Türk Ocakları Zonguldak Şubesi'nin 14.Olağan Genel Kurulu Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Şemsi Denizer Salonunda yapıldı. Kongrede mevcut başkan Erol Şeref güven tazeledi.

 

 

 

Türk Ocakları Zonguldak Şubesi’nin 14.Olağan genel kurul toplantısına, Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, CHP İl Başkanı Halil Furat, MHP İl Başkanı Hamdi Ayan, MHP Merkez İlçe Başkanı Ahmet Şehit, SP Merkez İlçe Başkanı Yusuf Çetin, Zonguldak Barosu Başkanı İbrahim Kerem Ertem, MHP Zonguldak Kadın Kolları Başkanı Mevlüde Yalçıner, MHP Zonguldak Belediye Başkan Adayı Gürkan Gülay, Türkiye Muharip Gaziler Derneği Zonguldak Şube Başkanı Ramazan Çakal, Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu, Zonguldak Bakkallar ve Tekel Bayileri Odası Başkanı Şükür Küçükali, Genel Maden İş Sendikası eski Genel Başkanı Ramis Muslu, Ülkü Ocakları yönetim kurulu üyeleri, mahalle muhtarları ile genel kurul üyeleri katıldı.

 

Şeref: “Son yıllarda ülkemizde ve bölgemizde yaşananlar bizleri gelecekle ilgili endişeye sevk etmektedir”

 

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından kongreyi yönetmek üzere Divan başkanlığını Celal Yetimoğlu seçildi. Türk Ocakları Şube Başkanı Erol Şeref, kongrede şunları söyledi: “Türk Ocakları, 1912 yılındaki kuruluşundan itibaren sürekli olarak milli bir mektep hüviyetiyle Türk İrfanına ve Türk Kültürüne hizmeti esas almıştır. Türk Ocakları, Türk Milleti’nin kızıl elması olan Türklüğün yükseltilmesi mefkûresi için verilen mücadelenin merkezidir. Bu mücadele bugüne kadar kararlılık ve hassasiyetle sürdürülmüş, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla sürdürülmeye devam edecektir. Türk Milliyetçileri, bu Ocak çatısı altında parti siyaseti dışında kalarak, tarihten aldıkları şuur ve ilham ile dün olduğu gibi bugünde Türk Milletinin hizmetinde olmaya devam edecektir.

Son yıllarda ülkemizde ve bölgemizde yaşananlar bizleri gelecekle ilgili endişeye sevk etmektedir. İçinde yaşadığımız coğrafya, küresel egemen güçlere fazla gelmektedir. Dün Türkiye’nin büyüklüğüne ihtiyaç duyan bu egemen güçler bugün Sevr projelerinin benzeri projeleri kan ve gözyaşlarına aldırış etmeden uygulamakta ve dünya bu insanlık dramına sessiz kalmaktadır”

 

“Türklüğü ve Milliyetçiliği ayaklar altına alması ülkemizin geleceğini dinamitlemektedir”

 

“Osmanlı Devleti’ni 19.asrın sonlarında Müslüman olmayan azınlıklar üzerinden zayıflatarak yıkanlar, bugün aynı yöntemle, fakat bu sefer Müslüman azınlıklar oluşturarak ülkemizi parçalamak istemektedirler. Üzülerek şahit oluyoruz ki, devletimizi yönetme mevkiinde ve sorumluluğunda olanlar bilerek veya bilmeyerek bu düşünce ve oyunlara hizmet etme yönünde adımlar atmaktadırlar. Her fırsatta Türkiye’nin bir mozaik olduğunu söyleyenler, Türklüğün de bir etnik grup olduğunu ifade edip, otuz altı etnik grubunun varlığından bahsetmektedirler. Hele yetkili ve etkili ağızların demokratikleşeceğiz diye, Türklüğü ve Milliyetçiliği ayaklar altına alması ülkemizin geleceğini dinamitlemektedir. Ülkemizin demokratikleşmesi kültür ve kimliğine sahip çıkarak bir dünya gücü haline gelmesi öncelikle milliyetçi düşünceyi benimseyenleri sevindirir ve memnun eder. Zira Milliyetçilik doğası gereği zaten demokrattır. Milliyetçilik milli iradenin adıdır. Ancak esefle müşahede ediyoruz ki, demokratikleşme adı altında Türk Milli Kimliği çözülüyor, etnik kimlikler öne çıkarılıyor, Türklüğün kapsayıcı ve kuşatıcı muhtevası bir etnisiteye indirgeniyor.

