Doğup büyüdüğü yer olmasa da, kenti her yönüyle tanıdı ve tanıttı. Bu kent için düşünce, duygu, görüş yarattı. Sportif ve kültürel alanlarda Zonguldak’ı temsil etti. Kent için emek ve ürün verdi. Zonguldak’ın futbolcusu, futbol hocası, Kömürspor’un, Zonguldakspor’un ve Zonguldak’ın Hamit Aga’sıydı o.

Birinci Dünya Savaşı, sonrasında öksüz ve yetim kalan çocuklar giderek çoğalmaya başladı. Bu olgu, Osmanlı’da“Darüleytam” olarak anılan yetim yurtlarının açılmasına neden oldu. İlkokulu burada bitiren çocukların meslek edinmeleri sağlanıyordu. Bu öksüz çocuklardan biri de Yusuf oğlu, Bayburt - 1910 (1326) doğumlu Hamit Sertbaş’dır.

Hamit Sertbaş doğum yeri olan Bayburt’tan; önce Amasya’ya, oradan Samsun’a ve daha sonra da İstanbul’a gönderildikten sonra nihayet tekrar Samsun’a döndüğünde 14 yaşındadır.

Futbola çocuk yaşa (1924 yılında), Samsun Darüleytam’da başlanış olduğu ilk lisansından anlaşılmaktadır.

Hamit Sertbaş’ın futbola başladığı tarihlerde, Osmanlı Başkenti’nin (İstanbul’un)  birçok semtinde ve İzmir’de, cemiyetler kanununa göre kurulan spor kulüpleri yeni örgütlenmekte, şehir içi özel karşılaşmalar ve turnuvalar yapılmaktaydı.















Hamit (Aga) Sertbaş’a ait Samsun Darüleytam Kulübündeki, Türk İdman Cemiyetleri İttifakı onaylı lisans, 1924.

27 Kasım 1921 tarihinde İstanbul'da bir araya gelen 14 kulüp temsilcisiyle İdman Cemiyetleri ittifakı oluşturuldu.   16 Ocak 1924 tarihinde,  Cumhuriyet Hükümeti’nin aldığı 170 sayılı karar ile Türk sporunun ilk teşkilatı olarak kabul edilen  “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” kamu yararına hizmet eden bir dernek olarak belirlendi.

Hamit Sertbaş’ın böyle bir dönemde, Samsun Darüleytam’da başlayan spor yaşamı İstanbul’daki askerliği sırasında (1927 yılında) Beykoz kulübünde futbol oynayarak devam etmiştir..

Hamit Sertbaş (Ortada), 1927 yılında Beykoz Kulübünde.


Askerlik dönüşünde ise önce bir yatak ve yorgan karşılığı Bafra Kızılırmak kulübüne transfer olan Hamit Sertbaş, Bafra Kızılırmak ile Cumhuriyet Kızılırmak kulüplerinin birleşmişiyle oluşan Bafra Gençler Birliği futbolcusu olur. Hamit Sertbaş’ın, futbolculuğu 1929 yılında Bafra Gençler Birliği takımında devam eder.





















Hamit Sertbaş, 1929 yılında Bafra Gençler Birliği Kulübünde.

Bafra Gençler Birliği’ndeki Üç yıl futbolculuktan sonra, 1932 yılında Samsun İdman Yurdu’nda girer.





















1932
yılında Samsun idman yurdundaki lisansı.

Hamit Aga da 1934 yılından sonra yine Bafra Gençler Birliği takımında top koşturur.

















Hamit Aga'nın Türk Spor Kurumu tescilli Bafra Gençlerbirliği Lisansı ( 4.6.1934)

3530 sayılı yasanın kabulünden sonra Zonguldak’ta spor yaşamı, ‘Maden Mektebi’nin’   spor sahasına (1939 yılında) yapılan şimdiki Şehir Stadına aktarıldı. Spora, 1940 yılı Ağustos ayından itibaren faaliyette bulunan Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) yetkilileri tarafından düzenlenen bölgeler arası futbol, güreş, tenis ve voleybol karşılaşmalarıyla devam edildi. 1942 yılında Kemal Halim Gürgen’in, İstanbul’dan Zonguldak’a gelişinden sonra EKİ’ye bağlı Kömür Spor Kulübü kuruldu. Madencilerin tribününü doldurduğu, içlerinden yetenekli oğlanların formasını giydiği bu kulüp, işçi ve madenci kimliğinin gurur kaynaklarındandı.
Bu nedenledir ki Kömürspor takımı, karaelmas karakterin folklorunu yarattı.






















Kömürspor takımı, 25.2.1942, Refik (kaleci), Şükrü, Şekip Kulaksızoglu, Seyfi Demirtaş, Muhlis, Dal Mehmet, Rıdvan, Kadir, Şerif, Erdoğan, Hamit Sertbaş.




















Hamit Aga, Kömürspor’da. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Lisansı.

Zonguldak’ta Hamit Aga olarak anılan Hamit Sertbaş da, bu folklorun önde gelen kahramanlarındandır. 1940 yılından 1955 yılına, 45 yaşına kadar Kömürspor’da meşin yuvarlağın peşinden koşar. Hamit Aga’nın Kömür Spor Gençlik Kulübü’ndeki son lisansı yukarıda görülmektedir.

Hamit Sertbaş, Samsun’da elenmişti. Eşiyle birlikte Zonguldak’a gelmiş ve liman yolu sokakta 2 odalı bir EKİ evine yerleştirilmişti. Evlatlık edindiği (baldızının küçük oğlu) İsmet’i de yanına getirmişti. İsmet,  Hamit Sertbaş’ın tek varisiydi. Hamit Aga, 1970 önsesinde eşini kaybedince, İsmet de teyzesi ve aynı zamanda annesini kaybetti. İstanbul’a yüksek tahsil için gitti.

