Türkiye resmen deri değiştiriyor...

Dindar değimiz insanlar kindar çıkıyor…

Atatürk karşıtları gün geliyor en büyük Atatürkçü oluyor…

Düne kadar “Beton Kemal”, “Ayyaş” dedikleri adamın boy boy posterleri genel merkez binalarını süslüyor…

Ülkede yaşanan darbe girişimi sonrasında iktidar partisinde yaşanan dönüşümü, ülkemizde en iyi İslami hareketin lideri konumunda olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri özetliyor…

“Ben dahil, hiç kimse 15 Temmuz öncesi gibi davranamaz”

Şüphesiz insanın yanlışından dönmesi, gerçeği görmesi kadar güzel bir şey yok…

Ama ben her seferinden kandırıldığı söyleyerek topu taca atan bir Cumhurbaşkanının sözlerini samimi bulmuyor…

Zamana ve olaylara göre kurgulanmış ifadeler olduğunu düşünüyorum…

Nitekim, en ciddi Erdoğan karşıtları bile onun inanılmaz bir algı yönetim başarısı olduğunu kabul ediyor…

Darbe öncesi sokağa çıkan muhalifleri “çapulcu” ilan eden de, darbe sonrası halkı sokağa davet edip demokrasiye sahip çıkmalarını isteyen de o değil mi?

Demokrasinin gerçek manası “Halk iradesi ve tüm yurttaşları eşit sayıldığı bir yönetim şekli” ise eğer AKP’li yurttaşlarla karşıt düşünceli vatandaşların eşit olduğunu kim savunabilir bu ülkede…

Onun için mi 14 yıldır liyakat olmaksızın sadece cemaatlerin, yandaş sendikaların ve partili yöneticilerin yakınları devletin en etkin kademelerine getirildi?

Onun için mi sıradan bir vatandaş gereksiz korna çalsa anında ceza yerken, AKP’li yurttaşlar kulakları sağır edercesine havalı klakson çalıp son sen “Recep Tayyip Erdoğan” marşları çalabiliyor şehrin göbeğinde?

Onun için mi AKP’li kamu görevlileri dışındaki tüm kamu çalışanları gelecek kaygısıyla işe gidip geliyor şu günlerde?

Demokrasi demek diğer yüzde 50’yi yok saymak anlamına mı geliyor yoksa?

Ha bir de darbe sonrası garipsediğim bir slogan var bu sıralar tüm bilboardları süsleyen…

“Hakimiyet milletindir”

Bundan 5-10 yıl öncesine kadar “Milli Görüş” tabanından gelen yurttaşlar, evlerinin girişinde, işyerinde, siyasi miting ve eylemlerde, hatta arabalarının arka camında “Hakimiyet Allah’ındır” yazan yazılar asardı…

İyi de o gün de, bu gün de kimse yaratıcının gücünü tartışmıyordu ki…

Bizim itirazımız dinin siyasete alet edilmesineydi o yıllarda…

İnsanların Allah’la kandırılmasınaydı…

Tarikatların, cemaatlerin insanları düşünmekten, sorgulamaktan aciz, tek tip insan modeline dönüştürmesineydi…

Peki şimdi ne oldu da yine “Milli Görüş” tabanından gelen aynı insanlar, siyasi arenada İslami söylemleriyle var olan AKP, ülkenin dört bir yanını şu sözlerle donattı:

“Hakimiyet milletindir”

Sizce devir mi değişti, düşünceler mi değişen?

Yoksa menfaatler mi kesişen!

Benim gördüğüm tek gerçek ise…

Hani o kapısında “Hakimiyet Allah’ındır” yazan gecekonduların villa…

Hacımurat’ların ise cipe dönüştüğü!

İşte biz bunun için bir asırdır, Efendiler ve ey ulus biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır" diyen Mustafa Kemal’in izinde yürüyoruz…

Ve diyoruz ki…

“Hakimiyet bila kayd-u şart Milletindir”