serbestçe girebilmesine rağmen Karadeniz’e girmesinde bazı sorunları vardı. Sınırlı girebilmektedir. İstediği sayıda ve tonajda gemiyi buraya sokamamakta ve istediği kadar kalamamaktadır. Çünkü önünde 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi bir sıkıntı vardır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Amerika Birleşik Devletleri donanmasının Karadeniz’e istediği gibi girmesine engeldir. Amerika bunu bir şekilde aşmak istemektedir.Hatta anımsarsanız, Gürcistan Krizi’nde de bu sorun olmuştu. Gemileri istediği gibi Karadeniz’e çıkaramamıştı. Şimdi Amerika bir şekilde Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni by-pass etmek, değiştirmek istemektedir.” 

“KANAL İSTANBUL, KUMPASIN DEVAMI”

ABD’nin, Türk Deniz Kuvvetleri’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne bağlılığından duyduğu rahatsızlığın altını çizen Ertürk, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz bu Ergenekon, Balyoz gibi gayrihukuki davalarda da, en fazla zarar gören Türk Deniz Kuvvetleri idi. Bunun iç ve dış nedenleri vardı. Dış nedenlerin başında, Türk Deniz Kuvvetleri’nin yürüttüğü projelerle Türkiye’nin çıkarlarını çevre denizlerde aşırı miktarda koruması ve hassasiyet göstermesi geliyordu. Emperyalizm ve Amerika bundan memnun değildi.Hatta daha önce Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda Türk Deniz Kuvvetleri bizatihi raporun içine yazılmış ve şikâyet edilmişti.Türk Deniz Kuvvetleri’ne karşı yapılan düşmanlıkta,Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne olan bağlılık ve hassasiyet önemli yer tutuyordu. Amerika Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin bir şekilde masaya gelmesi için bu Kanal İstanbul Projesi’ni bir şekilde enstrüman olarak kullanmak istiyor. Aslında Kanal İstanbul Projesi, yani Boğaz’a alternatif bir kanal açılması demek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni kısa devre yapamazdı. Ama bu Kanal İstanbul Projesi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin masaya gelmesine neden olurdu. İşte bir şekilde dış güçler tarafından Başbakan’ın kulağına üflenen o projenin yapmaya çalıştığı amaçlardan bir tanesi de, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin masaya gelmesini temin etmektir.Ergenekon, Balyoz gibi gayrihukuki davalar, Türkiye Cumhuriyeti’ne, geleceğimize, çocuklarımıza ve torunlarımıza karşı kurulan bir kumpastır. Şimdi bugün,buna araç edilen askerler, aydınlar, siyaset adamlarına yönelik kumpas çözüldü ama bu, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik kurulan kumpasın çözüldüğü anlamına gelmiyor.

Kitabın adı: Çılgın Proje Kanal İstanbul

Kitabın yazarları: Onur Öymen, Cemal Saydam, Türker Ertürk, Hüner Tuncer, Karl Radek

Yayınevi: Kaynak Yayınları, Haziran 2014, 144 s.