 

“Türk Ocağı çatısı altında toplanıp enerjimizi milli kimliğimiz üzerine yoğunlaştırmada ısrarlı olduk”

 

“Türk” kimliğinin bir etnisite olmadığı bilinmesine rağmen bunda ısrar edilmektedir. Milletimiz, barış ve huzur kelimelerinin arkasına sığınılarak Türk kimliğinin parçalanmasına ses çıkarmaması yönünde psikolojik etki altına alınmaya çalışılmaktadır. ‘Türk’ lafsının ve ‘Türk Vatandaşlığı’ maddesinin anayasadan çıkarılmaya çalışılması, “Türk’üm” diye başlayıp, “ Ne Mutlu Türküm Diyene” ile biten andımızın kaldırılması, devlet nişanlarından “T.C.” ibaresinin silinmesi, “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazılı üst geçit tabelalarının sökülmesi bu topraklarda Türklüğü tasfiye etmek isteyip amaçlarına ulaşamayan Türk düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekte ve haçlı zihniyetinde olanları sevindirmektedir. Türk Ocağı çatısı altında toplanıp enerjimizi milli kimliğimiz üzerine yoğunlaştırmada ısrarlı olduk. Birlik ve beraberliğimizi bozucu bir takım yanlış yönlendirme etkisinde kalmadan Türk dünyası ve İslam alemiyle kardeşlik ilişkilerimizi dengeli bir şekilde yürütmenin, Ülkemiz ve milletimiz için faydalı olduğunu birçok kez ifade ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Türkiye attığı her adımı başkalarının hesabıyla değil, kendi aklı ve hesabıyla yapmalıdır. Çünkü iç politikamızdaki çözüm ve demokratikleşme projelerinin oluşturduğu keşmekeşlik, kaos ve terör örgütüyle muhabbetin yanı sıra Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar bizleri çok yakından ilgilendirmekte ve üzmektedir”

 

“Türk kimliğini zaafa uğratma girişimlerine, iki milletli ve neticede iki devletli bir yapıya zemin hazırlama çabalarına karşı, fikren dik durmalı ve mücadele edilmelidir”

 

“Bizlere düşen görev, ülkemizde ve bölgemizdeki gelişmeleri iyi takip edip, bölücü nifaklara karşı daha duyarlı ve müteyakkız olmalıyız. Milletimizin her ferdini hiçbir ayırım yapmadan, etnik kökenine ve mezhebine bakmadan kucaklayan, Millet ve Milliyet anlayışımızı sürekli gündemde tutmalıyız. Terör örgütüyle ve Türk düşmanlarıyla pazarlık görüntüleri altında yürütülen çözüm süreci, kısa sürede anaların ağlamadığı bir ortam yaratsa da ileride telafisi mümkün olmayacak ayrılıkçılık psikolojisinin yükselmesine sebep olacağı göz ardı edilmemelidir. Bu topraklarda “ Türklüğün “ kucaklayıcı ve kuşatıcı bir medeniyet kimliği ve binlerce yıllık bir gerçeğin adı olduğu ısrarla her ortamda söylenmelidir. Türk kimliğini zaafa uğratma girişimlerine, iki milletli ve neticede iki devletli bir yapıya zemin hazırlama çabalarına karşı, fikren dik durmalı ve mücadele edilmelidir. Biz mensup olduğumuz ve mensup olmaktan da şeref duyduğumuz Türk Milletini, sözde değil özde seviyoruz. Bu sevginin asla başka milletleri aşağılamak ve hor görmek olmadığını da ifade ediyoruz.

Unutulmamalıdır ki, Milli kimliği, Milli benliği ve Milli adı olan toplumlar hayatta kalırlar. Millet olamamış toplumlarla, demokratikleşme diyerek demokrasinin özünün zedelenmesine göz yuman toplumlar, tarih mezarlığında yer tutarlar. Adsız vatan olmayacağı gibi, adsız Millet de olmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olması için, aziz şehitlerimizin mübarek kanlarıyla yoğrulmuş vatanımızın Türk kalması için, ecdadımızın bizlere yüklediği kutsal emanetleri koruma ve savunma görevini yine onlardan aldığımız güç ve kudretle yerine getirmeye devam edeceğiz. Tonyukuk, tarihin derinliklerinden bir vasiyet nidasıyla bakın bizlere nasıl sesleniyor; “ Ey koca ve yüce Türk; devşirmeler seni devşirmeden, sen aklını devşir.”Bu seslenişi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Attığımız her adımda bu sesleniş bize rehber olmalıdır” dedi.

 

Tek liste ile gidilen seçimde Erol Şeref başkanlığındaki yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Hasan Yıldırım, Bilgison Yılmaz, Kemal Memiş, Dursun Kızılkaya, Aykut Boran ve Aydın Çevik’ten oluştu.

Barış DOĞAN