Kömürspor’da faal futbol yaşamını 1955 yılında bitiren Hamit Aga,  Kömürspor’dan hiç kopmadı. Türk futbolunun müstesna isimlerinden biri olan Hamit Aga, futbolculuktaki başarısını Kömürspor’un kulübünün demirbaşı olarak taçlandırdı. Kömürspor ve Zonguldakspor’un Antrenörü, yardımcı antrenörü, genç takım hocası olarak Zonguldak’ta spora katkısını hep sürdürdü. Bir dönem için Dinyakos’un kramponlarının en ünlü tamircisiydi. Ömrünün sonuna kadar hoca, malzemeci, kısacası Zonguldak Sporun her şeyi olarak yaşamını sürdürdü. Aynı zamanda Yayla Sineması kantinini de işletirdi. Kantin işletme geleneği kömürspor’dan geliyordu. Sinema yayla okulundan önce Kömürspor’daydı. Hamit Aga, Kömürspor’un malzeme ile kantin ve salon sorumlusuydu.

1974 yılında Hamit ağa ile birlikte spor mağazası açtıklarını anlatan Halil Güngördü. Bir yıl sonra Hamit Aga’ya mağazayı devrettiğini de belirtti. Burada bir parantez açıp;  “Hamit Abi, beni çok severdi. Ben de, onu severdim” diye söze başlayan, Halil Güngördü’den, Hamit Hoca’nın futboldaki ününü aktarayım; “Çok sert futbolcuymuş Hamit Hoca, Hamit Hocanın sakatladığı futbolcular İstanbul’da o zamanların ünlü masörü Yorgo Tagar’a gidermiş ve her giden, beni Hamit sakatladı dermiş. Bir gün Hamit Hoca da sakatlanmış. O da çaresiz gitmiş Yorgo’ya… Yorgo Tagar, senide mi Kömürspor’lu Hamit sakatladı demiş. Hamit Hoca,  Kömürspor’lu Hamit benim deyince… Yorgo Tagar; Sen benim en iyi dostumsun. Senin sakatladıkların hep bana geldi demiş.”

Halil Güngördü gibi hayran olduğum, diğer bir beyefendi futbolcu da Daryal Yönder’dir. Zonguldak’ın ve Hamit Hoca’nın yetiştirdiği en iyi futbolculardan biridir. Hamit ağayı Daryal Abi’ye sorunca; “1970 den sonra Denizevlerdeki en yakın komşum olan Hamit hocam hakkında ilk söyleyeceğim şey, onun temizliği ve titizliğidir” diye söze başladı Daryal Abi. Saygıyla andığı ilk hocasının özelliğini de, bir anıyla bütünledi. Lefter’in Zonguldak ziyaretinde leftere, Kömürsporun tesislerini gezdirmiş Hamit Aga… Nigar teyze de şortları ütülüyormuş o sırada. Raflardaki özenle yerleştirilmiş spor malzemelerini, Mario Gabay marka formalar ile kulübün olanaklarını gören Lefter Küçükandonyadis, Hamit Hoca’ya: “Sizin bu Kömürspor Kulübü’ndeki sigortalı iş ve takımın imkanlar Fenerbahçede yok” demiş.

“Hamit Hoca ilk hocam benim” dedi Daryal Abi. “O dönemde takımlarda genç takın diye bir kavram yoktu. Zonguldak genç karması oluşurdu sadece… Futbolu bıraktığı yıllarda (1955) Kömürspor’da genç takım kurdu Hamit Hoca. Zonguldak’tan seçerek iki takım hazırlamıştı. Takimin en küçüğü bendim. Şortu formaya kancalayacak kadar küçüktüm.”

Hamit Aga’nın hayatındaki önemli isim de Rasim Güntağ’dir. Namı değer Kirli Rasim de Hamit Aga’nın Yayla Sinemasındaki yardımcılarıydı. Hamit Aga Rasim’den, Doktor Ahmet beyin telefonla arandığını söylemesini ister. Kirli Rasim’in salona girerek; “Doktor Ahmet beyi aşadan çağırıyalaaa” diye seslenir.  Bunu üzerine salondaki gülme krizi hafızalardan silinmeyen anı olarak kalır. Bu anıyı Dr. Tunç Çelebi’den dinledim ilk kez. Sonra Rasim Güntağ da onayladı olayı…

Ekrem Ataç’ın da sinemada film arasında limonata ile birlikte yenen poğaçaların ya da çubukların tadı damağında kalmış. O tadı hiç unutamam diyen Ektrem Ataç; “Oysa limonatalar Hamit Aga’nın imalatı olsa da poğaçalar ve çubuklar bizim börekçi dükkanından alınıyordu” şeklinde anlatıyor.

Bir anı da benden olsun. Sakarya’da gurup maçları oynuyorduk. Genç takımın hocası Bedri Akkaya idi.  İlk yarı 1-0 mağlup durumdaydık. Devre arasında Bedri Hoca sahada kalırken, Hamit Aga bir hışımla daldı soyunma odasına. Önüne gelene basıyordu tokadı. En çok azarı da, çok sevdiği Haflar Cahit Terzi ve İsmail Güntağ işitti. Çok kızgındı;  “Oyunu siz yöneteceksiniz. Siz bunlara üç atarsınız” dedi. İkinci devre 3 attık ve maç 3-1 bitti.

Öksüzdü, ama kimsesiz olmadı.  O bir Zonguldaklı olarak öldü. Zonguldak’ta Asri Mezarlıkta yatıyor. Zonguldak’ta Binlerce gence ışık verdi. Işıklar içinde uyu, Hamit baba.